Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ESKİ mesai arkadaşım... Şu anda Sabah Gazetesi Yazı İşleri Müdürü ve aynı zamanda Daily Sabah Gazetesi yazarı Yahya Bostan, harika bir kitaba imza attı. FETÖ ile mücadelede emniyetin ve yargının en sağlam delili olan ByLock’un tüm hikâyesini kaleme aldığı kitabın adı, “Kod Adı Bay Bay”. Yalan söylemeyeceğim, kitabın tamamını okumadım, yeni başladım. Ama başlıklar üzerinden biraz göz attım ve o anda haber değeri olan çok önemli bir detayla karşılaştım. Adı verilmemiş ama bir GSM operatörünün kayıtları hatalı tutması sebebiyle 30 bin ByLock kullanıcısının kimliği tespit edilemiyormuş.

        Eğer Yahya’nın yazdığı bu iddia doğru ise bence aslında biz büyük bir skandalla karşı karşıyayız. Kitap raflarda yerini yeni aldığı için konu gündemde çok sıcak değil.

        Bu arada kimlikleri tespit edilemeyen FETÖ üyesi bu ByLock’çuların kimler olduğu çok çok önemli. Belki de hata sonucu gözden kaçan bu 30 bin kişi şu anda devletin en kritik noktalarında hâlâ FETÖ’nün kriptosu olarak görevine devam ediyor. Belki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, belki Başbakan Binali Yıldırım’ın, belki de yine Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın burnunun dibinde olan insanlar!

        Değerli okurlarım, ByLock’un adeta röntgenini çekmiş olan bu kitabı muhakkak okumanızı tavsiye ederim. Çünkü FETÖ’nün gizli iletişim ağını bu kadar ayrıntısıyla anlatan başka bir yapıt bulamazsınız...

        TÖRENLER AK PARTİ’NİN KONTROLÜNDE MİYDİ?

        15 TEMMUZ anmaları sebebiyle yine ikiye bölündü toplum. Neden? Çünkü iktidar bu anmaları tamamen kendi kontrolünde gerçekleştirdi ve anamuhalefetteki siyasilere de yapılan törenlerde yeterince yer vermedi...

        Baştan söyleyeyim bir kere: Kim böyle düşünüyorsa ellerinden öperim! Gerçekten de 15 Temmuz’un yıldönümü tamamen iktidarın kontrolünde gerçekleşti. Ve anamuhalefet partisi CHP’nin başta lideri Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm temsilcileri neredeyse yok sayıldı!

        Pekiiii? Yanlış mı oldu bu iş?

        Hayırrrr efendim... Hiç kimse kusura bakmasın yanlış olmadı. Ben de bu iktidar olsaydım ve karşımdaki anamuhalefet de bu CHP olsaydı alacağım tavır farklı olmazdı.

        Çünkü... 250 insanın hayatını kaybettiği, yüzlerce insanın yaralandığı, milyarlarca hasara sebep olan alçak bir terör saldırısıyla ilgili, “Bu darbe girişiminin arkasında başka bir senaryo var... Bu iş kontrollü” falan deniliyorsa, bunu diyenlere karşı alınacak başkaca bir tavır yoktur!

        MEDYADA KADIN MESELESİ...

        BİR önceki “Bu mudur?” yazıma iki yerden çok şiddetli itiraz geldi. Birisi bizim gazetenin genel yayın yönetmeni Selçuk Tepeli, diğeri ise internethaber.com sitesinin sahibi Hadi Özışık...

        Selçuk diyor ki: “Bizim gazetede pek çok önemli görevde yer alanlar senin hemcinslerin. Mesela Genel Koordinatörümüz Ayşe Özek Karasu... HT Cumartesi, HT Pazar eklerinin yayın yönetmeni Aysun Öz... Bunu geçelim, muhabir-editöryazar kadromuzun yarısı kadın. Sen haklısın, keşke bir kadın genel yayın yönetmeni de olsaydı ama o fotoğrafta olmaması kadınların medyada söz sahibi olmadıkları anlamına gelmez! Başka medya kuruluşlarını bilmem ama bizde durum çok farklı. Rica ediyorum okurlarına bizim sizlere çok değer verdiğimizi ve bu değeri de muhakkak gösterdiğimizi hatırlat!”

        (Torpil geçmiyorum, Selçuk haklı. Hem de yerden göğe kadar! Gerçekten de Habertürk Gazetesi’nde kadınların emeği çok büyük ve sayıları da oldukça fazla.)

        Hadi de diyor ki: “O fotoğrafta kadın genel yayın yönetmeni aradığın için haklısın. Olmalıydı. Olmamasının nedeni medyada kadın yayın yönetmeninin eksikliğinden değil ama... Eğer daveti organize edenler internet medyasından da bir yayın yönetmeni çağırmış olsalardı, bir değil, birden fazla kadın o resimde yer alırdı... Mesela 10 senedir benim sahibi olduğum siteyi başarıyla yöneten Hacer Alkan gibi!”

        Derler ya hani... Bir dokun bin ah işit! Hadi’yle görüşmemiz de aynen öyle oldu. “Neden fotoğrafta kadın yok?”tan başlayan muhabbetimiz, internet yasasıyla ilgili sorunla tamamlandı. Aynı zamanda İnternet Medyası Derneği’nin başkanlığını da yürüten Özışık, bu konuda gerçekten çok sitemkâr. Yasanın çıkması için ilk adımı atanın ve bu konuda gayret edenin Başbakan Binali Yıldırım olduğunu hatırlattıktan sonra şunları söyledi: “Hâlâ... Maalesef... Milyonlarca insanın giriş yaptığı, onlarca insanın istihdam edildiği basılı gazetesi olmayan internet medyası yok sayılıyor. Gazetelerin yayın yönetmenleri çağrılırken kimsenin aklına internette bu işe emek verenler gelmiyor!”

        Haklı Hadi, ama ona da dedim: “İyi de hangi birini çağırsınlar? O kadar çok site var ki internette... Birini çağırsa diğeri veryansın ediyor...”

        Buna da itirazı var: “Doğru söylüyorsun çok site var ama kurumsal olanların sayısına bakmak lazım. Bir kafede, diz üstü bilgisayarla kendine gazeteci süsü verenle kurumsal siteleri bir tutmak haksızlık değil mi?”

        Diğer Yazılar