Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Evli çiftler arasında yıllar geçtikçe aşkın ölmeyeceğini, bilhassa artacağını düşünenlerdenim. Örnek mi istiyorsunuz, alın işte Rana ile benim aramdaki ilişkiyi. Gerçi yılların sürekli kesintisiz aşk artışıyla geçtiği söylenemez ama inişli çıkışlı da olsa aşkımızda hep yukarıya doğru bir trend olduğu söylenebilir. Bir defasında sabaha karşı yaşadıklarımı saymazsanız trend hep bu yöndeydi. Bir oteldeydik, hayli içip yatmıştım. Derin bir şekilde uyuyordum. Birden panik içinde uyandım. Gerçi o kadar paniklemem için ortada büyük bir neden yoktu, sadece nefes alamıyordum. Gözüm açılınca Rana’nın üstüme oturmuş olduğunu gördüm. Bu genelde heyecan potansiyeli yüksek bir şey olabilirdi tabii ki, ama bu sefer böyle olduğunu sanmıyordum. Onun sekse hazırlandığını hiç düşünmedim, hatta o anda seksin aklında olduğunu bile sanmıyorum. Çünkü beni boğuyordu. Beni ne kadar dürttüyse bir türlü uyandıramamış, horlamam bir türlü kesilmemiş ve o da âşık bir kadının o anda yapabileceği tek şeyi yapmaya karar vermiş; horlayanı öldürerek horlamayı durdurmaya girişmiş. Biz mizahçılar bir tuhafızdır. Böyle durumda bile espri düşünebiliriz. Rana üstümde tüm gücüyle boğazımı sıkarken ve benim hayatım gözlerimin önünden geçerken de böyle oldu. Aklıma geçen gün ölen komedyen Joan Rivers’ın yaptığı bir espri geldi. Sahnede şöyle diyordu Joan: “Annem bana seksle ilgili birçok tavsiye verdi. ‘Sekste normali, kadının altta erkeğin ise üstte olması gerekir’ dedi. Ben de evlendikten sonra annemin tavsiyesini tutup hep normal seks yapayım dedim. Ama annemin tavsiyesini tuttuğum halde seks yaşamım bir türlü iyileşmedi. Halbuki annemin tavsiye ettiği pozisyonu almıştık. Kocam hep üstteki ranzada, ben ise alttaki ranzada yatıyordum.” Evet bu espriyi düşünürken, ki bunun da aşktan olduğuna inanıyorum, Rana ellerini gevşetti, boğazımı sıkmaktan vazgeçti. Ben bunun da aşktan olduğunu sanıyorum, ama sadece ellerinin sıkmaktan yorulduğunu söyledi. O gün sonuna kadar gitmemiş olmasını da aramızdaki aşkın büyüklüğüne verdim ben. Böyle ara olaylara rağmen aşkımız sürekli tırmanış içinde. Bunun son örneğini geçenlerde New York’ta yaşadım. Rana aramızdaki aşk tazelensin diye artık benimle gezmiyor. “Biraz ayrı kalırsak aramızdaki aşk yenilenir” diye düşünüyordur mutlaka. Ben ayrılırken, “Peki ben orada uzun kalacağım, ya bir ilişki filan yaşarsam” diye sordum. O da bana, “Aman ne halin varsa gör. Ama giderken haplarını da götürmeyi unutma; biliyorsun orada bunlar reçeteyle satılıyor. Acil durumlarda ortada kalıverirsin yine” bile dedi. Bu lafları da karımın beni ne kadar sevdiğini gösterdi bana. Neyse buralara geldim ve Allah’a şükür bugüne kadar haplara hiç ihtiyacım olmadı. Çünkü benimle sevişmek isteyebilecek bir kadın çıkmadı. Bunun nedenleri üzerinde düşünerek yürürken mağaza vitrinlerinde kendimi gördüm. Kendi görüntüm bana, acaba bir sirk yönetimini arasam da “Yolda yürüyen bir acuze var, gelin yakalayın şunu, iyi bir şov yapabilir size” düşüncesini geçirtti. Neyse bu da moralimi bozmadı, “Beni seven, bana hâlâ aşk duyan bir karım var” diye düşündüm. O da bana olan aşkını tekrar ispat etti. Telefon açtı, havalar çok sıcakmış orada, “Hep koşuşturma, git biraz denize de gir” dedi. “Ama denize girersem, göbeğim örtünsün diye mayomu kafama kadar çekmem gerekiyor, bu da tuhaf oluyor, bana gülerler” dedim. O da bana, “Merak etme, orası obezler ülkesi, göze batmazsın” dedi. Bununla da kalmadı, “Bak denize girebileceğin bir yer bile buldum. Hemen Amityville denilen yere git, orada deniz çok güzelmiş” diyorlar.

        Bunu duyunca taksi çağırdım, yola çıktım. Giderken cep telefonumdan haberlere bakıyordum. Long Island’ın kıyılarında “büyük beyaz” adıyla bilinen köpekbalığı görülmüş. Sonra da Amityville kasabasına baktım internetten. Bu kasaba, meşhur “Jaws” filminin çevrildiği yermiş. “Karım, kıyıda köpekbalığı alarmı verildiği gün beni yüzmeye hem de Amityville’e göndererek herhalde büyük beyaz köpekbalığını en güzel şartlar altında görmemi istemiş olmalı” diye düşündüm; bunu da sürekli tırmanmakta olan aşkımızın yeni bir göstergesi olarak yorumladım.

        Diğer Yazılar