Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye Cumhuriyeti’nin oluştuğu topraklar, on binlerce yıllık süreçten gelen, sevgi, kardeşlik ve dostluk gibi temel insani değerlerin bulunduğu köklü kültürü içinde daima barındırmıştır. Bu değerler öylesine gelişmiş ve özümsenmiştir ki sonuçta Türk insanı, tarihsel süreç içinde, kendinden farklı kültürleri- toplumları da kendileri gibi görmüş ve kucaklamıştır.

        YUNUS EMRE

        Yunus Emre Anadolu’nun 13. yüzyılda yetişen büyük bir şairi ve düşünürüdür. Öyle bir düşünür ki sevgi ve hoşgörü felsefesi hala hayatın içinde ve çoğumuzun yaşamına örnek olmaktadır.

        82 yaşındayken 1320 yılında hayata gözlerini yummuştur.

        Dünyaya açılımını, şiirlerinde Calinos, Hipokrates ve Lokman Hekimin adlarının geçmesiyle anlarız.

        Tasavvuf Felsefesinin doruğuna ulaşan Yunus’a göre insan ruhsal açıdan Tanrı katındayken aşkla doluydu, mutluydu. Adeta tanrıdan dağılmış görün meyen bir cevherdi. Ancak tanrı âlemi yarattı, insan da beden kalıbına girerek âlemde görev aldı. İnsan erdemlerle ruhunu besledikçe tanrı katına yaklaşır. Sevginin en büyüğü ise tanrıdan dağılmaktadır.

        Yunus Emre’nin önemli bir yönü hümanist oluşudur. O bütün insanları sever, mutluluğun ancak böyle sağlanacağına inanır. İnsan kalbi kırmanın, ibadetin faydaların ı gölgeleyeceğini söyler. Bütün insanlar arasında kardeşlik duygularının gelişmesi üzerine çok şiiri vardır.

        Yunus insan sevgisinin, bütün milletlere bir gözle bakmanın gönül kazanmanın insanı yücelteceğini şiir halinde belirtiyor. O asla tutucu değildir. Dar görüşlülüğün kesinlikle karşısındadır.

        Mezhep kayıtlarını aşabilmiş, her şeyden önce manevi değerleri dile getirmiş ve insana özgü yüksek özellikleri her zaman güçlendirmeye çalışmıştır.

        Bir Müslüman günde beş kez abdest alıp beş vakit namaz kılmış da olsa, eğer bir kez gönül yıkmış ise, onun günde beş namaz kılmasının hiçbir değeri yoktur. Çünkü tapınma amaç değil araçtır ve yalnız Müslümanlar değil bütün insanlık kendi inançlarına göre tapınmaktadır.

        Bir kez gönül kırdın ise bu

        kıldığın namaz değil

        Yetmiş iki millet dahi elin

        yüzün yumaz değil.

        Ünlü Amerikalı hukukçu Robert Gren Ingerson (1833-1899) hoşgörüyü şöyle bir ilke ile tanımlamıştır. ‘Give to every other human being every right you claim for yourself ‘ ( Kendin için istediğin her hakkı başka her insana da tanı.)

        Yunus bu Amerikalı hukukçudan altı yüzyıl önce aynı fikri ‘ Sen kendin için ne düşünüyorsan başkası için de onu düşün dört kutsal kitabın anlamı da özetle budur zaten anlamındaki şu sözleri söylemiştir.

        Sen sana ne sanursan, ayruğa da onu san,

        Dört kitabın ma’nisi budur

        eğer var-ısa.

        Diğer Yazılar