Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "Ben ilk manikürümü yaptırdığım zaman düğün günümdü ve annemden başka hayatımda ilk kez bir başka insan ellerimi temizledi, bakım yaptı, tırnaklarımı kesti, oje sürdü" dedi stratejist Bridget Brennan... Bunu söyledi çünkü dünya artık 9-11 yaşları arasında maniküre başlayan kız çocukları ile dolu. Limitini mi, dozunu mu, ayarını mı ne dersek diyelim sonuç olarak dengeyi bilemediğimiz bir çağda yaşıyoruz.

        Çevresel etkenler, medyanın güçlü hali, sosyal iletişim araçları ve hem mobil hem çok akıllı cihazların dünyanın tüm hareketini eve, yatak odalarımıza, yataklarımıza getirdiği bir dünyanın içindeyiz.

        Bizim çocukluğumuzda olduğu gibi sabit bir noktaya bakarak düş kurulan zamanlar bizim çocuklarımızın dünyasında yok artık. Bill Gates'in annesi "Ne yaptığını çok anlamazdım saatlerce tavana bakarak düşünürdü" diye anlatıyor Gates'in çocukluğunu. O tavanda Bill Gates belki de bir pencere gördü oradan çıktı Windows fikri bilmiyorum ama çocuklarımızın kendi kendilerine kalmadıkları, düşünme yeteneklerini kullanmadıkları ortada.

        Artık boş anları yok. Yatağa yattıklarında uykuya geçene kadar hayal kurma, düşünme zamanları yok. Ellerindeki teknolojik aletlerle farkında olmadan veya çoğu zaman televizyon karşısında uykuya geçiyorlar artık.

        Böyle giderse geleceğin yeni nesle insanlığı ve iletişimi unutturacağına, birçok mesleğin artık uygulanamaz hale geleceğine ve devletlerin değil de teknolojilerin dünyayı yöneteceğine eminim.

        Bundan 30-40 yıl sonra grup terapilerinin yeni konularının "arkadaşlık" veya "gerçek sosyal aktivite" hatta "açık havada piknik yapmak" gibi paylaşımı ve gerçek sosyalliği öğretmek üzere konumlanacağı bana göre hayal değil. Olur da yaşarsak o günleri göreceğimiz muhakkak.

        Bakın işin içinde biri olarak şikâyet etmiyorum. Eleştirmiyorum. Çağın getirdikleri buysa çocuklarımızın bunlarla yaşamayı öğrenmeleri gerektiğine de inanıyorum. Ancak bazı şeyler var ki anneden çocuğa direkt geçtiğine inanıyorum...

        Bunların başında da doğallık geliyor. Doğallık derken çıldırmış şekilde doğal ürünlerin peşinde gezmek, yaşam şekillerini değiştirmek gibi şeyler değil bahsettiğim. Konu: Doğal olmak!

        Duyguda, düşüncede, hislerde, dengede, davranışta, beslenmede, sporda, eğitimde, iletişimde her şey hakkında doğal olmak.

        Çünkü doğallığı yaşamınızın merkezine koyduğunuzda stresleriniz azalıyor. Doğallık sizin odak noktanız ise özgüven sorununu yaşamıyorsunuz. Doğal olanın doğru olan olduğuna inandığınızda, doğal olan şey güzel geliyor gözünüze, sorununuz kalmıyor. Olduğu gibi kabul etmeyi doğallık sağlıyor, kendiniz gibi olmayı da doğallık sağlıyor. Doğallığın ne olduğunu çocuğunuza aşıladığınızda 9-11 yaşları arasında manikür ihtiyacı olan bir kız çocuğu yetiştirmiyor oluyorsunuz. Çünkü siz de kızınız da biliyorsunuz ki o yaşlar çocukluk zamanlarıdır, manikür ise yetişkin işidir.

        Saçımızın beyazları bizimdir. Kırışıklıklarımız yaşadıklarımızın hediyesidir. Kilolu olmamız hayatı ıskalayacağımız anlamına gelmez.

        Doğallığı kabul ettiğinizde elinizden gelenle, yapabildiğinizle mutlu da oluyorsunuz. Çocuklarınız bunu görerek büyüdükleri için de onlara da yansıyor bu durum.

        Anneden, çocuğa misali... Yine...

        Her konuda olduğu gibi bu konuda da top annede tabii ki. Biz ne kadar gerçek, ne kadar doğal ve ne kadar olduğumuz gibi olursak çocuklarımız da çağın karmaşası içinde o kadar kolay yollarını bulabilecekler çünkü...

        Diğer Yazılar