Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tabii ki günahlarımız kıyafetler üzerine. İlişkilerinizde ne yaparsanız yapın ama kıyafetlere biraz dikkat! Mesela kadınların giydiği ten rengi çorap! Yasaklanmalı, sokakta görülen ayıplanmalı! Aynı şekilde saçlara meç yapımı da durdurulmalı. Yaptırana hep “Ne kadar doğal olmuş” denir ama traş, yok öyle bir şey, gayet ucuz duran bir formül. Pullu, işl meli jean’lerden bahsetmek bile istemiyorum, eğer bunlara sahipseniz elinize makası alıp kesmeye başlayın, başka bir şey söylemiyorum.

        KÜRK GİYMENİN ÖZRÜ YOK!

        Ve kürk tabii ki. Geçen gün Selin İmer, hakkında çıkan haberlerden dolayı, Twitter’da kürk giymeye karşı olanların, bu işe paralarının yetmeyen insanlar olduğu hakkında yaygara koparıyordu. Zaten Twitter okumuş etmiş, aklı başında gençlerin mecrası, kimse Selin İmer’in artık figürü haline geldiği “kürk sevdalıları”na hak verecek halde değil. Bence bu konuda tweet atacağına kendi konken partilerindeki arkadaşlarına dert yansın, yemezler! Ve her iki cins için de Ugg botlar. Bu botlar anca -10 derece ısıda bir yere gidiyorsanız mazur görülebilir. Aksi halde gidişat feci. Erkeklere gelmişken uzun saçların artık tarihe karıştığını bir kez de ben yazayayım. Altın Küre’de saçı sakalı birbirine girmiş haldeki Christian Bale bile çok iticiydi. Yani büyük bir olasılıkla ondan daha iyi görünümde olamayacağınıza göre bu sevdadan vazgeçin. Erkeklerin gri takım elbiselerini kahve ayakkabı ve kemerle tamamlamaları da ölümcül hatalardan. Siyahla laciverti hâlâ birlikte kullanıyorsanız size “dünya bir toz bulutuydu”dan itibaren moda dersi vermek lazım, yapacak bir şey yok!

        YLMZMRGL’LE BİR GECE

        Bu dünyada her zevki tadacaksın, tat ki sonradan kararını ver. Tabii bazı şeyler uzaktan da karar verilebilir ama, insan doğası işte merak ediyor. Bu anlayışıma uygun olarak geçen salı Nahide’de Yılmaz Morgül’ü izlemeye gittim. Sahne kostümü tam bir disko topunu andırıyordu, yeni bir şey denemiş, sahneye ve onun tarzına da uygun, onu beğendim. Şarkı seçimleri de, biraz Dede Efendi, biraz Tarkan. Ona da sözüm yok. Asıl anlamak istediğim, Yılmaz’ın hakkında çıkan, tüm sosyetenin ona âşık olduğu konusuydu. Anlatılanlara göre, özel partilere saz heyetiyle çağrılıp, sabahın 6’sına kadar şarkı söyletilir ve insanlar mest olurmuş. Sanırım bir saatten sonra insanlar içkinin etkisiyle ne dinlediğini anlayamayacak hale geliyor. Çünkü Yılmaz Morgül’ün kabul etmesi gereken bir yönü var (canlı canlı dinlediğim için rahatlıkla söyleyebilirim) sesi tiz bölümlerde katlanılmaz bir hal alıyor. Detone olmuyor ama dayanılmıyor da. Hayatımda ilk kez bir performansta seyircilerin kulaklarını tıkadığına şahit oldum. Başkada bir şey diyemem. Nahide’nin kışlık dekoruna ise bayıldım. Başka bir gece tadını çıkarmak isterim açıkçası...

        Kraliçenin askeri geliyor

        James Blunt... Onu sanırım, duygu yüklü ‘You’re Beautiful’dan hatırlarsınız. Daha sonraki albümleri ülkemizde pek tutmadı ama o şarkıyı bilmeyen yoktur. İşte kendisi hakkında aldığım ülkemizde konser verecek haberine, diğer albümlerini de seven biri olarak bayıldım. Şarkıcılık kariyerinde önce Kraliçe Elizabeth’in ordusunda görevli olan James Blunt, Unigroup tarafından 24 Haziran’da İstanbul’a geliyor. Hatta 25 Hazi ran’da da İzmir’de konser verecekmiş. Şimdiden Biletix’in yolunu kesmek lazım. Unigroup’un 25 Mayıs’ta bir de Roxette konseri var ki, ona da hazırlıklı olmak lazım. Şirketin genç patronu Erdem İpekçi, bana birkaç isim daha fısıldadı ama hemen yazamıyorum. 2011’de çok eğleneceğiz, bunu bilin yeter...

        Diğer Yazılar