Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YEDİ yıl önce 2005 yılının ağustos ayında ABD'nin Louisiana Eyaleti'ni vuran ve canım New Orleans kentini mahveden Katrina Kasırgası dönemin başkanı George Bush'un sonunu getirmişti. Bush'u sevmeyenler "Keşke 2004 seçimlerinden önce bu kasırga yaşansaydı" diye içlerinden geçirmişlerdi.

        New Orleans'tan gelen görüntüler fakir bir Afrika ülkesinden gelebilecek görüntülerle benzerdi. Çoğunluğu siyah olan New Orleans fakirlerinden yaklaşık 1850 kişi ölmüş, dünyadan habersiz Amerikan Başkanı böylesine felaket yaşanan bir kenti ziyaret etmeye tenezzül buyurmamış, uçakla Washington'a giderken tepeden bakmakla yetinmişti.

        Bush'un ABD'de afet işlerinden sorumlu kurum FEMA'nın başına atadığı Michael Brown adlı biçare, işleri yüzüne gözüne bulaştırdığı halde başkandan "Aferin" almış, Bush da 2006 ara seçimlerinde ağır bir tokat yemişti.

        Bu tarihçenin ışığında ABD'nin doğu kıyılarını vuran Sandy Kasırgası'nın siyasi sonuçlarının ne olacağı da merakla bekleniyordu. Özellikle New York ve New Jersey eyaletlerinde büyük hasar yaratan Sandy'nin ilk etkisi geçtikten sonra yapılan tahliller Obama'nın krizi iyi yönettiği yönündeydi.

        Obama'nın yıkıma uğrayan eyaletleri tez elden felaket bölgesi ilan edip kampanyasını bir kenara bırakması, Washington'da gece gündüz olayları izlemesi sorumlu devlet adamı imajını pekiştirdi. Bu nedenle 4 gün sonra yapılacak seçimlerde zemin kaybetmeyeceği beklentisi yüksek.

        Kasırga sonrası siyasetin bir sürprizi NewJersey'in Cumhuriyetçi valisi Chris Christie ile Obama arasında yaşanan büyük siyasi aşktı. Christie, Cumhuriyetçilerin önde gelen şahsiyetlerinden, gelecekte başkan adaylığı için adı geçen hatta Romney'in başkan yardımcılığı için de bir ara düşündüğü bir isimdi.

        Bu kriz sırasında televizyon televizyon dolaşıp ideolojik olarak tam zıttı olan Obama'yı övmesi, başkanla ne kadar iyi anlaştığını söylemesi Romney tarafında muazzam bir ihanet duygusu yarattı. Gerçi bu siyasi tavrı anlamak çok güç değildi. NewJersey'in onarımı için harcanacak paraya başkan karar verecek ve Christie'nin de 2 yıl sonra seçimleri var.

        Sandy Kasırgası'nın önemli sonuçlarından belki de en önemlisi Amerikan toplumunun devletle ilişkisini bir kez daha projektörler altına almasıydı. Romney ve ekibi devletin her koşulda kötü ve zararlı olduğunu savunan, özel sektörün devletin yapabileceği her işi daha iyi yapabileceğine inanan ve insanları piyasanın insafına terk etmekten yana kişiler. Romney seçim kampanyasında FEMA'nın özel sektöre devredilmesinden bile bahsetti. Sandy sonrasında devlet kurumlarının varlığının önemi anlaşılınca kıvırdıysa da pek inandırıcı değil.

        Obama ve ekibi ise Amerikan orta sınıflarını küreselleşmenin ve son 30 yıla damgasını vurmuş neo-liberal ekonomi politikalarının, gelir adaletsizliğine yol açan tercihlerine karşı koruma iddiası taşıyorlar. Devletin toplumsal adaletin sağlanmasında bir rolü olduğunu düşünerek, Romney ve yandaşlarının karşı çıktıkları sağlık sigortası gibi programları savunuyorlar.

        Gerçekten de Amerikan orta sınıfları son 30 yılda ağır darbeler yedi. Ücretler neredeyse sabit kalırken, gelirden aldıkları pay azaldı. Sosyal devletin zayıflığı nedeniyle ABD'de 19 yaşına gelmeden ölen çocukların sayısı tüm OECD ülkelerinden yüksek. Çok daha fazla sayıda çocuk fakirlik sınırının altında ve obez. Eğer Romney seçilir ve söz verdiği gibi sağlık sigortası kanununu iptal ederse 45 milyon Amerikalının sigortası olmayacak. Amerikan eğitim sistemi bir felaket.

        Bu temel soruların farklı analizi nedeniyle Amerikan toplumu inanılmaz derecede kutuplaşmış durumda. Adaylar başa baş. Sandy bu nedenle Obama'ya ilaç gibi gelmişe benziyor. İnşallah da öyledir.

        Diğer Yazılar