Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ne zaman bir danışmanlık ve denetim şirketi yetkilisi ile karşılaşsam, aklıma önce yolsuzluk sicilimizi sormak gelir.

        Dünyanın bu alanda 4 büyük firması arasında bulunan eski adıyla Ernst&Young, yenilenen logosuyla EY’nin; Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca, Vergi Bölümü Ortağı Sadık Ferik ve Destek Hizmetleri Direktörü Senem Başyurt’un daveti üzerine Orjin Maslak’taki yeni ofislerine gittiğimde de aynı merak içindeydim... Bu kez konu kendiliğinden açıldı. Hem de mimari üzerinden... EY Türkiye’nin Eylül 2014’te taşındığı yeni ofisi “şeffaflık” ve “sürdürülebilirlik” yaklaşımının, mimarideki karşılığını anlatıyor. Enerji tasarrufu, atık yönetimi gibi çevreci fonksiyonlarla donatılan, insana saygılı verimliliğin ön plana alındığı bir model; 11 bin metrekareye nakşedilmiş...

        EY’nin küresel dönüşüm programında yer alan ve 21 ülkede uygulanan “Geleceğin Çalışma Ortamı - Workplace of the Future” konseptine sadık kalınarak tasarlanan “açık ofis”, iş yapış şeklini de belirliyor. Yaş ortalaması 26 olan 1200 çalışanla, 2 bin müşteriye hizmet ürettiklerini söyleyen Çamlıca, “Müşterilerimize fiili promosyon yapıyoruz. Rekabetin geldiği bu noktada herkes değer yaratıyor; biz farklı, başka ne tür değer yaratabileceğimize odaklandık” diyor.

        EY yöneticileri Mustafa Çamlıca, Sadık Ferit ve Senem Başyurt, Maslak’taki ofislerinde şeffaflığın yatırımlara etkisini değerlendirdi.

        BAŞKANIN ‘ÇİLE ODASI’

        Ofis katlarını gezerken, EY’nin ortaya koyduğu iddia daha da belirginleşiyor.

        Ofiste Çamlıca dahil kimsenin özel odası yok. Tüm şirket çalışanları gibi özel eşyalarını çekmece işlevi gören kilitli kasada muhafaza ediyor.

        Özel görüşme odaları ya da toplantı odaları herkese açık...

        Birisi sinirlendiyse ya da biraz kestirmek istiyorsa Çamlıca’nın “çile odası” adını verdiği odaya girip kapıyı üzerine kilitliyor.

        İçinde televizyon, buzdolabı ve sallanan tek bir koltuğun bulunduğu bu küçük odada, bebeği olan kadın çalışanlar süt sağma imkânına da sahipler.

        Dünyanın 140 ülkesinde faaliyet gösteren EY’nin küresel toplantıları, teknoloji yoğun odalarında geçiyor.

        Üç büyük ekran (smart board’lar) vasıtasıyla yurtdışı ile interaktif çalışma imkânı yakalıyorlar.

        Anlık faaliyet odaları, sohbet oturumları için tasarlanmış toplantı arenası da yine iş konforunu ortaklaştıran yerlerden...

        ‘KONTROL ZORLAŞTI’

        Çamlıca, Dünya Bankası raporlarında yer alan Türkiye’nin şeffaflık sorununa dikkat çekerek bana göre altın değerinde şu gözlemlerini paylaşıyor:

        -İş yapma kültüründe şeffaflık yok. Eğer öyle olsaydı bizim çalışan sayımız ülkenin potansiyeline göre 5 bin olmalıydı. Çünkü biz aynayız. Herkes aynanın karşısına geçmek istemiyor. BİST 30’daki 18 firma ile çalışıyoruz. Denetim anlamında Türkiye potansiyelinin 4’te 1’ini kullanıyor.

        -Çocukluk evresindeki şirketlerin dayanıklılığı zayıf. 100 yıllık geçmişi yok. Büyümek için de iştahlı olmadığı için, kurumsallaşma geriden geliyor.

        -Yolsuzlukları önlemek üzere geliştirdiğimiz bir teknik ekip var. Yöneticilere fark ettirmeden satın almalarını izliyoruz. Maliye etiğinde halen Napoleon Bonaparte’ın bulduğu kural geçerli: Sayman-İta amiri (harcama yetkisi olan)-Tahakkuk. Satın alma bu üç ayrı yapıdan geçmeli.

        Bu da benden bir ek: Osmanlı, 1816 yılında Napolyon tarafından kurulan Fransız Maliye Teftiş Kurulu yapısını örnek almıştı. 2011 yılında Türkiye, 132 yıllık Maliye Teftiş Kurulu’nu kapattı.

        -Şirketlerde dönen paralar büyüdü, kontrol zorlaştı. Yıl sonu genel performans hedefleri, yüksek kâr payı almak için şişiriliyor.

        -Türkiye’de ekonomik kriz çağrıştıran durum yok. Körfez’den, Hindistan’dan, Çin’den yatırımcı geliyor. Ancak asimetrik enformasyon artıyor. Alıcı ile satıcının değer kriterleri denk olmayınca, fiyat oluşamıyor.

        Diğer Yazılar