Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bilmiyorum, şöyle denebilir mi:

        Cumhuriyet; bir katliam karşısında (hemen) herkesin “Ben Charlie’yim” diyebilmesi ve birleşmesi…

        Demokrasi; katliam olsun olmasın, isteyenin istediği zaman “Charlie” olabilmesi, istemeyenin hiçbir zaman “Charlie” olmaması…

        İnsani, adil, eşitlikçi bir hukuk ise bu hak ve özgürlüklerin kimsenin keyfine tabi olmaması, teslim edilmemesi, eline bırakılmamasıdır!

        ***

        Öyle olmayabilir belki.

        Herhalde hiç biri; hiç kimsenin “Ben Charlie’yim” diyememesi veya ne diyebilecekse, diyemeyecekse, bunun baskıyla, zorla dayatılması değildir!

        ***

        Milyonlarca insanın belki bir kez bile eline almadığı, hatta bir çoğunun, başta Katoliklerin “inandıklarıyla dalga geçen” bir “dergi” etrafında toplanmaları zaten etkileyiciydi de…

        Paris yürüyüşünden uzaktan anladığım kadarıyla, bizim burada zor anladığımız biçimde, en şaşırtıcı şey, “Nefret dili”nin olmamasıydı.

        Biz burada nefretsiz yapamayız oysa.

        Nefretin şiddeti olmasa dahi, lisanı mutlaka mevcut olur.

        Halden kasa kasa meyve, sebzelerin üzerinde bile tepindik zamanında, protesto için!

        Yüz binlerce “farklı” insanın “nefret lisanı” kullanmadan bir arada bulunması kolay bir şey değil.

        Çok zor olduğunu biliyoruz; o yüzden zaten buralarda pek yeltenmiyoruz!

        Misal, meydanda kürsüden ve ahali olarak, ölmüş bir çocuğun annesi yuhalamakta zorlanmıyoruz; ama o çocuk kim olursa olsun, onu üzüntüyle anabilmekte zorlanıyoruz.

        Çocukları ayıran bir cumhuriyetimiz; o ayrımcılığı oy sayısıyla meşru sayabilen bir demokrasimiz var.

        Haliyle o vakit öyle insani bir hukuk da olmuyor.

        Olsun!

        ***

        Bir şeye öfkelenmek ile bir şeylere sahip çıkmak da birebir aynı şey değil galiba.

        O kadar ki, “Nefret dili” sahibi milliyetçi parti Paris’teki yürüyüşe çağrılmadı bile.

        Bir de, Davutoğlu yürürken görmüş müdür, bilmiyorum, “hem kadın, hem de sosyalist!” başkan yönetimindeki Paris Belediyesi’nin dijital panolarında aynen şu yazıyordu:

        “Polisim… Yahudi’yim… Müslüman’ım… Hıristiyan’ım… Dinsizim… Fransız’ım… Dünya vatandaşıyım… Charlie’yim”

        Tamam, bu kadarı fazla kafa karıştırıcı.

        “İnsanım” da yazabilirsin, fakat o daha da kafa karıştırıcı ve bağlayıcı!

        ***

        Yürüyüşün rengârenk, nefret dilinden uzak insanları arasında, ön sırayı kapan ve bir ötekine yapışan “devlet ve hükümet başkanları” sorunlu bir topluluktu.

        Şimdi “Cumhuriyetçi”, yani “Eşitlik, özgürlük, kardeşlik” temalı bir “yürüyüş”te, tamam “Fransa’nın yabancı düşmanı sağı” davetli değildi ama…

        Netanyahu oradaydı.

        “Malili Müslüman genç” Lassana’nın da çalıştığı, herhalde tamamı Yahudi 15 ya da 30 kişiyi saklayıp kurtardığı markette öldürülen, biri Tunuslu, dört Yahudi’nin omzuna çıkmış, oradaydı!

        “Fransa Yahudileri”ni İsrail’e çağırdıktan bir gün sonra, “Fransa’nın birlik ve dayanışma” yürüyüşünde!

        Üstelik o masum kurbanlar sayesinde, sinagog töreniyle, rol de ‘(ç)alarak!

        Yani yabancı düşmanlığı henüz devlet politikası olmamış, şimdilik laf, program, nefret dili, sokak eylemleri ve vaatlerle kalmış “Fransa aşırı sağ”ı yasaklıyken; “dışlamacı, duvarcı, işgalci, istilacı, bombardımancı, gaspçı” ve çoluk çocuk çok sayıda insanın ölümünden sorumlu İsrail sağının ağası başrollerdeydi!

        ***

        Artık ötekiler için bir şey demeyeyim.

        Bazı gazetecilik örgütleri, “Basın ve ifade özgürlüğü” için de yapılan bir yürüyüşte, “basına baskıcı” devlet-hükümet temsilcilerinin (Rusya, Türkiye gibi) bulunmasının tuhaflığını ileri sürdü…

        Kimileri, “devlet-hükümet temsilcileri”nin ülkelerinde veya başka yerlerde müsebbibi, destekçisi olduğu ölümleri, katliamları hatırlattı!

        Gerçekten, esas sorunlu olan durum o:

        Hiçbir devlet, aynı anda “Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, dinsiz, milli, dünya vatandaşı”, hatta “Charlie” olacak kadar temiz ve geniş, ayrıca yürekli de olamaz!

        Bazıları, hiç olamaz, zerre olamaz, bir ötekinin devleti bile olamaz!

        Hiçbir devlet, dünyanın tüm acılarına duyarlı olacak kadar insan olamaz!

        Onlarınki de sizinki de.

        Diğer Yazılar