Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Biliyorum ki bugünkü yazdıklarım da yine bir tarafı memnun etmeyecek ve o bildik ağız dolusu hakaretlerle şahsıma saldırıya geçecekler. Ama bunun benim için hiçbir önemi yok.

        Neden? Çünkü ben inandığım doğruları yazmakla mükellefim.

        Bu köşe bana bunun için verildi zaten. Birilerinin ruhunu okşamak, gözüne hoş görünmek veya birilerine olur olmaz yerde selam çakmak ya da infazlamak için değil.

        Eskiden de bu böyleydi şimdi de aynı, bundan sonra da bu ilkem değişmeyecek, bu böyle biline. O nedenle, “Belki küfre, hakarete boğarsak geri adım atar ve bir daha böyle şeyler yazmaz!” diyenler boşuna uğraşmasın.

        Zaman kaybetmesin. Çünkü vız geliyor, tırs gidiyor o küfürler ve hakaretler.

        Gelelim sadede efendim...

        Herkes bir şeyler yazdı, çizdi, söyledi referandumdan çıkan sonuca göre. Yani herkes kendi çapında analizini yaptı.

        Şimdi sıra bende! Bu, referandum sonucu hakkındaki ilk yazım, bir kere baştan söyleyeyim; çünkü bu seçimden çıkan sonuç öyle tek bir yazıyla filan yorumlanıp geçiştirilemez.

        Milletin sandığa tecelli eden o müthiş iradesinin sonuçlarını doğru anlayabilmek için belki de dizi yapmak lazım. Bir değil, 10 yazı yazmak gerek.

        Zaten görünen o ki öyle olacak. Çünkü pazar günü sandığa giden milletin verdiği mesaj, attığı tokat tek değil, iki de değil... Daha fazlası!

        İlk tokattan başlayalım mesela... Herkese göre değişir tabii bu durum ama bana göre bu hakiki yani okkalı tokadı yiyen taraf HDP olmuştur.

        Farkındalar mı bunun bilmiyorum ama tabloda da göreceğiniz üzere Güneydoğu halkı, yani Kürt seçmen, 7 Haziran’da barış ve kardeşlik umuduyla verdiği o oylarını çukurlara, hendeklere, kaosa gömüp adeta çöp eden HDP’ye acayip bir tokat çakmıştır. Hem de çok acayip.

        Şimdi bu yorumum üzerine, “Abartma Sevilay! Güneydoğu’nun sanki tamamı ‘Evet’ demiş gibi bir algı yaratma. Hepi topu 4 ya da 5 puanlık bir kayma var, bu da gayet doğal!” denilecek.

        Hayırrrrr efendim.... Hayırrrr.... Eğer normal bir seçim atmosferinde olsaydık, yani HDP’nin iki eşbaşkanı dahil 1 Kasım’da seçilmiş onlarca milletvekili, belediye başkanları cezaevinde tutuklu değilken, belediyelerin yönetimi kayyumda olmazken, OHAL uygulamasını halk iliklerine kadar hissetmezken bu referandum olmuş olsaydı “Doğal” denilebilirdi bu kaymaya.

        Ama bölgeyi, bölge halkını iyi tanıyanlar da bilir ki bu olağanüstü siyasal koşullara rağmen Kürt seçmenin içinden yüzde 4 veya 5’lik bir kesimin başkanlığa “Evet” demiş olmasında çok derin bir mesaj yüklüdür.

        Demek ki halkın bir kesimi 1 Kasım’da, diğer kesimi bu referandumda HDP’nin bölgeye barış, huzur, kalkınma falan zinhar getiremeyeceğini anlamış. Onların çukur ve hendek kazıp devletle savaşmaktan başka bir meziyeti olmadığını görmüş.

        Eğer iktidar tarafı doğru siyaset izlemeye devam ederse bir dahaki seçimde bölge halkının çoğunluğu da bunu görebilir.

        Şimdilik bu kadar, ama milletin bu okkalı tokadının ve diğer tokatlarının analizini yapmaya devam edeceğiz...

        Diğer Yazılar