Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ortadoğu, tam da Ortadoğu’yu çok iyi anladığını düşünen kadroların yönetimde olduğu, inanılmaz kaynakların son dönemde zuhur eden düşünce kuruluşlarına ve “strateji uzmanlarına” aktarıldığı bir dönemde kaynıyor. Bölge, kaynamak bir yana aslında bildiğimiz düzenin gerek devletler gerekse toplumların yapısı düzeyinde çöküşünü yaşıyor. Yerine ne geleceği belli değil. Gidişat hayli tehlikeli.

        Herhalde bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı aralarında Nimr Bakır El Nimr’in de bulunduğu 47 kişinin idam edilmesi ve ardından çıkan olaylar hakkında bir açıklama yapmak için üç gün bekledi.

        İdamlar ve akabindeki gelişmeler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyaretinden sonra gerçekleşti. O ziyaret sırasında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Suud liderliğindeki, Şii İslam ülkelerini dışlayan İslam Ordusu’nun her aşamasında yer alınacağını, iki ülkenin haksızlıklara karşı omuz omuza mücadele edeceğini açıkladı. Türkiye yeni yakın müttefiki Suudi Arabistan ile, geniş pazarı yakında dünyaya açılacak, kendisine gaz satan, yüzyıllardır savaşmadığı Doğu komşusu arasında kaldı.

        Suudi Arabistan’ın hamlesi yalnızca bir güvenlik meselesi, daha doğrusu teröristlerin cezalandırılmasından ibaret değil. Doğrudur, El Nimr müthiş ayrımcılığa tabi ve eza gören Arabistan Şiilerinin yaşadığı ve petrolün çıktığı Doğu eyaletinin özerkliğini veya bağımsızlığını savunuyordu. Daha kötüsü bugünkü veliaht Prens Muhammed bin Nayef’in zamanında İçişleri Bakanlığı yapmış sertlik yanlısı yaklaşımıyla bilinen babası Prens Nayef’e de hakaret etmişti. Monarşinin buna tahammül etmesi zordu.

        Ancak idamlar, İran’a tam da bu ülkeye yönelik yaptırımların kalkma zamanı yaklaşır ve Cenevre’de Suriye barış görüşmeleri başlayacakken infaz edildi. El Nimr’in öldürülmesi İran’daki rejim tarafından örgütlenen ancak sonradan rejimin kınadığı saldırılara yol açtı. Bunun üzerine iki ülke arasında diplomatik ilişkiler koptu. Körfez’deki diğer Arap ülkeleri Suudların peşine takıldı, söz savaşı en şiddetli perdeden başladı.

        Önümüzdeki günlerde ve haftalarda bu tırmanmanın durması için bir neden yok. Başka ülkelerde terör eylemi örgütlemekte yüksek becerili Tahran rejimindeki sertlik yanlılarının da, ekmeklerine yağ süren bu gelişme ardından mutlaka bir hamle yapmaları beklenmelidir.

        Ancak dünkü Habertürk Gazetesi’nde Kürşad Oğuz’a önemli bilgiler içeren bir mülakat veren Fransız siyaset bilimci Gilles Kepel’in söylediği gibi idamlar yalnızca El Nimr ve İran ile ilgili de değil. Suud yönetimi kendi meşruiyetini sorgulayan ve aynı dini yorumdan yola çıkan DA EŞ tarafından da sıkıştırılıyor. Öldürülenler arasında Usame bin Ladin’in emriyle Suud monarşisini devirmek üzere eyleme geçen ve on yıl kadar önce tutuklanmış Sünni militanlar da var. Kepel’e göre bu şekilde rejim “43 Sünni radikali idam etmek için, 4 Şii’yi de ortadan kaldırıyorum” mesajını verdi.

        Suud rejiminin bu infazlarıyla verdiği mesajın adreslerinden birisi de Washington’du. Riyad, ABD’nin İran’la yakınlaşmasından çok rahatsız. Bir Suudlu akademisyene göre “Kendilerini terk edilmiş öksüz çocuk gibi hissediyorlar”. Aslında ABD’nin olayların tırmanması üzerine gösterdiği tepki Suudların kaygılarının çok yersiz olmadığını da gösteriyor.

        ABD Dışişleri Bakanı yalnızca Suud Dışişleri Bakanı’nı değil İran Dışişleri Bakanı’nı da aradı. CIA’nın eski bir başkan yardımcısı Tahran’daki elçilik baskını sonrasındaki tutumundan dolayı İranlıları takdir ettiğini söyledi.

        ABD bir taraftan İran’ın Irak’taki etkisini kırmaya çalışır, Türkiye, İsrail ve Kürtler üzerinden Tahran’ı dengelemenin mekanizmalarını kurmaya çalışırken, uzun vadede Tahran ile işbirliği yapacağı bir zemini de hazırlamak istiyor. Uzun sürecek ve hayli düzeltme gerektirecek bir yeni denge arayışı bu.

        İran’da rejim değişikliği isteyen yeni muhafazakârlar bir sonraki dönemde iktidar olmadıkları takdirde de ta Bush döneminde ağır ağır başlamış olan bu Amerikan siyaseti değişmeyecek gibidir.

        Diğer Yazılar