Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sanayi, finans, akademi, siyaset ve medya dünyasından 40 civarında katılımcı ile düzenlenen “Fikir Sofrası”nın kurucusu Malatyalı işadamı Ahmet Arslan, kamuoyunda pek tanınmıyor.

        Arslan 2000’lerin ortasından beri New York’tan Türkiye’ye kadar fikir platformlarına destek veren kimliği ile öne çıkıyor.

        Aklıma şu soru gelmiyor değil: TÜSİAD’ın davetlerini kabul etmeyen bakanlarla, iş dünyasını buluşturan yeni bir platform mu doğuyor?..

        Malum; hayatta boşluğa yer yok!..

        Kurumsallaşma yolunda ilerleyen platformun logosu, Viyana’daki otobüsümüzden, mönülere kadar her yerde öne çıkıyordu.

        Bunları kurumsallaşma refleksleri olarak okuyorum.

        Tekstil, lojistik ve gayrimenkul geliştirme başta olmak üzere, kendi girişimcilik hikâyesini yazan Arslan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Arslan, 2013 yılında TMSF’den satın aldığı 32 bin metrekarelik “Salih Adası” ile dikkatleri çekmişti.

        Kendi elektriğini ve suyunu üreten Bodrum Güvercinlik açıklarındaki adanın üzerinde 15 villa da bulunuyor. Arslan burada eşe dosta dağıtmak üzere zeytinyağı da üretiyor.

        MARDİN’DEN VİYANA’YA

        Bundan 1.5 yıl kadar önce kurulan Fikir Sofrası, 16-17 Ocak’ta Viyana’da 12’nci buluşmasını gerçekleştirdi.

        Etkinlik takvimi, kurumsal oluşumlardan bile yoğun olan grup, bundan önceki buluşmalarda Enerji, Sanayi ve Maliye bakanları ile bir araya gelmişti.

        Viyana’daki konuk konuşmacılar Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır’dı.

        İşinden gücünden söz etmeyi sevmeyen Arslan, yaptığımız sohbette “Türkiye’nin farklı kesimlerini, hükümet ve kamu otoriteleri ile bir araya getirerek doğrudan bilgi alabilecekleri, soru sorabilecekleri bir ortam oluşuyor. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da bir toplantımızın konuk konuşmacısıydı” diyor.

        Oluşumun başından beri içinde yer alan Prof. Dr Fuat Keyman, oturumların başkanlığını yapıyor. Fikir Sofrası’nın değişmeyen isimlerinden olan Mustafa Süzer, Ritz Carlton Oteli’nde İstanbul’daki buluşmalara ev sahipliği yapıyor.

        Viyana’da düzenlenen ilk yurtdışı toplantısı gibi, Türkiye’de İstanbul dışındaki ilk toplantısını Mardin’de yapan platformun her iki etkinliğinin de sponsoru Denizbank’tı.

        Doğu ve Güneydoğu illerinde şube açan 2 özel bankadan biri olan Denizbank’ın, Avusturya’da toplam 26 şubesinin 11’inin başkent Viyana’da bulunması Fikir Sofrası’nın yolunun neden buraya düştüğünü açıklıyor.

        Katılımcılar 13’üncü toplantı için Küba’yı önerdi. THY’nin masasında olan Havana uçuşu anlaşması imzalanırsa neden olmasın...

        PROF. HATEMİ: BANA ‘TONTİŞ HOCA’ DEDİLER

        Viyana’daki heyetin dikkat çekici isimlerinden birisi de, en son “Cumhurbaşkanlığı Sofrası”nda Recep Tayyip Erdoğan’ın konukları arasında yer alan Prof. Dr. Hüseyin Hatemi’ydi...

        Hatemi, Erdoğan’ın sofrasındaki sohbette, tarihte kurulan eski Türk devleti sayısının 16 değil, Osmanlı ve Selçuklu’dan ibaret olduğunu, eğer zorlanırsa İslam’ı ilk tanıyan devlet olması nedeniyle bunlara Karahanlılar’ın eklenebileceğini söylüyor.

        Hatemi aynı sohbette, eski dönemlerde öğrencilerin saygı ifadesi olarak hocalarına, “Muhterem efendim” diye hitap ettiklerinin hatırlatılması üzerine de yorum yapıyor:

        “Onlar hocanın yüzüne böyle söyleyip arkasından neler diyorlardı. Önemli olan saygıyı içlerinde hissetmeleri. Bana öğrencilerim Twitter’da ‘Tontiş Hoca’ diyor. Çağ değişti...”

        ‘TÜRKİYE ÜYE OLURSA AB KAZANÇLI ÇIKAR’

        AB Bakanı Volkan Bozkır, AP Başkan Yardımcısı Alexander Graf Lambsdorff’un “Erdoğan anlamıyor, Türkiye ile müzakerelerin bir anlamı kalmadı” açıklamasını yaptığı ve AP’den çıkacak Türkiye raporunda ifade özgürlüğü ve gösteri hakkına dikkat çekileceğinin açıklandığı gün, Viyana’ydı.

        Oturduğu masada yer alan meslektaşları AB’nin kaygılarını yineliyorlardı.

        Bozkır, 2004 yılında AB aile resminden çıkarılan Türkiye’nin uyum çalışmalarını sürdürmeye devam ettiğini vurguladı.

        AB’nin Türkiye üyeliğinden kazanımları şu ana başlıklarda hatırlatılıyordu.

        1- Türkiye’ye yatırım yapan Avrupalı şirketler, genç ve eğitimli nüfus dinamiği avantajını yaşıyor. Biz çok çalışıyoruz. Haftalık çalışma saati AB ortalaması 35 olurken, bizde 50 saati aşıyor.

        2- Askeri gücü olmayan süper güç olamaz, AB’nin Ukrayna ve Gürcistan’daki gücünü gördük. Türkiye üye olsaydı, 60 bin kişilik ordu gönderirdik.

        3- Avrupa’nın enerji arz güvenliğine ihtiyacı var: Türkiye enerji koridoru olma konusunda rüşdünü ispatladı. Nabucco çok güzel bir projeydi ama içinde gaz yoktu. TANAP içinde gaz olan bir proje olarak hayata geçiyor...

        Viyana’dan tartışmalı iki konuda hükümetin son rötuşları yapmak üzere olduğunu anlamış olarak dönüyorum. Birincisi Merkez Bankası’nın görev kanunu değişecek, ikincisi de Gümrük Birliği Anlaşması yeniden ele alınacak ve AB’yle yeni bir çatı kurulacak...

        Diğer Yazılar