Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Memleket sanki yine aşağılık bir oyuna alet ediliyor. Ve ne iktidar bunun farkında, ne de muhalefet! Olana bitene bir göz atın lütfen. Zaman ayarlı bir bomba bırakılmış sanki Türkiye’nin ortasına. Önce FETÖ’cü oldukları iddiasıyla tutuklanan AK Parti’nin iki ağır topunun damatlarının tahliyesi. Sonra CHP’li vekil ve üstelik eski gazeteci Enis Berberoğlu’nun 25 yıl hapis cezasına çarptırılması. Ve olup bitenlerin neticesinde CHP’nin “Ülkede adalet yok!” deyip Ankara’dan İstanbul’a yürüyüş eylemi başlatması!

        Dün, “CHP’nin eylemi kesinlikle demokratik bir haktır ve başta devleti yönetenler olmak üzere herkes bu eylemin sorunsuz bir biçimde tamamlanması için elinden geleni yapmalıdır” diye yazmıştım. Aynı noktadayım ancak bugün de başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm CHP’lilerin dikkatini bir hususa çekmek istiyorum...

        Burnuma pis kokular geliyor... Sanki amaçları Türkiye’de iç kargaşa çıkarmak olan “aşağılık akıl” yeni bir kurgunun peşinde. Yeni bir oyunun yani! Bunların tuzağına sakın düşmeyin. İçinize provokatif insanların girmesine izin vermeyeceğinize eminim ancak bazen bu sizlerin istemi dışında gerçekleşebilir. O nedenle çok dikkat edin lütfen! Ama çok. Ve sözlerinizi, sloganlarınızı söylemeden, açıklamalarınızı yapmadan önce ince bir elekten geçirin! Unutmayın, aşağılık aklın tek derdi bir iç savaş çıkmasına önayak olup bizi birbirimize kırdırtıp bölerek yönetmek! Bu oyuna düşmeyelim lütfen. Aman efendim düşmeyelim!

        HÜLYA'NIN DEKOLTESİ SİZİ NİYE GERDİ?

        Konuşacak, yaygara koparacak başka bir konu kalmamış sanki, takmışlar Hülya Avşar’ın Huber Köşkü’nde giydiği kıyafetin dekoltesine. Efendim, bir iftar yemeğinde üstelik de Cumhurbaşkanı ve eşinin verdiği bir davette omzu açıkta bırakan elbise nasıl giyilirmiş! Günlerdir, “Hülya Avşar dekolteni kapat!” başlığı altında bu mevzu üzerine yazıp çiziyor ahali.

        Hülya da dün sorulunca çok okkalı bir cevap vermiş: “Cumhurbaşkanı ve eşinin böyle bir problemi yok. Kimin ne giydiğine bakmadılar bile. Orada herkes olduğu gibi kabul edildiği için ben de o iftara gittim zaten. En ufak bir rahatsızlık hissi, en ufak bir garip bakışları olmadı.

        O elbiseyi giyip de gidemeyeceğim bir ortam olsaydı, zaten gitmezdim. Tarzımı, karakterimi değiştiremezsin benim. Ben yıllardır kimsem, neysem oyum. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Emine Hanım’ın böyle bir bakışa sahip olmadıklarını zaten biliyorum. Bu yüzden ben o kıyafeti giyerken, ‘Acaba giysem mi giymesem mi?’ diye düşünmedim bile.”

        Katılıyorum Hülya Avşar’a!

        Aynen dediği gibi. Daha önce bizzat şahitlik etmiştim bir davette. TİKAD yemeğiydi sanıyorum. Emine Erdoğan’ın himayesindeydi davet. Ve o gece sahne alan Hülya öyle bir elbise tercih etmişti ki davetteki birçok insan o kıyafeti aşırı dekolte bulmuştu. O yüzden de bütün gece göz ucuyla sahnedeki Hülya’yı değil, tam karşısında oturan Emine Hanım’ın ona bakışını, yaklaşımını seyretmişlerdi. Ve şaşırmışlardı tabii; çünkü Emine Hanım her zamankinden farklı değildi. Kâh Hülya’nın şarkılarına eşlik etti gece boyu, kâh alkış çırptı, kâh esprilerine kahkahalarla güldü.

        Diyeceğim şu ki: Olduğunu sanıyor bazıları ama gerçekten ne Cumhurbaşkanı’nın, ne de eşinin insanların kılığıyla, kıyafetiyle ilgili bir derdi yok! Bu sadece Hülya’ya mahsus bir durum da değil üstelik. Her zaman aynı yaklaşımdalar ama maalesef bu bilinmiyordu. O nedenle ben bu olayı, hem laik kesimin bir şeylerin doğrusunu bilmesi, hem de kraldan çok kralcılık taslayan bazılarının çenesini kapatması adına çok faydalı buldum!

        ZABITALIK DEĞİL ZORBALIK!

        Genç bir anne kamyonetin kasasına yüklemiş sebzeleri, sokaklarda satıp namusuyla evine ekmek götürmeye çalışıyor. İzlediniz mi bilmiyorum, Reyhan Hanım’ın tezgâh olarak kullandığı kamyonetteki sebze ve tartı aletlerini vermemek için gösterdiği direnişi ve Üsküdar zabıta ekiplerinin ona muamelesini. İçim cız cız etti, ama çok da şaşırmadım; zira bu ekibin amiri kısa bir süre önce de muhabirimiz Leyla Ünal’ı darp etmişti. Ünal darp raporu alarak şikâyetçi olmuştu. Duyduk ki bu son olaya karışan zabıtalar görevden alınmış. Peki Leyla’yı darp eden zabıta niye hâlâ görevde?

        Diğer Yazılar