Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaprak dökmeyen ağaçların ölümsüz yaşamın simgesi olarak benimsenmesi çok eskiye dayanıyor. Türkler, Çinliler, Mısırlılar, Avrupa’daki Pagan topluluklar ve Yahudiler bu ağaçlara ritüellerinde yer vermişlerdir.

        Güneş hayatın kaynağı olduğundan tüm insanlık için çok önemli. Türklerin inancına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gece ile gündüz savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gündüz kazanıp geceyi yeniyor. Güneşin bu zaferi, Türk boylarında Akçam ağacı altında düzenlenen şenliklerle kutlanıyor. Bu bayram Narguvan adıyla kutlanıyor. (Nar: Güneş, Guvan: Doğan: Doğan Güneş)

        İnsanlar, yeni yılda güneşi geri verdi diye tanrı Ülgen’e dua ediyorlar. Duaları tanrıya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar bağlayarak o yıl içinde olmasını istedikleri dileklerini tutuyorlar.

        Narguvan Bayramı için evler temizleniyor, güzel giysiler giyiliyor, ağacın etrafında şarkı söylenip oynanıyor. Yaşlılar büyükbabalar, nineler ziyaret ediliyor. Aileler bir araya gelip yiyip içiyorlar.

        Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’a göre; Akçam ağacı yalnız Orta Asya’da yetişirmiş, Filistin’de bu ağacı bilmezlermiş. Bu yüzden bu kutlama adetlerinin Türkler’den batı dünyasına geçtiği, bunun da Hunlar tarafından sağlandığı biliniyor.

        OSMANLI’DA YENİ YIL

        Osmanlı saraylarında lale bahçelerinde kutlanan yeni yıl partilerini belgelerde görüyoruz. III. Selim ve II. Murat’ın zamanındaki yeni yıl kutlamalarını minyatürlerde görmek mümkün. Yılbaşı ağacının yerine saray bahçesinde kurulan Nahıl adı verilen bereket ağaçları üzerinde, süsler yiyecekler, dilekler barındırıyor.

        Yeni yıl kutlamaları, yeni gelecek olan yıldan istediklerimizi dilemek için tüm insanlık yüzlerce, binlerce yıldır belli törenler yapıyorlar. Yeni yılı bir tek dine sığdırmak imkânsız olduğu kadar da saçma. Ayrıca kimin hangi dini benimsediğine karışmak çağımızda akıl dışı.

        Üstelik Hristiyan âleminin kutladığı Noel, yani Hz. İsa’nın doğumu 25 Aralık, bu da yeni yıl ile karıştırılıyor.

        Terör laneti ne yazık ki her şeyi kullandığı gibi yeni yılı da kullandı ve kana buladı. Onlarca insan yeni umutlarla girdiği 2017’nin ilk dakikalarında ne olduğunu anlamadan canından oldu.

        Başımızdaki bu terör belası yüzünden tabi ki yaşantımızdan taviz vermeyeceğiz.

        Aklımızla hareket etmek en doğrusu. Öfke ve nefret ya da teslim olmak problemi çözmez. Terörle mücadelede çok zor ama imkânsız da değil. Biz toplum olarak bunları hak etmiyoruz. Her türlü istihbarat ve güvenlik güzüyle terör yenilmeli bizler hak ettiğiniz huzuru bulmalıyız.

        Diğer Yazılar