Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCEKİ gün partisinin genel merkezinde gazetecilerle bir araya gelen MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye, Başbakan Binali Yıldırım’la görüşmesinde af konusunun detaylarının ne olduğu sorulmuş. Sayın Bahçeli de hem kendisinin Başbakan’a bu konuda neler söylediğini hem de Başbakan’ın verdiği cevabı aktarmış. Aynen alıntılıyorum değerli okurlarım Sayın Bahçeli’nin gazeteci arkadaşlarımıza verdiği cevabı:

        “Teröristler, çocuk istismarcıları, tecavüzcüler, kadın katilleri hariç olmak üzere kader kurbanlarına af çıkarılmasıyla ilgili kararlılığımız sürüyor. Bildiğiniz üzere, af çıkarılmasıyla ilgili vaat ve sözümüzü seçim beyannamemize de aldık. Bu duruşumuzdan geri adımımız düşünülemez. Doğrudur, Sayın Başbakan ile de af konusunu değerlendirdik. Parti olarak görüşümüzü paylaştık. Kendisi de bize düşüncelerini aktardı; ama bizim aftan vazgeçtiğimize yönelik hiçbir ima, yorum veya açıklamamız olmadı!”

        Bildiğiniz gibi birkaç defadır yazıyorum bu konuyu. Kendi zaviyemden Sayın Bahçeli’nin af talebine dair görüşlerimi açık açık paylaşıyorum. Bundan dolayı da “Kader mahkûmları” denen insanların yakınları tarafından af talebine karşı çıktığım için bayağı bir tepki alıyorum. Hem de çok sert tepkiler. Normalde bu tepkilere öfkelenmem, kızmam gerekir ama kızamıyorum. Bilakis anlayış gösteriyorum; çünkü Allah kimsenin başına vermesin ama gerçekten çok zor bir durum onlar açısından.

        Ancak şunu söyleyeyim: Sayın Bahçeli’nin af talebini şiddetle reddettiğim için öfkelenen mahkûm yakınlarının şahsıma kızgınlıkları boşu boşuna! Çünkü 24 saat boyunca bu talep dile getirilse de böyle bir şey olmayacak. Ne bayramdan önce, ne de bayramdan sonra... Ve bunun nedeni de ben veya benim gibi insanların karşı duruşu filan değil, Sayın Bahçeli’nin bu talebine iktidar tarafından hiçbir biçimde sıcak bakılmaması.

        Sayıları 200 bin civarında olan bu mahkûmların affedilmesi söz konusu değil! AK Parti iktidarının asla böyle bir niyeti yok. Aksine Sayın Bahçeli’nin bu konuyu sık sık dile getirmesinden dolayı da bir rahatsızlık var diyebilirim.

        Ve işin ilginç tarafı, Sayın Bahçeli de bunu biliyor ve bu affın çıkmayacağından adı gibi emin. Diyeceksiniz ki: “Eee... O zaman bu ısrar niye?”

        Cevap çok net: Çünkü siyaset yapılıyor! Affın çıkmayacağı bilinse bile bu konu üzerinde durulmasının tek nedeni, o mahkûmlar ve yakınlarının oylarının 24 Haziran’da MHP lehine dönmesini sağlamak.

        Sağlar, sağlamaz bilemem... Ancak şunu biliyorum ki Sayın Bahçeli’nin bu konuda bir an evvel “stop” tuşuna basması iyi olurdu. Bunu, hem şunun şurasında seçime üç hafta kalmış Cumhur İttifakı’na zarar gelmemesi için; hem de insanlar af çıkacak diye umutlanırsa sonra vaadinin ortada kalmaması için yapmalı. Zira tarafıma yazılanlardan anlıyorum ki bu insanlar ciddi ciddi inanıyorlar ve yürekleri umutla dolup taşıyor. Yarın bu af çıkmayınca bu insanların psikolojisini de düşünmek lazım.

        ***********

        ‘PROMPTER’İNİZDEN GINA GELDİ ARTIK

        TAMAM taraflar birbiriyle ilgili ele geçirdiği kozları sonuna kadar kullanma hakkına sahip. Nihayetinde siyasetin doğasında bu var. Ancak bunu yaparken hakkaniyeti de elden bırakmamak lazım. Bir önceki yazımda 2. Ordu Komutanı İsmail Metin Temel’le ilgili CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ye hak vermiş, kahraman da olsa, çok başarılı da olsa TSK mensubu birinin siyasete taraf olduğunu gösteren eylemde bulunmasının doğru olmadığını yazmıştım.

        Şimdi de muhalefete prompter vakasıyla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum:

        Kusura bakmayın ama prompter olayında benim gözümde düştüğünüz durum mal bulmuş mağribi durumu. O gün Diyarbakır’da ne oldu, Cumhurbaşkanı Erdoğan prompter arıza yaptığı için mi yoksa sonradan anlatıldığı gibi bir misafirin korumalar tarafından engellenmesi gözüne takıldığı için mi donakaldı bilmiyorum. İlgilenmiyorum da açıkçası; çünkü her ne olursa olsun bu Erdoğan’ın benim nazarımda belagati en güçlü, en iyi hatiplerden biri olduğu gerçeğini değiştirmez. Diyeceksiniz ki: “Sevilay yandaşlığın tutmuş yine!”

        Yandaşlığım falan tutmadı! Son derece objektif ve tarafsız bir gazeteci olarak yazıyorum bu satırları. Onunla sadece Türkiye içinde değil, dışında da birçok yere birlikte seyahat etmiş ve kalabalıklara konuşmalarını prompter olmadan izlemiş biri olarak söylüyorum: Erdoğan hakikaten çok usta bir hatiptir! Değil promptere, eline not tutuşturulmasına bile ihtiyacı yok bu konuda. Yalana dolana gerek yok! Aslında bunu siz de biliyorsunuz.

        Neyse... Aslında mevzu edilecek bir konu bile değil ama üzerinde öyle gereksiz bir biçimde tepinmeye devam ediyorsunuz ki vallahi gına geldi. Hiç kusura bakmayın, ama sanki 16 yıldır ülkeyi tek başına yöneten Erdoğan’ın, bugüne kadar yaptığı tüm konuşmaları görünmeyen camdan yapmış gibi algı yaratma çabanız etik de değil, doğru da.

        Diğer Yazılar