Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇOCUKLUKTAN gençliğe geçişte Ankara’da öğrencilik yıllarımı yaşadığım döneme ait bazı dostluklarım bugün hâlâ tüm içtenliğiyle devam etmekte. Bunun sebebi, bu ilişkilerin niteliği ve derinliği olsa gerek. İleri yaşına rağmen, Bülent Sokullu bugün hâlâ beni ve

        müzik kariyerimi sevgiyle düşünüyor ve dikkatle izliyor. Gerçek bir Istanbul hanımefendisi, sanatsever ve Cumhuriyet kadını olan Bülent hanım, Ankara Tıp Akademisi’nin kurucusu Prof. Dr. Kamil Sokullu‘nun eşi ve Nevit Kodallı‘nın da Van Gogh operasının söz yazarıdır. Aslında kendisinin özelliklerinin değerini anlatmaya buradaki satırlarım yetmez. Mesela Ayla Erduran, beni Bülent Hanım’la tanıştırmış ve ilk kez Gaziosmanpaşa’daki evinde dinlemiştir. Kendisine önemli bir Türk konçertoyu çalma sözü verdiğimi de her fırsatta bana anımsatırken, eseri yoğun çalıştığım haberini almak kendisini mutlu etti.

        Bu özel dost, geçtiğimiz haftaki Ankara ziyaretimde bana şöyle dedi: “Bu memlekette kıskançlık hastalığı vardır biraz ve doğal olarak sen de kıskanılıyorsun. (Sonra da gülerek ) Aslında kıskanacak adam da yok artık... Senin gibi yeteneğiyle, tek başına ve çalışarak bir yere gelen insan kıskanılır mı hiç?!” derken, orijinal karakteri, sadeliği ve esprili konuşmalarıyla, dost ortamımızda beni yine çok gülümsetti ve biraz da düşündürdü.

        Sonuçta ve her zaman kalitenin kazandığı inancıyla yetiştirildiğim ve kişiliğimin bu değerlerle geliştiği küçük yaşımdan bu yana hayat bana, “büyük müzisyenim” deyip de olgunlaşamamış zavallı insan ve sanatçı kopyalarından uzak durmayı ve onları önemsememeyi öğretti. Değer verdiğim, sadece başarılarımı devam ettirmek,

        çalışmalarıma ve hayatıma daha da fazla sarılmaktır, basit entrikalara ve yok saymalara önem vermek değil. Meyve veren ağaç taşlanırmış..

        Benden önce Amerika’yı keşfeden bazı büyükler bakın neler söylemişler. Çok sevdiğim büyük şairimiz Can Yücel’den Shakespeare‘in 66. Sone çevirisini, konuya ve güne ithaf ederken herkese içten sevgilerimi sunuyorum.

        “Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,

        Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.

        Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,

        Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,

        Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,

        O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,

        Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,

        Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,

        Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,

        Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,

        Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,

        Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’ e

        Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,

        Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.”

        Diğer Yazılar