Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İdarecilerden en çok duymak istediğim cümle, Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz’dan geliyor: “Metrekaresi 3 bin, 5 bin lira olan, rantın en yüksek olduğu yerleri ağaçlandırıyorum.”

        Bu sözler, kente erişimin zor olduğu, gözden uzak yerlerde yeşil alan üretmenin pek de marifet olmadığını vurgulamış oluyor.

        “Gelecek İçin Herkesin Bir Görevi Var” sloganı etrafında, 19-20 Eylül’de Elazığ’da düzenlenen “Elazığ Kalkınma Kurultayı” çalıştayından sonra ortaya çıkan, eylem ve izleme planı 22 Kasım’da İstanbul’da basına tanıtıldı.

        Toplantıda kalkınma yaklaşımı; çevre, insan kaynağı ve ekonomi başlıkları ile birlikte ele alındı.

        Raporu; 29 Kasım’da Elazığ’da düzenlecek kurultay öncesi ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Argüden başkanlığında, Burak Erşahin ve ekibi detaylandırdı.

        BİR DOSYA 17 BAKANA GİTTİ

        Kente kalkınmayı getirme potansiyeli olan 14 sektör incelendi. Bunların arasından yeraltı kaynakları, su ürünleri ve turizm odak sektörler olarak seçildi. Odak sektörler, çevre duyarlılığı gerektirdiği için de sorularımızın muhatabı büyük ölçüde Yanılmaz ile Elazığ Valisi Ömer Faruk Koçak oluyor.

        Yanılmaz, doğaya saygısını anlatırken göreve geldiğinde, kanser olan 750 yıllık bir çınar ağacını İstanbul’dan gelen özel bir ekibe tedavi ettirmesini örnek olarak gösteriyor.

        Devasa parklar ve meydanlar inşa edeceklerini söyleyen Yanılmaz, “Şehrin içindeki Orman, DSİ ve Karayolları Bölge Müdürlükleri bulundukları yerden kalkıyor. Belediyemize verilen bu yerleri, botanik park yapacağız. Aynı zamanda Cip Barajı Mesire Alanı’nı da 1 Ocak’ta devralıyoruz” diyor.

        Yapılması planlanan Harput Vadi Parkı’nın kente 1 milyon metrekarenin üzerinde yeşil alan kazandıracağını vurgulayan Yanılmaz’a, sizin de hemen aklınıza gelebileceği gibi “Ankara’nın yetkisinde olan imar kararları karşısında, bu hedeflerine sadık kalıp kalamayacaklarını” soruyorum.

        Has Parti Genel Başkanlığı’ndan ayrılan Numan Kurtulmuş ile birlikte AK Parti’ye geçen siyasi kadrolar arasında yer alan Yanılmaz, 30 Mart seçimlerinde belediye başkanlığını kazanmıştı. O tarihten beri kentsel dönüşüm ve yeni yeşil alan projeleri ile ilgili olarak karşısına çıkan bürokratik zinciri “Koltuğumun altına aldığım dosyaları tam 17 bakana götürdüm” cümlesiyle ifade ediyor.

        “Gecikmiş hizmet hizmet değildir. Türkiye’nin şartlarına bağlı olarak yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerekiyor” diyor...

        ‘Yeni Elazığ’ planı hazır

        İstanbul’daki toplantıya, Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO), Elazığ STK Platformu ve Fırat Kalkınma Ajansı’nın yanı sıra kültür, turizm ve arkeoloji alanlarında çalışmalar yapan kurumların temsilcileri de katılmışlardı. Vali Koçak’ın, kentin bütün güçlerinin senkronize çalışmasının önemine değinmesi, kalkınma planında benimsenen “iyi yönetişim” ilkesinin ilk kuralını hatırlatıyor.

        Planın öngördüğü ölçülebilirlik, şeffaflık ve hesap verilebilirlik kriterlerine bağlılıklarını vurgulayan Koçak, “Kalkınmanın şehirde yaşayan herkesi kapsamasına önem verdik. Bu çalışma yapılırken, ortaöğrenim öğrencisi de, ev kadını da çalıştayımıza katıldı” diyor.

        Rakamlarla 2023-2040-2050 ve 2071 hedeflerini ortaya koyan “Yeni Elazığ” kalkınma modeli, izlenen metodoloji açısından Türkiye’ye örnek olabilir. Bu açıdan da önemsediğim tanıtım toplantısında, ETSO Başkanı Ali Şekerdağ’ın şu sorusu dikkat çekiyor: “2001, 2006 ve 2009 yıllarında da bu kurultayları yaptık ama Elazığ hak ettiği biçimde bunlardan faydalandı mı?”

        Koçak’ın, “Yatırımcı dostu bir kent olacağız” sözü taahhüt olarak görülebilir.

        “Elazığ vişnesi” olarak anılan mermerini Beyaz Saray’a kadar ihraç eden, Türkiye’de kayısı ve alabalık üretiminde ilk sırada olan ve Harput gibi Anadolu’nun orta yerindeki bir bölgede konumlanan Elazığ’ın, yalnızca toplam ihracatının 500 milyon dolar bandında takılı kalması bile, atılacak adımların hızlı ve büyük olmasını zorunlu kılıyor.

        Toplantıda dile getirilen “Diyarbakır Amed adını istiyorsa, biz de El-Aziz ismimize dönelim” önerisi de, kalkınmanın yerel kimlikle birlikte yorumlanması gereğini ortaya koyuyor.

        Diğer Yazılar