Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önceki gün TBMM’den yansıyan görüntülere dair tam da, “Vekillerimiz birbirini böyle gırtlaklarsa sokaktaki vatandaş ne yapar gerginlikten?” yorumunu aklımdan geçiriyordum ki MHP Lideri Devlet Bahçeli’den benzer bir yorum geldi.

        Kuliste gazetecilerle sohbet eden Bahçeli’nin ayrım yapmaksızın tüm siyasilere verdiği mesajı aynen aktarıyorum: “Görüşmelerde gerilim stratejisi takip ediliyor. Böyle devam etmemesi lazım. Genel Kurul’daki gerilim devam ederse bu durum referandum döneminde Türkiye geneline yansıyabilir. Bu gerilim orada devam ederse ne olur? Bunu iyi düşünmek lazım!”

        Gerçekten de öyle değil mi değerli okurlarım? 18 maddelik Anayasa değişikliği oylamasının daha 3. maddesinde birbirlerine yumruk atan, saksı fırlatıp tekme tokat girişen milletvekillerinin gergin, asabi bu halleri sokağa yansırsa ne olur sandık öncesi? İhtimali bile korkutucu biliyorum ama ben de Bahçeli gibi düşünüyorum. Bu gerilim aşağı çekilmeli bir biçimde. Gerçekten de siyasilerin çok ama çok dikkatli olması lazım. Mümkün olduğunca aşağılayıcı, kışkırtıcı ve sürekli karşı tarafı ringe çağıran türden söylemlerden, yorumlardan uzak durmaları gerekiyor.

        Bunu dün bir dostumla paylaştım. Biraz konuştuk üzerine, yani gerilim nasıl düşürülür, tansiyonlar nasıl dengede tutulur falan diye. Dedi ki: “Valla Meclis’tekiler bir biçimde kontrol altına alınır da vatandaştan emin değilim! Bence sokağın gerilimini düşürmenin tek bir yolu var; o da içme sularına mütemadiyen yatıştırıcı katmak!”

        Makara yaptı tabii dostum, ama gerçek şu ki sokak fena gergin. Hem de öyle böyle değil. O nedenle siyasilerin üzerine çok büyük sorumluluk düşüyor. Bir de tabii bizlere... Medya mensuplarına ve sosyal medya kullanıcılarına...

        MECLİS'TEN ONAY ALMAMA RİSKİ VAR MI?

        Bazılarına göre Anayasa değişikliğinin Meclis’te kabul görmeme ihtimali yüksek. Şu ana kadar yapılan oylamalara bakıldığında aslında bir risk yok. Çünkü paketin geçmesi için yeterli sayı 330 iken yapılan oylamaların tamamında bu sayıdan çok fazlası çıktı.

        Maddelerin görüşülmesi 338’le kabul edildi ama maddeler görüşülmeye başlandık- ça sayı arttı. Ha, şu gerçeğin altını çizmekte fayda var. Evet, bugüne kadar yapılan oylamalardaki maddeler sıkıntılı değildi. Yargının bağımsızlığı, seçilme yaşının 18’e düşürülmesi ve milletvekili sayısının 600’e çıkarılması falan gibi. Tartışmalı olanlar bundan sonra görüşülecek maddeler. Bir görüşe göre 330 sağlanamayacak o maddelerde.

        Ben katılmıyorum. Sayı belki diğerleri kadar yüksek olmasa bile en az 330 olur. Olur ve de referandum için onay çıkar. Çıkar da referandumdan da aynı karşılık alınır mı, işte orası meçhul. Biliyorsunuz dün de üzerine basa basa yazdım bu hususu. Halkın ikna edilmesi süreci çok önemli. Bence zurnanın zırt dediği yer, Meclis’ten onay çıktıktan sonra başlar. Eğer doğru kişiler, doğru bir dille anlatabilirse değişiklik halktan onay alır, ama dediğimin tersi olursa da ret yer! Çünkü sokaktaki vatandaşın kafası gerçekten bulanık. Bu bulanıklığı ortadan kaldırmak için büyük bir mücadele gerekiyor. Buna tekrar dikkat çekmek isterim...

        Bu arada dünkü yazımda Cumhurbaşkanlığı Hukuk Danışmanı Mehmet Uçum’la görüşmemi aktarmıştım sizlere. Bir düzeltme yapmam lazım. Görüşmemizde bir gün önceki yazıma Uçum’un da destek verdiğini yazmıştım. Ancak tamamına değil, onu söyleyeyim. Çünkü Uçum’un destek verdiği bölüm, değişikliğin halka doğru argümanlarla, doğru insanlarla anlatılması ve devamındaki yorumlarımdı. “Muhalefete blokaj hayra değildir!” kısmı değil. Yani giriş bölümü.

        Dün tekrar görüştük. “Muhaliflere blokaj hayra değildir elbette ama zaten böyle bir blokaj yok! Bu yersiz bir iddia!” diyor. Ve “Maddeler ve bütün üzerine konuşma sürelerinin uzun tutulması, Meclis TV yayınlarının kesintisiz ve herkese açık yapılması, blokajı değil, tam tersine çok daha geniş imkânlar verildiğini gösterir” ifadelerini ekliyor

        Diğer Yazılar