Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR laf vardır hani; “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” diye... Meslek gereği sık sık hatırlarım bu sözü. Önceki günkü yazdıklarımdan dolayı bir kez daha hatırlamak zorunda kaldım. Doğruyu söyledik ya, kızdılar yine...

        Hem de öyle böyle değil. Hakaret, küfür gırlaydı. Neden? Efendim çünkü CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz gecesi darbe girişiminin olduğu anlardaki kamera kayıtlarının kamuoyuyla paylaşımını desteklemişim. Ve üstüne bir de, “Onlarca şehidi, yaralıyı ve yaşanan travmayı yok sayıp ‘Kontrollü darbeydi her şey’ diyen Sayın Kılıçdaroğlu hak etti bunu” demişim...

        Ne demem bekleniyordu bilmiyorum, ama benim CHP’lilerden artık bir ricam var: O da soktukları kumdan kafalarını bir an evvel çıkarmalarıdır.

        Bir daha söylüyorum: Bu ülkede iktidar sorunu yok! Bu ülkede anamuhalefet sorunu var. Ve bu sorun ortadan kaldırılmadan kimse boşuna bir değişim falan beklemesin ülkenin yönetimde. Çok açık yazıyorum, net: CHP’nin başında Sayın Kılıçdaroğlu olduğu sürece beyhudedir bu bekleyiş.

        Çünkü olmuyor, olmadı, olmayacak. Bakın, geçin referandumu falan. Referandum başka tür bir oylama çünkü. Biz referandumda bir partinin ya da liderin seçimini yapmayacağız. Türkiye Cumhuriyeti hükümet sisteminin değişimi için sandık başına gideceğiz, ama iddia ediyorum bugün bir genel seçim olsa AK Parti yine tek başına iktidar olur.

        Neden? Çünkü alternatifi yok. Daha önce, “Türkiye’de seçimleri partiler değil, liderler kazanır” ve “Bu topraklarda yaşayanların genlerinde karizmatik lidere hayranlık, bağlılık var” demiştim. Aynı şeyler hâlâ geçerli. Bu halk hangi partinin başında olduğu hiç önemli değil, güçlü, karizmatik kişiyi lider olarak görmek istiyor.

        Bu arada, sakın bu yazdıklarımdan Kılıçdaroğlu’nun kişiliğini hedef alıyorum sanılmasın. Asla! Haddim değil böyle bir şey. Biliyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu iyi bir baba, iyi bir eş, iyi bir arkadaş, ezcümle iyi bir insan, ancak kimse kusura bakmasın onun bu özelliklere sahip olması oturduğu koltuğun hakkını veremeyen bir lider olduğunu söylemeyeceğim anlamına gelmez!

        Son olarak... Tüm iyi niyetim ve samimiyetimle CHP’lilere sesleniyorum: Bu son fasıl artık dostlar. Gönül verdiğiniz partinin beklentilerinize de cevap vermesini istiyorsanız tez elden onu değişime zorlamalısınız. İsim falan sormayın bana. Aklımda biri yok. Bilmiyorum değişim kiminle olur. Ama bildiğim tek şey, bu değişimain mutlaka ve mutlaka olmasıdır.

        Wuuuuuu... Trump’ın işi çok zor

        Amerika'daolup da buralardan bir şeyler yazmadan geçmek olmaz. Geleneği burada da bozmadım değerli okurlarım. İstanbul’da olduğu gibi California’da da sokakları arşınlıyorum. Bunu yaparken de tabii ABD halkının nabzını tutmayı ihmal etmiyorum. ABD’liler son meseleler dolayısıyla çok gergin. Trump’a oy verenler de dahil. Hatta onlar daha gergin. Çok öfkeliler Başkan’a.

        Yürüyüş yaparken inşaatı devam eden bir evin önünden geçiyordum. Bir kare fotoğraf çektirmek için ricada bulunduğum iki işçiyle muhabbet imkânı yakaladım. Konu Trump’a gelince iki arkadaşın konuşması görülmeye değerdi. Trump’ın sadece gerçek Amerikalılara hizmet edeceğine inandığı için oy verdiğini söyleyen adam, “O da aynı çıktı! O da diğerleri gibi bizim cebimizden alınan silahlarla Suriye’yi bombalamaya başladı” derken çok kızgındı.

        Bu duruma en çok sevinen ise diğer arkadaşıydı. Meğer o Hillary’ye oy vermiş. Trump’a oy verdiği için bin pişman olan arkadaşına, “Ben sana ‘Bu adama güvenip de oy verme’ demiştim” diye laf sokuşturuyordu. Düşündüm de iş siyaset olunca muhabbet bütün dünyada aynı oluyor. Çünkü halkların yöneticilerden beklentileri hiç farklılık göstermiyor.

        Diğer Yazılar