Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İlk gençliğimin, beynime kazılı ismi, sinema salonlarının yakışıklı Jönü, dünya çapında oyuncu, halkın gönlümde kral, barikatların önünde kararlı bir devrimci, eğitim gönüllüsü, Atatürkçü, halk insanı! O güzel insan da güzel atlara binip gitti.

        KARA HABER

        Sonbahar kötü geldi, sessiz gemi TARIK AKAN’ı da aldı aramızdan götürdü. Geçtiğimiz Haziran ayında Abim Zülfü Livaneli ile İstanbul’da buluşmuş konuşuyorduk. O, Yaşar Nuri Öztürk’ün cenazesinden yeni gelmişti. Üzüntüyle kayıplarımızı konuşurken, Abim Tarık Akan’ın da hiç iyi olmadığını söyledi. O anda gençliğimin damla damla eridiğini hissettim. Lise yıllarımın sembolü ölüme yaklaşıyordu. O da o amansız hastalığa yakalanmıştı. Ama bunun duyulmasını istemediğini de ekledi.

        Çok üzülmüştüm, hastalığına çare bulunur diye umarak onun haberlerini takip etmiştim. Sosyal medyada iyi olduğu, merak edecek bir şey olmadığını söylediğinde ise hastalığı yendiğini düşünüp, sevinmiştim. Onun dik duruşundan taviz vermemek için öyle demiş olma ihtimalini aklıma bile getirmek istemiyordum. İnsan güzel şeylere inanmak istiyor.

        Yüzlerce film çevirdi, hem de Türk sinema tarihine damgasını vuran filmler. Pek çok ödül aldı. 1970lerin sonlarında, toplum sorunlarına olan duyarlılığı, aşk filmleri yerine sosyal içerikli filmlerde oynama kararı almasına neden oldu. Sürü, Maden, Yol daha neler. Her biri tekrar tekrar izlenecek filmler oldu. Parasız kaldı, boyun eğmedi, zaten zengin değilim ki dedi hayatı tüm güçlükleriyle kabul etti. O yetenekte o kalitede bir oyuncu Hollywood filmlerinde oynasaydı neler olurdu hayal edebiliyor musunuz?

        KAFAMDA BİT VAR

        TARIK AKAN ülkesini ve bu halkı hep sevdi, haksızlıklara karşı direndi. 12 Eylülde tutuklandı, 2,5 ay hücrede kaldı, direndi isminde hapishane anılarını anlatan kitap yazdı. 1982 de beraat etti. Tutuklanmasının nedeni, sağcı bir gazetenin onun Almanya’daki konuşmasına dair yalan haberi idi. Bu yalanla uzun bir soruşturma süreci başlamış oldu. Siyasi şube, sorgulamalar, itip kakmalar, soğuk hücreler, bitli fareli koğuşlar, sağcılar, solcular, devrimciler, idamlıklar...

        DOĞUM GÜNÜ

        1979 yılında İzmir’de Nazım Hikmet’in doğum yıl dönümüne katılmak ve Barış Derneğine üye olmak suçlarından yargılandı. Spor salonunda yapılan törene bir salon dolusu insan katılmışken bir tek o tutuklanmıştı. TARIK AKAN bu davadan 1987 yılında beraat etti. Menfaatini gözetmeden, hiçbir taviz vermeden saçları beyazlaşana kadar o hep inandığı bembeyaz yollarda yürüdü. Dünyaca ünlü şairimizin doğum gününün anmak suç sayılırken bile!

        BİZ ONU ÇOK SEVDİK

        Biz onu sadece yakışıklı bir jön diye, çok iyi film oyuncusu diye sevmedik biz onu, bu özelliklerinin yanı sıra, toplum sorunlarını kendine sorun eden, günlük çıkarları peşinde koşmayan, dik duruşu ile örnek sade bir halk adamı olduğu için çok sevdik. ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARINI düstur edindiği için çok sevdik. Öleceğini bilirken bile sevenlerine moral vermek için iyiyim dediği için onu çok sevdik. Onu eğitime verdiği önem ve destek için çok sevdik.

        Toplumsal mücadelelerde o hep en öndeydi. Tekel direnişlerine o destek verdi, Silivri’deki Ergenekon davalarında polis barikatlarını yaranlar arasında o vardı.

        Toplumsal sorunları kendi sorunu gibi görüp çözüm aradığı ve mücadele ettiği için çok sevdik.

        Nurlar içinde yat TARIK AKAN mekânın cennet olsun.

        Diğer Yazılar