Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aynen böyle... Yukarıda okuduğunuz gibi gelecek halk önüne. Ve büyük bir ihtimalle de onayı alacak.

        Peki, neden böyle oldu?

        Uzun zamandır tartışılan, gündemimizde olan “başkanlık sistemi”, neden “cumhurun başkanlığı” adını aldı?

        Çünkü MHP böyle istedi. Önceki gün yapılan açıklama zaten işin bu noktaya geleceğini apaçık işaret ediyordu. MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ne dedi? “Cumhursuz başkanlık olmaz!” Sanırım Başbakan Binali Yıldırım’la son görüşmesinde partisinin ve tabanının hassasiyetlerini ince bir dille anlatan MHP Lideri Bahçeli’nin de “kırmızı çizgimiz” dediği husus bu husustu.

        Çürüyen mevcut sistemin artık tıkandığının farkına varan ve bu tıkanıklığı gidermek için çözüme el veren MHP’nin başka hassasiyetleri de var elbette ama olmazsa olmazlarından biri buydu. Bu olmazlardan biri ortadan kaldırıldı. Muhtemelen mart ya da nisan ayında halkın önüne gelip onaylanacak şey tam bir Anayasa değişikliği değil, Cumhurbaşkanlığı’nın yetkilerinin değişimi olacak.

        Peki nedir bu değişimler?

        Uzatmaya, dallandırıp budaklandırmaya gerek yok. Ben özetini geçeyim efendim. Aslında bu değişimle tıpkı başkanlık rejiminde olduğu gibi Cumhurbaşkanı, partili başkan oluyor ve kabine üyelerini siyasi olmayanlardan belirliyor. Ve kabineye sadece o başkanlık ediyor. Dolayısıyla “başbakan” ve “başbakan yardımcıları” gibi kavramlar tarihe karışıyor. Sistem devreye girdikten sonra partili Cumhurbaşkanı’nın yetki alanı ne olacak? Olağanüstü yetkili olacak ama aynı zamanda Meclis’e karşı büyük sorumluluğu olacak. Yani yasama parlamentoya, yürütme ise Cumhurbaşkanı’na ait olacak.

        Cumhurbaşkanı parlamentoya danışmadan, sormadan kabinesini kurabilecek, ama bu kabine her daim parlamento tarafından denetlenebilecek. Muhakkak başka detaylar da vardır henüz kamuoyuna yansımayan ama benim bu değişimden anladığım ve işime gelen tarafı şudur:

        Türkiye’nin bekasının adeta belalısı olan koalisyon dönemleri bu sistem devreye girdiği andan itibaren bir daha yaşanmayacak! Başbakanlık, başbakan yardımcılığı kavramlarıyla birlikte koalisyon kavramı da tarihe gömülecek!

        Olay budur!

        Söz esirin olsun!

        Bu sosyal medya, özellikle de Twitter denilen mecra gerçekten çok tehlikeli. Ben mesleğim gereği tüm sosyal medya alanlarını kullanıyorum. Evvelden çok daha aktiftim. Artık değilim; çünkü bu alanlar özellikle de Twitter ve Facebook kullananların çoğu art niyetli! Vermek istediğiniz bir mesajı bazen tam anlatamayabiliyorsunuz veya insanlar işine geldiği gibi alıp mesajınızı başka manalara çekebiliyorlar.

        Mümkün olduğu kadar uzak durmak ya da dikkatli kullanmak lazım. En ufacık bir hatayı kabul etmiyor bu mecra. Bunlar bir tarafa... Bir de bu alanlarda yazılan bir mesajın etkileşim durumunu muhakkak göz önüne alıp ona göre yazmak lazım. Özellikle de kamuoyuna mal olmuş siyasilerin, biz medya mensuplarının vs.

        Güzel bir söz vardır hani... “Söz ağızdan çıkana kadar senin esirin, çıktıktan sonra sen onun esirisindir” diye. Gerçekten de öyledir. Sosyal medya, milyonlarca kullanıcının olduğu bir alan. Akıllısı da var, akılsızı da! İyi niyetlisi de var, art niyetlisi de! İyi muhakeme etmek lazım yazmadan önce mesajları. Milyonlarca insanın tamamının sizin yazdığınız bir mesajın gerçek niyetini, özünü kavramasını bekleyemezsiniz. Siz ne niyetle yazarsanız yazın bunun önemi yok! Önemli olan insanların sizin yazdıklarınızdan ne anlayacağıdır.

        Sözü geçenlerde attığı bir tweet nedeniyle epeyce gündem olan AK Parti İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık’a getirmek istiyorum. Kendisini yakından tanırım. Akıllıdır, öngörüsü gayet yüksektir. Ne yazması gerektiğini iyi bilir. Tecrübeli, hem de çok tecrübeli bir siyasidir.

        Mesajını burada tekrar etmeyeceğim, zira çok sakıncalıydı yazdığı. Aklım şaştı gerçekten. İnanamadım. Doğrusu kimse inanamadı. Sonradan duydum, parti içerisinden de eleştiri almış yazdığı tweet’le ilgili. “Niyetim o değildi” demiş Kocabıyık. Neydi bilmiyorum niyeti ama herkes, hepimiz çok başka anladık yazdıklarını. İşte o yüzden diyorum, “Niyete göre değil, ortalamada nasıl anlaşılacağına göre yazmak lazım sosyal mesajları” diye...

        Anlatabildim mi?

        Diğer Yazılar