Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HÜLYA Avşar bu ülkede magazini en iyi bilen isim. Her olaydan başarılı bir şekilde sıyrılmayı da bilir, unutulmaya yüz tuttuğunda küllerini yellemeyi de. Her şeyiyle gündem olmuştu da yanılmıyorsam ilk kez cehaletiyle gündem oldu. Mehmet Aslantuğ’un konuk olduğu bölümde ünlü oyuncu kıvrana kıvrana Hülya Hanım’a erkek egemen dünyanın ne kadar saçma olduğunu anlatmaya çalışmış durmuş. Aslında anlatamamış da! Ya da Hülya Hanım, Gülben Ergen stili -mış gibi yapmış da olabilir tabii. Konuşulmak, sürekli popüler olmak sen nelere kadirsin, demeden geçemiyor insan. Hülya Hanım akşam ne yemek istediğini soran hizmetlisine cevap vermeyi önemli bir iş olarak görüyor ki hâlâ “Kadın çalışsa da akşam erkeğinin yemeğini hazırlamalıdır” diyor. Sanki mutfağa girip mezesinden tatlısına sofra kuruyormuş gibi bol keseden sallıyor. Bir kadının erkek egemenliği altında kalmayı bu kadar önemsemesi mi garip, diğer yandan “Tamam kadın çalışsın da...” gibi cümleler kurması mı, çıkamadım işin içinden. Ama şu kesin ki, hiçbir şey bilmeden her konuda fikri olanların bir temsilcisi olarak Avşar’ın konuklarını popüler dünyadan seçmesi gerekiyor. Mehmet Aslantuğ bir gömlek fazla gelmiş doğrusu.

        ***********

        SİNEMAYA GİTMEK CESARET İSTER

        BU sene nasıl olduysa Oscar alan filmleri uzun süre beklememize gerek kalmadı, birçoğu vizyonda. Sinemalar Oscar’lı filmlerin seanslarında indirim yapadursun, sinemaya gitmekten çekinen kesimi evden çıkarabilmek için başka bir yol gerekiyor sanki. Sinemayı bir keyif olarak gören, beyazperdenin büyüsünü iyi bilen bir kitle ne yazık ki artık sinemalardan uzak duruyor. Ağzını şaplata şaplata mısır yiyene mi gıcık olsan, yoksa yanındakiyle evinin salonundaymış gibi konuşana mı bilemiyorsun bazen. Sürekli telefonuyla oynayıp ortama ışık saçan tipler de cabası. Acaba diyorum, sinemalar seanslarda fiyat kıracağına modern dünyada insanlar nasıl film izler, onu anlatan bir kısa film mi yapılsa? İnsanlar metro merdivenlerinde sağda durmayıp yürüyenlere yol vermeyi nasıl öğrendilerse belki sinemada film izleme adabını da öğrenirler bu sayede.

        ***********

        ARKADAŞIM ÇOK KOMİKSİN!

        TOLGA Çevik’in şov konuklarının sır gibi gizlendiğine, izleyicilerin konuklardan haberi olmadığına inanmıyordum aslında. Ta ki bu hafta yayınlanacak bölümün çekimlerini izlemeye gittiğim zamana kadar. Daha çekimler başlamadan biletli izleyicilerden biri yanıma gelip o günkü konuğu sorana kadar. Ben “Özge Ulusoy” dediğim anda çocuğun gözlerinin büyümesiyle ikna oldum. Şovda Özge’nin renklendirdiği bölüm kadar Tolga’nın 130 kg’lık haliyle de oldukça eğlendik. O gün anladım ki televizyondaki yansımanın çok daha fazlası canlı şovda var ve işin aslı hızlıca tükenen biletlerden kapıp Tolga’yı canlı seyretmekmiş. Ekrandaki biplerden sıkılırsanız Youtube’daki sansürsüz hali sizi bekler, gerçeğe en yakın hali orada.

        ***********

        HAYVANSEVERLİK ÖĞRENİLEBİLİR!

        FOTOĞRAFTAKİ beyefendinin adı Davut Sabırsız, yanındaki de İzmir Narlıdere’de soğuk havalarda otobüs durağına sığınan bir sokak kedisi. O bölgedeki birkaç rahatsız, “Kedi durağı pisletiyor, biz oturamıyoruz” diye şikâyette bulunmuş. Davut Bey de şikâyetçilere “Kendinizden Utanın” başlığı altında bir mektup yazıp nazikçe hadlerini bildirmiş. Vicdansız şikâyetçilere, “Kedinin bırakacağı en fazla iki minik pati izi, onu da mendille silip oturabilirsiniz” diye bir güzel özetlemiş olayı. Vicdansızlar bu açıklamalardan bir şey anlar mı bilmiyorum ama aramızdaki kahramanların bu tip hikâyelerine bayılıyorum.

        Diğer Yazılar