Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Reina katliamını gerçekleştiren caninin uyruğunu, kimliğini, Türkiye’ye ne zaman geldiğini, katliamdan önce nerede kaldığını, hangi taksiye bindiğini ve nerede indiğini falan biliyoruz artık. Yurtdışına kaçırılmadıysa eğer bulunması an meselesidir bana göre. Çünkü katilin kamuoyuna yansıyan görüntüleri çok net!

        Umarım kısa zamanda ele geçirilir ve hesabı sorulur, ama burada ben başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Şu istihbarat meselesine... Çünkü mesele artık Reina’daki katliamı işleyen o caniyi bulmak değildir, yeni Reina’lar ve ondan önceki saldırılar gibi yeni saldırılar yaşanmadan evvel katilleri ele geçirmektir.

        O nedenle istihbarat konusunda daha titiz ve temkinli bir pozisyon alınması gerektiğini düşünüyorum. Ürkütücü gelecek biliyorum hepinize ama ben önümüzdeki günlerin de pek sakin geçeceğine ihtimal vermiyorum. Durmayacaklar alçaklar! Çünkü bugüne kadarki saldırılarında tam hedeflerine ulaşamadılar.

        Amaçlarının Türkiye’yi bir iç savaşa sürüklemek olduğu alenen ortada olan terör odaklarının bundan sonraki eylemlerinde de yine aynı amaç doğrultusunda hareket edeceklerinden şüphem yok! O nedenle “Ülkede ne olursa ortalık daha çok karışır?” sorusunu doğru sorgulayıp, doğru tespitlerde bulunup ona göre pozisyon almak lazım. Her bakımdan ama...

        Mesela bu ülkenin en diri fay hatlarından biri mezhep meselesidir. Alevi ve Sünni meselesi. Ben bu meselenin üzerinden büyük bir halt yiyeceklerinden dolayı çok korkuyorum. O nedenle bu alanı kapsayan her yeri sıkı bir biçimde kontrol altında tutmak lazım. Özellikle ibadethaneleri.

        Cemevleri, camiler, Alevi kanaat önderleri, bu alanda bilinen tüm kişilerin bir biçimde güvenliği sağlanmalı. Bir de okullar... Özellikle üniversiteler... Reina saldırısı öncesi İstanbul Boğazı’nı gösteren bir görüntüyle açıkça mesaj veren DEAŞ ya da diğer adıyla IŞİD, saldırı sonrasında da üzerinde İstanbul Üniversitesi’nin giriş kapısının yer aldığı başka bir fotoğraf yayınlayarak alenen tehditte bulundu.

        Söz konusu tehditli mesaj üzerine İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü öğrencilerin can güvenliğini sağladıklarına dair bir açıklama yaptı ama sadece İstanbul Üniversitesi’nin hedefte olduğu anlamına gelmez o tehdit. Bütün okulların mümkün olduğunca güvenliği sağlanmalı.

        Özetle... İnşallah yanılıyorumdur ama yeni saldırılar olabilme ihtimali çok yüksek. Güvenlik güçlerimizin üzerine düşen, gerekli tedbirleri en yüksek seviyede almaktır. Ama bu tek başına yeterli değil. Bununla birlikte medyanın, özellikle de sosyal medyanın kullanımını kontrol altında tutmak lazım. Densizler var. Her taraftan başımıza peydahlanan. Bunlar trol mrol de değil üstelik. Bildik, tanıdık kişiler.

        Bunların bazıları iktidara yaranmak için, bazıları da ne kadar sert muhalefet yaptığını göstermek için Alevi-Sünni meselesi üzerine habire bir şeyler yazıp çiziyorlar. Kışkırtıcı üslup kullanılan bu mesajları atanların artık kendilerine çekidüzen vermesi bir zorunluluktur. Gün şov günü değil çünkü. Maksat birilerine mesajla, twee’tle, şunla bunla yaranmak ise bunu başka hatlar üzerinden yapsınlar lütfen. Çünkü bu hat çok kritik ve bu hatta bir saldırı olursa yanan sadece tek taraf olmaz. Her taraf olur. Dört bir taraf...

        Anlatabildim mi?

        Not: Lanet olsun... Yazıyı yazdım. Bitirmek üzereyken İzmir’de çok büyük bir patlama olduğu haberi düştü gündeme. Allah’ım, sen güzel ülkemi koru. Lütfen...

        Diğer Yazılar