Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU haftanın bizi atmosferin dışına çıkaran haberi 2018 Oscar adaylarının açıklanması oldu. Konuya dair ilk şaşkınlığım ‘Call Me By Your Name’in 22 yaşındaki oyuncusu Timothee Chalamet’in en iyi erkek oyuncu dalında aday olması. Yapımın en iyi film dalında aday olması da bir tuhaf. Hoş Oscar Akademisi gay dramalara bayılıyor ve her sene onları desteklemeyi unutmuyor ama bu sene olayın nereye gideceğini göreceğiz. Çok merak etmeme rağmen kanlı bir savaş filmini izlemeyi reddettiğim için hiçbir fikrim olmayan ‘Dunkirk’ ve bizde haftaya vizyona girecek olan ‘En Karanlık Saat’ eksiklerim.

        Bir sinefil gibi Los Angeles’ta sürekli sinemaya dalmış olduğum için diğer adaylar arasında en beğendikleriminse ‘The Shape of Water’ ve ‘Lady Bird’ olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Guillermo del Toro en iyi yönetmen seçilirse hiç de şaşırtıcı olmaz.

        En zor belirlenecek dal ise ‘en iyi kadın oyuncu’ bölümü gibi geldi. Dilsiz bir temizlik işçisini canlandıran Sally Hawkins de, ‘Three Billboards Outside Ebbing Missouri’deki Frances McDormand da bir harika. ‘The Post’ta Spielberg ile çalışan Meryl Streep ise bu sene en sönük adaylığını yaşıyor diyebiliriz. Tahminler başlasın, sonuçların açıklanacağı 4 Mart’a kadar merak içinde bekliyoruz.

        ********

        YENİ ŞARKILAR YENİ DUYGULAR

        -Fatma Turgut kaldığı yerden hayatına devam edip ‘Aşk Tadında’ isimli single’ını piyasaya sürdü. Şarkısında bu sefer depresyon alametleri görülmemesini, söz- müziğin kendisine ait olmasına bağlıyorum. Aranjeyi yapan Demir Demirkan, kendi üretimi Model grubunun ekseninden uzaklaşmasa da Fatma’nın ileriye dönük yatırımları çok başarılı.

        -Bora Uzer de yeni albümü ‘Benim Umrumda’yı piyasaya sürdü. “Kim kimin umurunda, insanlar ölüyor benim umurumda” dediği duygusal şarkı ‘Bazen’de de, “Kaç içki gerek?” diye sorduğu ‘Kalbim Bir Dünya’da da aynı duyguyu hissetmeniz tuhaf ama bu pozitif bakış açısı belki de onun farklı yönü.

        -Rüzgar Erkoçlar, Zeynep Sağdaş’ın ‘Yarım Kalanlara Rağmen’ isimli şarkısında rap söylemiş. Serdar Ayyıldız imzalı şarkıda vokalin müzikten önde olma durumu biraz abartılmış sanki, melodiyi duymak için zorlanıyorsunuz. Bir başka abartılan şey de Rüzgar’ın giydiği kıyafetler. Maskülen olmaya çalışan birine neden feminen kıyafetler giydirilir ki?

        *********

        BU HAFTA OLAN-BİTEN

        -Yıllar önce dergi yayın yönetmenliği yaptığım sırada metroya ilan vermek istemiştim de, patronum hanımefendi “Türkiye’de metroya biniyor mu insanlar?” diye bir soru yöneltmişti. Ajda Pekkan’ın en büyük hayalinin metroya binmek olduğunu görünce bu olayı hatırladım. Bazı hanımlar için metroya binmek uzaya çıkmakla eşdeğer.

        -Birbiriyle yarışırcasına ortaya yolladıkları çakma Mehmetçik görüntüleriyle ortaya çıkan Burak Özçivit ve Yılmaz Morgül’ü görünce içimde Radiohead’in ‘Fake Plastic Trees’ şarkısı çalmaya başlıyor. Özellikle Yılmaz’ın arka fonundaki plastik çim beni buna yöneltti galiba.

        -Hadise, onu bir güzel yönlendirdiği tüm piyasa tarafından bilinen ablası Hülya Açıkgöz’le kavga etmiş. Küslük uzarsa Hadise yükselişe geçer, ben size söyleyeyim. Bu kadar kafası açık bir kızı yanlış kararlarla ne hale getirdiğini görüyoruz ve üzülüyoruz.

        Diğer Yazılar