Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir köy düşünün, tiyatrosu olsun, üstelik 1930’lardan beri oyunlar sahnelesin. Tüm oyuncuları ve teknik ekibi köylüler olsun.

        Bakkalının, berberinin, kahvesinin duvarlarında Mustafa Kemal Atatürk’ün, Deniz Gezmiş’in Albert Einstein’in resimleri ve sözleri asılı dursun.

        Tarlalarını ekip biçmenin dışında, bir araya geldikleri zamanlarda, sahne teknikleri, tiyatro oyunları, edebiyat ve felsefe üzerine konuşsunlar.

        Her atık çöp değildir mantığıyla, atıklarını ayrıştırarak toplasın, geri dönüşüme katkıda bulunsun. Kadın erkek eşitliğine inansın, herkes okuma yazma bilsin.

        Devamlı kitap okunan 76 yıllık kütüphanesi ve bir de oyuncak müzesi olsun. Kimse suç işlemesin.

        Bu yazdıklarım ne hayal ne de rüya, yaşayan bir gerçek. Üstelik İzmir’in yanı başında bir Alevi- Tahtacı köyü olan Bademler Köyü. İzmir’e 35 km, Urla ve Seferihisar’a 9’ar km uzaklıkta.

        TİYATRO SEVDASI

        1920’ye kadar Bademler insanının göçebe yaşadığı ve tahtacılıkla geçindiği biliniyor. Yaşam koşulları nedeniyle yerleşik düzene geçmeye yöneldiklerinde, köyün bu günkü yerini onlara Mestan Ağa adında yaşlı biri önermiş. Başlangıçta 12 kıl çadırla üç evden ibaret köy, üç beş sene içinde büyümüş. Etrafındaki badem ağaçlarından esinlenerek köyün adını Bademler koymuşlar. Tütün yetiştiren köylüler geçim sıkıntısı çekince, bir araya gelerek kooperatif kurmayı başarmışlar.

        Köye tiyatro sevgisini, 1925 yılında oraya öğretmen olarak atanan Mustafa Anarat aşılamış. O, köylülere müsamereler oynatmış, yüreklerine tiyatro sevdasını salmış. Oyunlar önceleri Çeşmebaşı olarak anılan köy meydanında sahnelenirken, 1963 yılında imece ile tiyatro binası yapmaya başlamışlar. Birçok büyük kentin tiyatro binası yokken Bademler, 1969 yılında tiyatro binasına sahip olmuş.

        İzmir’de Devlet Tiyatrosu yokken Bademler’de tiyatro oyunları sahnelenmiş. 1933 yılından bu güne kadar her yıl, bir iki oyun sahneye konuluyor.

        1963 yılında Berlin’de Altın Ayı ödülünü kazanan Susuz Yaz filmi de Bademler’de çekilmiş. Metin Erksan’ın yönettiği, Hülya Koçyiğit, Ulvi Doğan ve Erol Taş’ın başrollerini oynadığı filmin yardımcı oyuncuları Bademler halkındanmış. Necati Cumalı’nın romanından uyarlanan, tütün emekçilerinin mücadelesini anlatan filmde Bademler halkı kendi dramlarını anlatmışlar. Daha sonra Pembe Kadın adındaki sinema filmi de Bademler’de çekilmiş. Bu iki sinema filmi köy halkı için adeta bir okul olmuş.

        Bademler’de, Sokaklar her gün yıkanıyor. 2012 yılında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını açtığı yarışmada, Bademler köyü Türkiye’nin en temiz köyü seçiliyor.

        Gündüzleri kendi kurdukları kooperatifte çiçek yetiştiren ya da farklı işlerde çalışan köylüler akşam olduğunda tiyatronun yolunu tutuyorlar. İyi oynadıkları unutulmayan rolleri, onlara yeni birer kimlik oluşturuyor. Shakespeare Ahmet, Juliet Zeynep, Mişon Emmi v.b.

        UYGARLIKLARIN İZİ

        Bu köyü ilk gördüğümde, hala yanıtını bulamadığım bir soru takıldı aklıma. Niçin İzmir’deki konservatuarlardan birinin tiyatro bölümünü bu köyde açılmıyor?

        Köyün hemen yakınındaki Teos’da, M.Ö. 3. yüzyılda Dionysos Sanatçılar Birliği’nin kurulmuş olması, bu toprakların sanat mirasının Bademler halkına kaldığını anlatmıyor mu?

        Bir düşünsenize İzmir’e bir mahallesi kadar yakın, son derece modern, temiz, tiyatro sevdalısı bir köy var yanı başımızda. Bademler’de sokaklar her gün yıkanıyor. 2012 yılında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını açtığı yarışmada, Bademler köyü Türkiye’nin en temiz köyü seçiliyor.

        Sokakları her gün yıkanan, 2012 yılında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını açtığı yarışmada Türkiye’nin en temiz köyü seçilen tiyatro sevdalısı bir köy Bademler.

        Ege Uygarlıklarının izini süren Bademler’de, tiyatro okulu açılması konusundaki ısrarıma devam edeceğim. Çünkü bu Bademler, bir tiyatro okulunu hak ediyor.

        Diğer Yazılar