Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Keşke bir imkân olsa da bir süreliğine onlar iktidar olsa... Olsalar da görseydik hep beraber PKK denilen illet örgütle nasıl başa çıkabileceklerini. Çok merak ediyorum gerçekten, her terör saldırısının ardından kâh geçmişteki “çözüm süreci”ni, kâh mevcut durumu bahane edip iktidara atarlanan muhaliflerin neler yapabileceklerini!

        “Ne alaka şimdi bu konu?” dediğinizi duyar gibiyim. Bu konuyu kaleme almamın nedeni, dün Şemdinli’deki hain saldırı sonrası muhalif kesimdekilerin kınama mesajları. Düşünün... Gencecik insanların hayatı sönmüş bir kahpe saldırı ile... Anaların yüreğine ateşler düşmüş, yanan yanmış yani ama bazıları utanmadan hâlâ bu trajedi üzerinden iktidarla ya da iktidara yakın olanlarla hesap görmeye kalkışıyor. Hemen hemen hepsi söze başlarken evvela bir terörü lanetliyor ama bitirmeden önce de bir biçimde oradan, buradan iktidara laf sokuşturuyor.

        Diyor ki bir tanesi mesela: “Teröre lanet olsun ama ülkeye kaos, savaş, kriz, darbe, terörü yaşatıp kendileri hâlâ saraylarda yaşayanlara da lanet olsun!”

        Bir diğeri ise: “Lanet olsun teröre ama bu alçak PKK’lıları barış ayağına, çözüm süreci ayağına şımartanlara da lanet olsun!”

        Bakıyorsunuz aslında bu gibi tiplerin derdi yaşanan acılara sebep olan terörü lanetlemek, PKK’yı lanetlemek falan değil. Dertleri ele geçirdikleri bu acı fırsat üzerinde tepinip siyaset yapmak ve mümkün olduğunca iktidara duyduğu kini ve öfkeyi kusmak!

        Kanımca CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kınamasının altında yatan ruh hali de buydu. Açıklamasının başında terörü, PKK’yı bir güzel lanetleyip birlik, bütünlük mesajıyla bağlayan Kılıçdaroğlu’nun sözlerini, “Bu acıların dinmesi, halkımızın huzura kavuşması için icra makamında olanların basiret ve sorumlulukla hareket etmesi gerekmektedir. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki basiret ve sorumluluk, kendileri tarafından yeterince kavranmış değildir. Yönetenler şikâyet eden değil, sorunları çözme makamında olduklarını asla unutmamalıdır!” diye bitirmesinin başka bir açıklaması olabilir mi?

        LÜTFEN DESTEK VERELİM!

        Nobel ödüllü Aziz Sancar ile ilgili yazdığım yazı üzerine arayan Aziz Sancar Vakfı’nın başkan yardımcısı İsmail Arslan, yazıyla ilgili memnuniyetlerini aktardıktan sonra önemli bir uyarıda bulundu. Dedi ki İsmail Bey: “Her şey var yazınızda ama Aziz Hoca için çok önem arz eden vakfına destek konusu yok!”

        Gerçekten de haklı Sayın Arslan. Geçtiğimiz mayıs ayında vakıf yöneticileri ile sırf bu konu üzerine epeyce beraber olmuş ve hatta vakfın bir gönüllüsü olarak katkı sağlamak için bayağı çabalamıştım.

        Değerli okurlarım... Aziz Sancar’ın Amerika’da doktora ya da master yapacak Türk öğrencilerin vaktiyle kendisinin yaşadığı zorlukları yaşamaması için olağanüstü bir projesi var. Emin olun şu anda en büyük isteği bu projenin hayata geçmesi. Eşi Gwen’le birlikte bütün malını, mülkünü satıp bu vakfa bağışladı Aziz Hoca. Amaçları buradan gidecek tüm öğrencilerin maddi, manevi rahat olmalarını sağlamak. Lütfen siz de Aziz Hoca’mın bu projesine destek verin.

        Destek için http://www.sancar.org adresinden her şeyi öğrenebilirsiniz. Yahut vakfın başkan yardımcısı İsmail Arslan’a iaralannc@gmail.com e-posta adresinden ulaşabilirsiniz. Bu arada geçen yazıda Aziz Sancar’ın gerektiğinde her türlü olanağı bırakıp barış için Mardin’e dönebileceğini yazacakken Midyat demişim. Bir hemşerisi “Hocam Midyatlı değil, Savurlu” diye düzeltmiş. Bu yanlışlık için özür diliyor, Savurlulara selamlarımı iletiyorum.

        Diğer Yazılar