Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İçişleri Bakanlığı’nın 31 şehirde 2 saat sonrasında uygulayacağı sokağa çıkma yasağı ile ilgili kararı haber veren mesaj telefonuma düşer düşmez zamanlamasının yanlış olduğunu düşünüp bir tweet attım ve o tweet'te aynen şunu söyledim değerli okurlarım;

        “Hafta sonu ve hava güzel… Bilinçsizce insanlar dışarı çıkacaktı. Dolayısıyla kesinlikle çok akıllıca ve doğru bir karar. Ancak keşke daha erken yapılsaydı bu açıklama!

        Zira iki günlük ihtiyacını insanlar ona göre ayarlardı.

        Bu biraz sorun olabilir…”

        Ve tabii ne yazarsam yazayım beni çamurlamak üzerine kendisini konumlandırmıştroller yağdırdılar tweet'in altına bir sürü saçma sapan yorumu.

        “Gene bir şer koymuşsun huyun bu!”

        “Dayanamıyor illa bir kulp takacak!”

        “Ee sen demiyor muydun sokağa çıkma yasağı gelsin! Derdin nedir de sen şimdi yine eleştiriyorsun!”

        “Bir şeyi de eleştirme be kadın!”

        Uzatmayayım…

        Derdim elbette ki onların dediği gibi kuru bir muhalefet falan değildi.

        Öyle olmadığını başta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca olmak üzere koronavirüsle mücadelede emeği olan tüm idareciler bilir.

        (Çünkü ekip olarak gerçekten çok ciddi ve dikkatli mücadele verdiler bugüne kadar ve ben de bunu hep takdir ettim!)

        Yani esas derdim tam aksine bu ekibin 11 Mart’tan bu yana kılı kırk yararak izolasyon ile ilgili aldığı bütün tedbirlerin, yapılan bütün çalışmaların heba olacağına ilişkin korkumdandı.

        Ve hiç istemezdim tabii ama o tweet'i yazmamın üzerinden 10 dakika geçti ya da geçmedi ki ben yorumumda haklı çıktım.

        Hepi topu 2 günlük olan sokağa çıkma yasağını 2 saat kala haber alan milyonlarca insan tüm izolasyon kurallarını hiçe sayıp resmen ülkenin koronavirüsün dans edeceği bir şölen alanına dönmesine sebep oldular.

        Kimi vatandaş su, ekmek vs gibi gerçekten temel ihtiyaçlarını karşılamak için kimisi ise; “Ne olur ne olmaz! Bunlar 2 gün diyor ama daha da uzatabilirler!” kaygısıyla mahallenin bakkalına, tekel bayisine, şarküterisine, manavına ve yakındaki benzin istasyonlarına resmen akın ettiler.İki günde ölmezdi ya bu insanlar... İki gün kola içemeyecek diye hem kendi canını hem diğer insanların canını riske atanlarla doldu sokaklar.

        İnanılır gibi değildi…

        2 saat sonra 2 günlük bir sokağa çıkma yasağı başlayacaktı ama 31 şehirde yaşayan insanlar bu yasağı karşılamak üzere maskesiz, dip dibe ve burun buruna sokaklardaydı…

        Kuyruk sırası yüzünden kavga edenler mi dersiniz…

        Gece 12 olmadan Sindirella gibi evine eli boş dönmemek için bir önündekinin sırtına yapışmış vatandaş mı!

        Görüntüler ortada olduğu için daha fazla ayrıntı vermeyeceğim ama…

        Bu yaşanan tablonun…

        Sürü bağışıklığına resmen geçişe vesile olan bu kararın, tek sorumlusunun bu kararı son dakika bildiren yetkililer olduğunu söylemek zorundayım.

        Hafta sonunda sokağa çıkmayı yasaklamak elbette ki doğru ve isabetli bir karardı ama böyle mi uygulamaya konulmalıydı?

        Bu kararı verenler bu şekilde uygulama durumunda nasıl bir reaksiyonla karşılaşacaklarını neden hesap edemediler?

        Hiç mi tanımıyorlar yıllardır yönettikleri bu halkı?

        Hiç mi akıllarına gelmedi bu halkın sokağa çıkma yasağı konusunda ciddi travmalara sahip olduğu hususu!

        Neden karar, kararın uygulamasına 2 saat kala ilan edilme ihtiyacı duyuldu?

        3 gün filan değil…

        24 saat önce haber verilse idi ve verilirken de bir canlı yayında tek tek anlatılıp, izah edilse idi…

        Sakin ve makul olmaları sıkı sıkı tembih edilse idi…

        Yaşanır mıydı dün gece o kaos, o karmaşa ve ülkenin virüsle neredeyse 1 aydır verdiği tüm mücadeleyi heba eden o görüntüler?

        Bir de tabii alınan bu kararın başta virüsün kol gezdiği İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir gibi büyükşehir belediye başkanları ile önceden paylaşılmamış olması garabeti var.

        Şaka gibi ama 16 milyonluk şehrin Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu bile yasak kararını halkla birlikte iki saat kala öğrendiğini açıkladı.

        Beni dün gece en çok öfkelendiren şey ne oldu biliyor musunuz?

        Evlerinde, oturdukları yerde, o manzaranın içinde olan vatandaşı; “Aç gözlü, cahil” deyip hakir gören, aşağılayan ve yaşanan kaosun, kargaşanın tek sorumlusu gibi gösteren tiplerin kibri ve vurdumduymazlıkları oldu!

        Bu tipler herhalde sanıyorlar ki herkesin buzdolapları, erzak dolapları onların evinde olduğu gibi ağzına kadar dolu ve vatandaşın böyle telaş yapmasının tek nedeni de sadece ve sadece aç gözlülüğünden!

        Mutlaka 2 günlük yasağın daha da uzayacağı endişesi, telaşı ile sokağa çıkıp, kendisini o kalabalıklar arasına atanlar da vardı ama…

        O kalabalıkların içinde…

        Bebeğinin mamasını, evinin ihtiyaçlarını ancak haftasonu alacağı haftalıkla giderebilen ve stok yapma imkanı olmadığı için evinin ihtiyaçlarını günlük karşılamak zorunda olan binlerce gerçek mağdur, fakir, fukara da vardı.

        Ki dün gece yaşanan o görüntülerin büyük çoğunluğu da İstanbul’un Bebek ya da Ulus gibi mahallelerinden ya da milyon dolarlık villaların olduğu Zekeriyaköy’den filan değildi!

        Hoş Beşiktaş ve Şişli'de de benzer görüntülere sahne olduk ya da İzmir'in Karşıyaka'sında...

        Ama insanların virüs tehdidine rağmen cengaverce sokaklara döküldüğünü gösteren o görüntüler ağırlıklı olarak maalesef gelir düzeyi son derece düşük ilçe ve mahallelerdendi.

        Bayrampaşa’dan, Esenler’den, Gaziosmanpaşa’dan ya da Esenyurt’tandı…

        Yani AK Parti iktidarını tam 18 yıldır tek başına ayakta tutan oy depolarındandı.

        Diğer Yazılar