Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İsrail işgalini, bir halkı esir alışını, toprakları ve çocukların hayatını gaspını, “terörle mücadele” deyip kat kat fazlasıyla can alışını, kendi kutsallarına saygı talep ederken başkasınınkini çiğneyişini, demokrasi görünümlü “ırk ve din devleti” oluşunu, başta ABD, Batı tarafından kollanışını, dünyanın ikiyüzlülüğünü…

        Acıların içinden gelmiş bir halkın, devlet olarak, başka bir halka acı vermekteki iştahını…

        Bunları yerden yere vurmak; karşısında olmak, mücadele etmek başka…

        “Irkçılık” ve “etnik temizlikçi” olmak bambaşka.

        İkisi arasındaki farkı en iyi, aynı ırk, etnisite, din veya mezhepten olan kimilerinin; “kendi” devletlerinin (ve de milletlerinin bir kısmının) zalimliğine, adaletsizliklerine, başka halklara reva gördüklerine aldığı cesur tavır anlatır.

        Her yerde öyledir…

        İsrail ve Yahudiler söz konusu olduğunda da öyledir.

        Araplar için de öyledir; Türkiye’de, Avrupa’da, ABD’de de öyledir.

        İnsanlık ile ırkçılığı, insanlık ile dışlayıcı-ötekileştirici milliyetçiliği, insanlık ile ötekine şiddeti, kıyımı, kırımı ayırabilenler.

        Nitekim daha dün,Batı Şeria’da Filistinlilerle birlikte eylem yapan İtalyanları vurdu İsrail güçleri!

        Nitekim, kimi İsraillinin Kudüs duvarlarına kazıdığı “ırkçı” sloganların fotoğrafını koyup İsrail’de iktidar ve toplum nezdinde güçlenmiş “ırkçılık”a dikkat çeken ciddi bir İsrail gazetesinin yaptığı da sıradan değildir.

        Nitekim, bir Türk, bir Kürt, bir Müslüman Almanya’da “ırkçı” saldırıya uğradığında, kimi Alman’ın onların yanında, kendi “ırkçılar”ına aldığı tavır da odur.

        ***

        Dışlamacılık, ayrımcılık, ötekileştirme, etnisite, din ve mezhep yüzünden katliam ve kıyımlarla çok kanamış ülkemizde, meseleleri “kontra-ırkçılık” ile ifade edenler var.

        Kimi iktidar valisi, kimi iktidar milletvekili.

        ***

        Bu zatların iki yüzü var:

        Biri, insani bir samimiyet, Filistinliler’in, Gazze’nin, Kudüs’ün acılarına karşı evrensel isyan yerine; o politikaların sorumlusu olmayanları dahi kapsayan “ırk düşmanlığı”.

        Bunda cevval, becerikli ve cazgır olanların yapamadığı ise şu:

        Bırak ırkını, milletini, milliyetini, etnisitesini; kayırılmış, kollanmış bir “Havuz Kapitalisti” olarak Ofer’e verilenleri (ve alınanları) sorgulayamamak!

        ***

        Yani İsrail, Yahudiler, bütün Yahudiler, hatta bu toprakların bir parçası olarak yaşamış olanlar ve yaşayanlar da dahil, “temizlik” istiyor olanca histeriyle…

        Lakin “Şu TÜPRAŞ’ın yüzde 15 hissesi, Ofer’e bir gecede nasıl elden teslim edildi? TÜPRAŞ özelleştirilince o büyük rant nasıl sağlanabildi Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Başbakanım” diye soramıyor cengaver!

        “Galataport daha önce Ofer’e verildiğinde, partinizden insanlar dahil, gazeteciler, sivil toplum örgütleri, yargı dahil, buna karşı çıkan herkesi neden sermaye ırkçısı ilan etmiştiniz Sayın Cumhurbaşkanım” diye dillenemiyor mücahit!

        “Kuşadası Limanı gibi bir yer, nasıl oldu da yine Ofer’e armağan edildi; nasıl oldu da yasaya, doğaya, vicdana aykırı yapılar dikilmesine göz yumuldu, Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Başbakanım” diye mırıldanamıyor bile yiğidim!

        “Hem mahkemeler, hem Danıştay defalarca, başka Havuz Kapitalistlerine verilenlerle birlikte, Ofer’e sunulmuş TÜPRAŞ hisseleri ve Kuşadası Limanı için de iptal kararı verdiği halde, neden uyulmadı” diye sitem bile edemiyor aslanım!

        “Somalı 301 işçinin, 450 yetim çocuğun hatırası ve hakkı için bir kanun çıkarırken dahi; yargı kararlarını ezmek için, aynı torbaya, Oferler’e de kıyak yapan, ‘Bu özelleştirmelerde geri dönülemez; geri alınamaz’ hükmünü size koyduran nasıl bir duyguydu Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Başbakanım, Sayın AK Partim” diye içinden dahi konuşamıyor kahramanım!

        “Mavi Marmara diye kan ağlarken, katledilen 10 insanın sonuncusunu evinden dualarla uğurlarken dahi, gemiyi basan komandoları yetiştiren okula sahip olan Oferler ile Havuz Kapitalistlerini kapsayan bu kıyaklardan nasıl vazgeçemedik Sayın büyüklerim” diye hayret dahi edemiyor hazret!

        “Milliyeti, milleti, ırkı, dini bir yana; bu kıyaklar, peşkeşler, elden rant teslimleri; neden ve ne karşılığında Sayınlar” diye, bırak gıkını çıkarmak, beyninde bir tık düşünce kıpırdatamıyor zeka küpüm, vicdan fıçım!

        “İktidara gelirsek iptal edeceğiz diye millete söz verdiğimiz, TSK tanklarının İsrail’e verilmiş modernizasyon ihalesini 10 yıl boyu neden iptal edemedik Sayınlar” diye sıkıntın dahi yok tanka kanka!

        ***

        Irk, etnisite, din, mezhep, millet, milliyet üzerinden sallamak kolay…

        Kasa, kutu, sıfır, rant, kıyak, bal kaymak için iki kelimeyi bir araya getirebilmek ise imkânsız!

        Irkçı bile olacak cüret mevcut; bağımsız düşünüp sorgulayacak cesaret sıfır!

        Bunları da soracak cesaretin var mı kanka!

        Diğer Yazılar