Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "Venezüella Simon Bolivar Senfoni Orkestrası"

        İlk kez Berlin'de dinlediğim Venezüella Simon Bolivar Senfoni Orkestrası, hümanist düşüncenin en somut ve dâhiyane bir sonucudur. Ülkemize getirtilen ve İstanbul'da dinleme fırsatı bulduğum en özel etkinliklerden biri olan orkestranın konserlerini müthiş etkileyici buldum. Bir Türk müzisyeni olarak, tüm İKSV yönetimi ve değerli sponsorlarına içtenliğimle teşekkürlerimi sunar, candan kutlarım.

        Venezüella Ulusal Gençlik, Çocuk ve Okul öncesi Orkestraları Sistemi'nin kurucusu sayın Jose Antonio Abreu, gerçek bir düşünür, misyoner ve vizyonerdir. Müzik aracılığıyla onurlu bir yaşam şekline inanan bu erdemli insan, Venezüellalı yoksul ailelerin çocuklarını varoş mahallelerinden toplayarak eğitim imkânlarına kavuşturdu. Kırk yıllık insani bir emek ve özverinin sonucunda, eşine az rastlanan düzeyde ve başarıda bir olguya imza atan Abreu'nun başarısı, müzik yoluyla çocukların ve gençlerin hayatlarının kurtarılması ve hayata kazandırılmaları adına adadığı yaşamıyla, tüm dünyada barış, sevgi ve insani gelişim adına ödüllerle taçlandırıldı.

        Türkiye'de de son yıllarda konservatuvarlarımızdan toplanan gençlik senfoni orkestralarının başarılı faaliyetler gösteriyor olması, sevindirici ve mutlak gurur vericidir. Ancak Venezüella'daki örneğin felsefi derinliği ve gerçeği çok farklıdır. Zor şartlardaki insanların, yaşamlarının başlangıcından itibaren ciddi ve üst düzeyde -uzun soluklu- bir eğitime tabi tutularak, dünya müzikçisi olarak hayata kazandırılması başlı başına olağanüstü bir durumdur. Bu evrensel tecrübenin mükemmel şekilde hayata geçirilerek tüm dünyaya örnek teşkil ediyor olması, insanlık adına mutluluk ve gurur vericidir... Eminim ki değer bilinci oturmuş toplumlar, bu olağanüstü başarıdan her zaman feyz alacaklardır.

        Orkestra'nın İstanbul'da gerçekleştirdiği her iki konseri de dinlemiş olmaktan ötürü kendimi çok şanslı hissediyorum. Programlarındaki birçok eserin yanında Çaykovski ve Stravinski gibi büyük bestecilerin eserlerini olağanüstü coşku ve başarıyla seslendiren Venezüella Simon Bolivar Orkestrası, doğallıkla müzik yapıyor ve enerjileri sevgi dolu. Yaylılar, zaman zaman nefes alan büyük arşeler kullanırken, yerine göre de küçük ve konsantre detaşelerde müziğin gereği olan dinamizmi en parlak şekilde yansıtabiliyorlar. Nefesliler de yetkin ve çok sağlamlar. Solist değil, gerçek "orkestra virtüözleri" olarak yetiştirilmiş gençlerden oluşan bu dünya orkestrası, müziği yaşam biçimi olarak kabul etmiş ve gönülden benimsemiş insanların ortaya koyduğu somut farklılığı doyasıya yaşatıyor...

        Topluluğun değerli orkestra şefi Gustavo Dudamel'e gelince, kendisine olan saygım ve alkışım sonsuz. Abartısız, sade ve küçük hareketlerle ama en güçlü ifadeleri mükemmel şekilde ortaya çıkarabilen, orkestraya hâkim ve en önemlisi müziği en ufak ayrıntılarına dek hisseden gerçek bir müzik adamı. Kuşkusuz ki, çok genç yaşına rağmen uluslararası ün ve başarıya sahip olmasının sebebi, sadece bu özel orkestrayı yönetiyor olmasından değil, gerçekten çok ama "çok müzikal" olmasından ve ülkesinin kendisine olan değerli takdirinden kaynaklanmaktadır.

        Bizim ülkemizde de Francescatti, Oistrach, Mutter, Abbado, Pirej, Argerich ve Barenboim'ler vardır ve mutlaka yetişmektedirler. Aynı şekilde "dünya orkestraları" oluşturabilecek potansiyele sahip gençlerimiz bir hayli çoğunluktadır. Yeter ki fikir derinliği ve birliğine sahip merciler ve doğru kişiler tarafından, gerektiği gibi değerlendirilsinler. Bu, en büyük dileğim olur...

        Diğer Yazılar