Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEZI olaylarının gündemimize bomba gibi düşmesinden birkaç saat önce Rihanna konserindeydim. Hatta Rihanna ile bir güzel “We found love in a hopeless place” (Biz aşkı umutsuz bir yerde bulduk) diye haykırıp tekrar Gezi’ye gitmiştik, hatırlıyorum. O gecenin sabahında olaylar patladı ve biz bir yıldır siyaset haricinde başka bir şey konuşamaz olduk. Sosyal hayatına bile işliyor bu durum. Üç-beş arkadaş iki lafın belini kıralım diye buluşuyorsun, başrolde yine siyaset. Hani masa başında ülke kurtaranlarla dalga geçilirdi ya, herbirimiz o adamlardan olduk sonunda. Bir arkadaşım 2 yaşındaki kızına uyurken Gezi’den yola çıkarak yazdığı masalları anlatıyormuş, o derece! Sürdürmek zorunda olduğun hayatını kontrol etmek bu kadar zorken bir de hiç anlamadığım siyaseti takip etmek beni fena halde zorluyor. Ama kaçış yok bir şekilde bütün muhabbetler buraya dönüyor. İşin en sıkıcı kısmı da hayatıma biri girsin, sevgilim olsun diye umut ektiğin kişilerle bile kurlaşacağına siyaset konuşmaya başlıyorsun. Gündelik muhabbetlerimizin bir numaralı konusu oldu. Tarkan ve Nazan Öncel düet yapmış, onu bile umursamadık. Kıvanç Tatlıtuğ haberleri bizi içinde bulunduğumuz sisten çıkarmaya çalışsa da yetmedi. İşin kötüsü, seçimden sonra bu kafadan çıkarız artık diye bir umudumuz vardı ama o da olmadı. Sahi bizi bu karamsarlıktan ne kurtaracak, sürekli siyaset konuştuğumuz ilişkilerimiz mi?

        Erkeğin özrü

        TOLGA Akyıldız; benim bu işlere başlamadan önceki kahramanlarımdan biri. Blue Jean yazılarını takip eder, müziği bir anlamda onunla öğrenirdim. Yıllar sonra onunla tanışıp arkadaş oldum belki ama yanında olduğum zamanlarda bu heyecanımı hiç saklamam. Geçtiğimiz aylarda ilk kitabı “Özür Dilerim Çok Sevdim”i yayınladı kendisi. Müzik yazarı olarak tanınsa da ilk kitabı müzik üzerine değil, aşk, kadınlar, erkekler, ayrılık, ölüm ve büyümek üzerine kısa hikayeler yazmış sayın abim. Kitabın “ilk söz”ünde şöyle demiş Tolga: “Bu kitapta; çok sevmiş, sevdiğinde kalbini ardına kadar açmış, becerebildiği kadarıyla kendini sevdiği kadının yerine koymuş, bu nedenle çok yara almış ama yine de sevmekten yılmamış bir adamın hikâyesini okuyacaksınız. Yaptığı iyi şeylere; kendine zarar verişlerine ve hatalarına da şahit olacaksınız.” Erkeklerin duygu ve düşüncelerini anlamak için bir nevi sözlük görevi verebileceğiniz bir kitap.

        Mavi’den SANSÜR ALARMI

        GEÇTİĞİMİZ haftalarda albüm tanıtım partisi veren Mavi’nin o gecesini kaçırmıştım ama ‘Şimdi’ isimli albümünü sonradan dinledim. Hoş lansman gecesi sahneye Hüsnü Şenlendirici de çıkıp bir güzel klarnet çalmış ve biz bunu kaçırmışız ama olsun. Kendine has tadıyla ortamda yer edinen Mavi’nin başında bir şarkı ile ilgili dert varmış. “Bize lazım rakı, balık, meze...” gibi sözler içeren “Gamsız Balo” isimli şarkısına klip çekmek istiyormuş ama sözlerinden ötürü bir çekincesi vardı genç şarkıcının. Sansür yemek istemedikleri için televizyona verilecek klipte rakı kelimesi çıkarılarak başka bir şeye dönüştüreceklermiş. Valla Türkiye gün geçtikçe tadından yenmez bir ülke haline geliyor gelmesine de 1970’lerde uygulanan yasaklara geri dönmeseydik iyiydi. İleri gidince nedense hata veriyoruz.

        Güzel haberler

        ■ 100 FEST 6-7 Haziran’da bize güzel müzikler sunup kafamızı dağıtacak. Bir festivalin Küçükçiftlik Park’ta olması da ayrı bir mutluluk. Yazın ilk büyük festivali olarak lanse edilen festivalin rock kesimi mutlu eden ağır topu Soundgarden. Elektronik müziğin özlediğimiz isimlerinden Massive Attack’ın da takımda olduğu festivalin benim için önemli kısmı Trentemoller.

        ■ SUN SPLASH ise 1-8 Haziran tarihleri arasında Bodrum’un Aspat Koyu’nda ziyaretçilerine deniz, kum, güneş üçgeni ve güzel müzikle soslanmış bir tatil fırsatı gibi geliyor. İngiliz cazcı Zara McFarlane, DJ Osunlade, ve bir klasik olarak Gilles Peterson. Ben şahsen Kaan Düzarat’ı sahilde dinlemeyi de cezbedici buldum.

        Diğer Yazılar