Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TAM da Melih Gökçek’in istifa konuşmasını yaptığı bir anda buluştuk Menderes Türel’le. Harika kadın, sevgili dost eşi Ebru Türel ve diğer gazeteci arkadaşlar da yanımızdaydı. Tabii konu ister istemez Gökçek’e, istifa ederken yaptığı açıklamalara kilitlenince küt diye soruverdim Türel’e: “Sizin istifanızın da istendiği yönünde kulisler var. Doğru mu başkan?”

        “Evet var” dedi ve gülerek ve devam etti: “Tesadüf işte... İstifaları istenen belediye başkanlarının Ankara’da görüşmelere çağrıldığı günlerden bir gün ben de çağrıldım ama tamamen alakasız bir konuyla alakalı. Yerel yönetimler yasasıyla ilgili bir hazırlık var Meclis’te. Benden de görüş almak istediler. Sırf onun için gittim Ankara’ya ama tabii bu gidişim o debdebeli döneme geldiği için çok farklı yorumlandı. Yani ortada dolanan hiçbir iddia doğru değil!”

        Bunun üzerine girdim araya ve “Peki, isteseler... Cumhurbaşkanı dese ki: ‘Menderes buraya kadarmış!’ Ne olur cevabınız?” sualini yönelttim.

        Cevabı aynen şu oldu değerli okurlarım: “Bırakın istifa etmemin istenmesini filan... İmasını yapsa dahi sayın genel başkanım, bir saniye dahi düşünmem ve istifa ederim! Çünkü beni halkın hizmeti için halkın tercihine sunan Sayın Cumhurbaşkanı’mdır. Dolayısıyla geri de almak istemesi gayet doğaldır. Bir de şu realitenin altını çizmek istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanı aday gösterirken iyi, demokrat oluyor ama başarısızlık veya performans düşüklüğü gördüğü için istifa istiyor diye ‘Demokrasiye aykırı’ demek çok hakkaniyetli bir yaklaşım değil!”

        **************

        REFERANDUMUN FATURASI MI KESİLİYOR?

        HÂLÂ kafalarda soru işareti var. Aralarında İstanbul ve Ankara da olmak üzere büyükşehir belediye başkanlarının istifalarıyla ilgili... Ben aslında birkaç kez işin aslını yazdım. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu istifaları neden istediğini, neden görevi bırakmak istediklerini yazdım ama bazıları hâlâ tatmin olmamış. Hâlâ istifa ettirme işlerinin arkasına başka senaryolar döşüyorlar. Bunlardan biri mesela referandum ile alakalı. Onlara göre güya Erdoğan son referandumdaki başarısızlığın faturasını başarısız olduğuna inandığı büyükşehir belediye başkanlarına kesiyormuş. Geçenlerde bir sohbet esnasında geldi bu konu gündeme. Görevden el çektirilmeyi bekleyen AK Partili bir ilçe belediye başkanı diyormuş ki: “İlçemde referandum yüzde 55 çıktı diye cezasını ben çekiyorum!” Kim o belediye başkanı bilmiyorum ama inşallah okuyorsa o da bilsin ki bu iş külliyen yalan! Erdoğan’ın söz konusu belediye başkanlarından görevi bırakmalarını istemesinin tek ama tek nedeni belediyecilikteki başarısızlıktır. Eğer parti merkezinin yaptığı anketlerde falan başkanın şehrinde, ilçesinde oranlar eskisi gibiyse veyahutta üstündeyse referandumda neyin ne olduğunun önemi yok! Bu tezimi çok rahat ispat da edebilirim; misal Antalya, Denizli! İki şehir de AK Partili belediye başkanları tarafından yönetiliyor ve iki şehirde de referandum sonuçları “Hayır”ın bayağı önde çıktığı şehirlerdi. Antalya’da yüzde 60 “Hayır”, yüzde 40 “Evet”ti oran mesela. Eğer Erdoğan referandum dolayısıyla bir fatura kesmek istese en başta Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’e kesmiş olmalıydı. Değil mi?

        **************

        ANTALYA’YI TURİZM AÇISINDAN HARİKA GÜNLER BEKLİYOR

        GEÇTİĞİMİZ hafta Van’daydım biliyorsunuz. Arada birkaç gün İstanbul var. Şimdi Antalya’dayım. Ve duacıyım yine. Her zamanki gibi... Şükrediyorum böyle güzelliklere, farklılıklara sahip bir ülkede yaşamamı uygun gördüğü için Rabb’ime... Gerçekten de çok ama çok kıymetli bir coğrafyanın üzerindeyiz değerli okurlarım. Bunu sizlere laf olsun diye yazmıyorum inanın. İçimden geldiği için, gerçekten de inandığım için yazıyorum. Bazıları belki farkında değil, belki de farkına varmak istemiyor ama Doğu’suyla, Batı’sıyla, Kuzey’iyle, Güney’iyle Türkiye dünyanın en güzel köşesi. Ve bunu dünyada birçok ülkeyi görmüş, dünyanın en popüler şehirlerini ziyaret etme şansını yakalamış biri olarak söylüyorum. Bu sabah odamdaki balkondan Antalya’nın manzarasına bakarken bir kez daha bu gerçeğin farkına vardım. “Ne farkı var ki?” dedim kendi kendime. “Mesela dünyanın en güzel şehirleri arasında gösterilen Cape Town’dan? Ya da California’daki Santa Monica’dan?” Hiçbir farkı yok, aksine ekstra güzelliklere sahip Antalya’mız. Katbekat daha yeşil ve daha mavi ve katbekat daha eski olan Antalya’nın dünyanın en güzel ilk 10 şehri arasında gösterilmemesi sadece bir haksızlık, adaletsizlik! Emin olun eğer böyle bir şehir Amerika’da ya da Avrupa’da bir yerlerde olsaydı turizm açısından dünya çapında rekor kıran oranlara sahip olurdu. Dün Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ile sohbetimizde de ana gündemimiz bu konuydu. Uzun uzun konuştuk üzerinde. Gerçi turizm açısından çok güzel haberler verdi Türel. Geçen yıla oranla yüzde 60 oranında bir artış var turist sayısında ama tabii geçen yıl kötü bir yıldı zaten. İnşallah daha da artacaktır turist sayısı ama esasen benim takıldığım nokta başka bir şey. Ben ucuz satıştan şikâyetçiyim. Hâlâ dünyanın en lüks, en konforlu, en hızlı servisine sahip otellerimizin hak ettiği rakamlarla satılamadığından. Maalesef standartların altındayız. Türel, yavaş yavaş bu sorunun da aşılmaya başlandığı müjdesini verdi. Ekim sonunda ve havanın da serin olmasına rağmen otellerdeki doluluk oranının yüzde 80’lerde olması büyük bir gelişme. Bunun böyle olmasının tek nedeni sağlık ve güzellik turizmindeki canlılık. Kaldığımız otelin SPA’sını da işleten Elif Ural’dan aldığım veriler beni inanılmaz mutlu etti.

        Hislerime güvenin lütfen; bence Antalya’yı turizm açısından harika günler bekliyor.

        Diğer Yazılar