Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir süre önce Ankara Belediyesi’ne Mansur Yavaş’la portresini yazmak için söyleşi yapmak istediğimi ilettim. Yavaş’ın adı epeydir muhalefetin Cumhurbaşkanı adayları arasında geçiyor, hatta pek çok ankette de birinci çıkıyor. Kimi siyasi partiler ve yorumcular da “kazanacak aday” tanımına onun uyduğunu ve aday gösterilmesi gerektiğini söylüyor. Öte yandan, iktidar çevrelerinden “Keşke Mansur Yavaş aday olsa da Erdoğan onu paramparça etse,” yorumları alıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın bir-iki kişiden de benzer sözleri duydum. Kısacası, herkes Mansur Yavaş hakkında konuşuyor ama bir tek o bu konularda konuşmuyor.

        Bana da bu konularda konuşmayacağını biliyordum, zaten peşinen de bu adaylık sorusunu sormayacağımı söyledim. Zaten geçtiğimiz günlerde gençlerin olduğu bir toplantıda “Bu soruyu duymamak için hiçbir yere gitmiyorum,” diye espri yaptı. “Ama altılı masa ne görev verirse yaparım,” diye belki de açık kapıyı bıraktı. Açıkçası, Mansur Yavaş’la ilgili son merak ettiğim konu bu adaylık mevzuu. Ben Mansur Yavaş’ın kim olduğunu merak ediyorum. Daha da önemlisi, bu kadar az tanınan, medyaya pek çıkmayan, kendi PR’ını yapmayan, polemiklerin içine girmeyen birinin nasıl olur da bu kadar sempati topladığını öğrenmek istiyorum.

        REKLAM

        CHADWICK BOSEMAN SEVGİSİ

        Yıllardır Ankara’ya gitmedim, ne yaptığını bilmiyorum ve görmedim. Daha evvel görev yaptığı Beypazarı’nın yerini sorsanız söyleyemem. Ama benim de Mansur Yavaş’a karşı sempatim var. Başladığı an’ı çok net söyleyebilirim.

        Mansur Yavaş bir gün “Black Panther” filmleriyle ünlenen Chadwick Boseman’ın ölümünün ardından İngilizce tweet atıyor. Hollywood nere Ankara Büyükşehir Belediyesi nere… Her yıl dünyada birçok ünlü çeşitli sebeplerden dolayı hayatını kaybediyor ama belediye başkanı hepsinin arkasından mesaj yayınlamıyor. Boseman da bir Halit Kıvanç ya da Fatma Girik gibi Türkiye’nin kolektif hafızasında bildiği bir isim de değil.

        Bu tweet’i attıysa demek ki gerçekten hayran olmuş ve gerçekten ölümüne üzülmüş diyorum. Chadwick Boseman epey erken bir ölümle 43 yaşında kolon kanserinden hayatını kaybetti. Kısa film kariyerinde de “Black Panther” dışında genelde Amerika’nın gerçek kahramanları canlandırdı: İlk siyah beyzbol oyuncusu Jackie Robinson, ilk siyah Yüksek Mahkeme yargıcı Thurgood Marshall ve James Brown. Ama hangi rolde oynadıysa parladı. Ne yaptıysa insanın kalbine dokundu.

        Ben de onu ilk kez televizyonda “42” filmini izlerken tanıdım. Ekrandan geçen enerjisi kelimelerle büyüleyici ve gerçeküstüydü. Parıl parıl parlıyordu. Perdeden izleyiciye bu titreşim çok nadir bu denli yoğun olur, bunu da ancak yaşayan, hisseden bilir. Demek ki Mansur Yavaş da bunu hissetmiş, dedim kendi kendime. Buradan yakınlık duydum. Hiçbir zaman Ankara’da yaşamayı düşünmüyorum ama o an oyumu aldı.

        REKLAM

        BU BİR GÖSTERGE

        Chadwick Boseman’ı seven bir insanın kötü birisi olamayacağını düşünüyorum. Bir tweet’e bakarak bir insan hakkında yargıya varmak pek çoklarına yüzeysel görünebilir, ama herkes farkında olmadan başkaları hakkındaki kanaatlerini küçük işaretlere göre değerlendirir. Bazıları için o küçük işaretlerin toplamı, daha tecrübeliler içinse bir tek ipucu yeterlidir. Çünkü o tek bir ipucu kişinin başka karakter özelliklerini açıklayabilir.

