Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü, Devlet Sanatçısı Rengim Gökmen. Tuncay Yılmaz’ın sorularını yanıtladı. Gökmen’e göre klasik müzik bir okyanus ve yüzerek bu okyanusu keşfedemezsiniz.

        Son olarak 38. İstanbul Müzik Festivali'nde İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nı yönettiniz. Mahler'in 1 numaralı 'Titan' adlı senfonisindeki yorumunuz güçlü ve en ince ayrıntıya dek anlatım doluydu. Her notayı hissediyorsunuz. Tecrübeli bir orkestra şefi olarak 'iyi bir yorumcu' olmanın anlamı sizce nedir?

        Övgü dolu yaklaşımlarınız için çok teşekkür ederim. Özellikle Gustav Mahler çok severek yönettiğim bir besteci olarak yorumlarımda ayrı bir yer tutmaktadır. Yorumculuğun nereden nereye kadar yapılabileceği her zaman bir tartışma konusu olmuştur. Besteciye sadakat, yorumcunun kendi kişiliğini katması arasındaki dengenin iyi ve olumlu yönde kurulması gerektiğine inanıyorum. Her şeyden önce bestecinin amaçlarını, yorumcunun ilke olarak edinmesi önemlidir diye düşünüyorum. Ancak yorumcunun yani orkestra şefinin ve orkestranın kendi kişiliğini de yansıtması kaçınılmaz bir gerçektir. Bu bakımdan kendi yorumlarında ayrı bir öznellik bulunması ve bu öznelliğin izleyici tarafından keşfedilmesi her zaman bana gurur kaynağı olmuştur.

        Yıllardır orkestralarımızın başında saygın yerinizi koruyarak, büyük sabır gerektiren işinize sımsıkı sarıldığınızı ve sürekli çok çalıştığınızı biliyoruz. Takdire layık değerli misyoner tutumunuz ve evrensel düzeyde tutkunuzu bize biraz açar mısınız?

        Benim yaşamımda, kişiliğimde önemli rol oynayan Saygun Hoca'nın söylemiş olduğu bir söz temel oluşturmuştur; "İşinizi iyi yapın, gerisi arkadan gelir" derdi Adnan Saygun

        Hocam. İşimi gerçekten iyi ve titizlikle yapmaya çalışırım. Çalışmalarımı kafamda kompartımanlara ayırıp, özel yaşantımda ciddiyet sergilemek tasasında olmamakla birlikte, işimi ciddiye alır ve yapılan işin en iyi şekilde sonuçlandırılmasını hedeflerim. Bu bakımdan her zaman profesyonel bir düşünce, fakat amatör bir ruhla işime sarılmak temel ilkem olmuştur.

        Türk bestecisi ve yorumcularının beynelmilel festivallerimizdeki ve orkestralarımızın yıllık programları içindeki yeri ve önceliği hakkında söyleyeceklerinizi bizimle paylaşmak ister misiniz?

        Türk müzisyenlerinin bugün ulaşmış olduğu noktanın dünya çapında küçümsenemeyecek bir yerde olduğunu düşünüyorum. Evrensel müzik ırk, din, etnik köken ayırmadan tüm insanlara seslenir. Bu bakımdan toplulukları hiçbir engel tanımadan buluşturan kaynaştıran en önemli harçtır. Evrensel sanat müziği hiçbir ulusa mal edilemez, hiçbir yapıt evrensel olmadan ulusal olmadığı gibi, her evrensel müzik içinden çıktığı toplumun ulusal bir parçasıdır. Her ulusun yerel müzikleri vardır. Ancak bu yerelliği aşabilmek ve evrensel anlamda yapıtlar ortaya koyabilmek ulusların dünya kültürüne katkıda bulunacakları en kalıcı yoldur. Kendisi kalarak, kendisine yabancılaşmadan tüm çağları ve coğrafyaları aşabilmek. Bu bakımdan Türk bestecileri ve yorumcularının varlığı bizim için çok önem taşımaktadır. Program ve repertuvarda bu yapılanmanın çok öncelikli olması gerekiyor...

        Hindemith, Bartok, Mahler gibi büyük bestecilerin çetrefil eserlerini zorluklara meydan okuyarak yönetiyorsunuz. Repertuvarın zenginliği ve genişliği sizce neden önemlidir?

        Klasik müzik bir okyanustur. Yalnız denizin yüzeyinde yüzerek okyanusu keşfedemezsiniz. Derinliklerin her noktasında ayrı güzellikler farklı i duygular keşfedebilirsiniz bu bakımdan evrensel sanat müziğindeki yolculuklar olağanüstü güzel ve zenginliklerle dolu olmakla birlikte bir çok zorluk içerir. Okyanusun derinlerine daldıkça daha büyüleyici güzellikleri keşfettikçe ortam daha da tenhalaşır, ancak bu güzelliklerin azaldığı anlamına gelmez, evrensel müziğin en düşündürücü ve gizemli güzellikleri derinlerde yatmaktadır. Ne mutlu o derinlikleri keşfedebilen bireylere.

        ■ Ülkemizle ilgili yeni amaç ve hayalleriniz?

        Ülkemizin her yönüyle ulusal kültür ve sanat hayatı içinde olmasını sağlayacak projeler gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Ancak sanat ve kültüre yatırımın sadece devletin görevi olduğunu düşünmemeliyiz. Yerel yönetimlerin ve özel girişimcilerin bu konuda görev almalarını, sorumluluk hissetmelerini bekliyoruz.

        ■ Ankara'da ilk konserimi yönetmiş olmanız, hayatımda bir ayrıcalık ifade eder ve bununla her zaman onur duyarım. Türkiye'de genç yorumcular ve şeflerin geleceği ve onların önünün açılması konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

        Sizin gibi çok yetenekli bir müzisyenin sahneyi ilk kez paylaştığı orkestra şefi olmak bana da gurur vermektedir. Yeni yetenekleri keşfederek, icracı genç sanatçıların önünü açacak yeni oluşumların takipçisi ve kurucusu olmak, yaratıcı sanatçılara yeni kapılar açarak; yeni eserleri seslendirmek, şeflik, koreograflık ve rejisörlük gibi alanlarda genç sanatçılara gerekli olanaklar sağlamak temel ilkemiz olmalıdır.

        Diğer Yazılar