        Tabii ben kendi kendime projeksiyon yapıyor olabilirim. Mansur Yavaş’ın gerçekten Chadwick Boseman hayranı olup olmadığını bilmiyorum. Belki bu tweet’i atan danışmanıdır, belki o an gençleri yakalamak için yapılan bir reklam ajansı hamlesidir. Ama neden İngilizce, neden özellikle Boseman gibi soruları da bunlar açıklamıyor. Gerçekten içinden geldiğini, o an samimiyetle üzüldüğünü hissediyorum.

        Bu sorunun yanıtını tek bir kişi biliyor o da Mansur Yavaş’ın ta kendisi. Ama o da hiç konuşmuyor. Kim bilir, Chadwick Boseman hayranlığı gibi bilmediğimiz ve bize fikir verebilecek neler var hakkında.

        Ve ben fena halde onun aslında kim olduğunu, neler yaptığını, en sevdiği dondurma çeşidini, Netflix listesini, uçakta cam kenarını mı koridoru mu tercih ettiğini, tuvalet kağıdını alttan mı üstten mi taktığını, cep telefonuna eşini nasıl kaydettiğini, Mac mi PC mi kullandığını, en sık attığı emoji’leri, arabasındaki kayıtlı radyo istasyonlarını çok ama çok merak ediyorum. Dahası onun artık sessiz kalmak gibi bir lüksü olmadığına inanıyorum. Dilerse Chadwick Boseman filmleri üzerine konuşsun, ama yeter ki konuşsun. Benim gibi merakla dinleyecek birilerini bulacaktır.

        Eski bir Ülkücü bugün Kürtler konusunda ne düşünüyor

        Eski bir Ülkücü bugün Kürtler konusunda ne düşünüyor
        0:00 / 0:00

        Ankaralılar hizmetlerinin farkında, siyasi çevreler, gazeteciler tanıyor ama Türkiye’nin geneli kulaktan duydukları “Çok iyi bir belediye başkanı,” cümlesi dışında MansurYavaş’ı bilmiyor. Ben onunla birebir teması olan, hatta yolu rastlantı sonucu kesişmiş birkaç kişiyle konuştum ve hakkında çok şaşırtıcı bilgiler aldım. Bir tanıdığım onun için “Türkiye’nin özlediği, sevdiği türde bir baba figürü tam,” dedi. Ekrem İmamoğlu nasıl Özal-Erdoğan-Clinton gibi siyasetçi olmak için doğmuşsa, Yavaş da Türkiye’nin kalbinde yer etmiş Hulusi Kentmen’den Şevket Altuğ’a uzanan bir baba figürü gibi.

        Mansur Yavaş’ı öylesine sorduğum Ankara’da yaşayan bir arkadaşım bana onunla bir kere birebir sohbeti olduğunu ve hala etkisinden kurtulamadığını söyledi. Onunla belli projelerde çalışan ya da sadece bir Ankaralı olarak görüşen başkaları da benzer etkilenme hikayeleri anlattı.

        Hakkında öğrendiğim ilginç bir bilgi bir dost sohbetinde “Gençliğimizde siyasi bir yola girdik, ama hayat tecrübesi eski bildiklerimizin her zaman doğru olmadığını gösterdi,” dediği. Ülkücü geçmişinden evrildi mi, ilerledi mi, Kürtler konusunda neler düşünüyor gibi soruların da yanıtını en iyi kendisi biliyor. Türkiye’nin bu hayati dönemecinde Yavaş’ın özellikle Kürt halkı konusunda söz alması tercih değil, zorunluluk. Kamuoyunun da duruşunu bilmeye hakkı var.

        Kürt seçmen ve liberaller lise yıllığında “Ülkücü” yazan Cem Boyner’i zamanında sahiplenmişti. Muhalif mahalle gençliği ülkü ocaklarında geçmiş bir gazeteciyi solcu bir muhalif olarak belliyor. Ama Mansur Yavaş söz konusu olduğunda hemen herkes “Kürtler oy vermez,” diyor. Onun da milliyetçi bir çizgiden gelip evrilebileceğine, kendisini geliştirmiş olabileceğine pek ihtimal verilmiyor. Yavaş sessizliğiyle bu önyargıları besliyor.

        Ben ikna edemezsem belki gazetecilikteki kahramanlarımdan Oriana Fallaci’nin sözleri Yavaş’ın sessizliğini bozmaya yeter: “Hayat’ta öyle anlar vardır ki sessiz kalmak hata, konuşmaksa zorunluluk olur. Bir vatandaşlık görevi, manevi bir meydan okuma, kaçamadığımız bir ahlaki ödev.”

        Diğer Yazılar