Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şöyle bir durum var herhalde:

        Başbakan Davutoğlu “yolsuzlukla mücadele etmek” istiyor…

        Yolsuzluk da onunla mücadele ediyor!

        ***

        Kendisi de hatırlıyordur:

        Başbakanlık görevinin verildiği kongrede, düşünerek mi, öyle düşünmeden içinden geldiği gibi mi, bilmiyorum, demeye getirdi ki:

        Yolsuzluk tapeleri, önemli seçimler öncesi başka niyetle gündeme getirildi… Yoksa biz yolsuzlukla mücadele ederiz.

        Ben şöyle anladımdı bunu:

        “Paralel yapı” kasten bunları ortaya saçtı…

        Bunu kabul etmiyorum.

        Ama içerikleri için de yoktur böyle bir şey demiyorum, diyemiyorum!

        ***

        Davutoğlu’nun sonraki hamle girişimi “Yüce Divan” meselesiydi.

        Fakat yücelerin yücesi taht vardı bir de.

        “16 Türk devleti” birden elini tuttu Başbakan’ın.

        Böylece muammerbeyler muamması da bağışlandı!

        Zaten Başbakan yeniden bu mevzua dönmek istese, ortada dosya mosya kalmadı.

        “Yolsuzlukla mücedele”de büyük mucize böyle bir şey:

        Yolsuzluk iddia, dosya, fezlekelerini siliyorsun; yolsuzluk kalmıyor!

        ***

        Tabii Meclis Genel Kurulu da var.

        Üç puanlı sistemde her şey olabilir, diyorsan gülüm, üç puanın üçü de Federasyon’da.

        ***

        Başbakan yine de vazgeçmedi.

        Yukarı bakamıyorsa, aşağıya bakmak istedi.

        Paket neyin bir şey duyurdu.

        Anında “16 Türk devleti” birden homurdandı:

        “Şeffaflık paketi seçim öncesi çok doğru gelmiyor. Mal bildiriminde dikkatli olunmalı. Böyle giderse görev alacak il ve ilçe başkanı bulamayız. Ekonomi de kötü etkilenir.”

        ***

        Bir ekonomi bundan daha şeffaf nasıl olabilir?

        Daha ne denebilir?

        Bir daha yazayım, daha farklı bir formatta:

        Yolsuzluğa karşı şeffaflık paketi getirirseniz Ahmet Bey; partide görev alacak il ve ilçe başkanı bulamayız. Çünkü…

        Mal bildiriminde dikkatli olunmalı; partilileri rahatsız eder. Çünkü...

        Belki böyle değildir meali.

        Sen ne anladın Memedali?

        ***

        Başbakan yolsuzlukla mücadele etmek istiyor.

        Yolsuzluğu biliyor ama bir yol bulamıyor.

        Çocukların kaybolduğu labirentler gibi.

        Alis Yolsuzluklar Diyarında gibi. Hep tavşan çıkıyor.

        Konu itibariyle “katakomblar” gibi.

        Büyük kentlerin yeraltını saran “kanallar” gibi!

        Tam bir istikamete hamle ediyor…

        Karşısında yine 16 Türk devleti; kargı, kılıç, kalkan!

        Muhafız alayı… Alayı muhafız!

        ***

        Kıpırdayamıyor.

        Bir düşünürse, kısır döngü şu:

        Kongrede başbakan yapılırken ne demişti?

        Önemli seçimler öncesi, yolsuzluk iddialarının gündeme gelmesi doğru değildi, kasıtlıydı.

        Şimdi yolsuzluk, şeffaflık paketi şey etmek istiyor…

        Saray’dan nasıl uyarı geliyor?

        “Seçim öncesi çok doğru değil!”

        Öyle ya…

        Doğru diye bir şey var mı!

        ***

        Başbakan bir de “Yolsuzluk yapan kardeşimiz olsa, kolunu keseriz” demişti…

        Mecburen bu konuda kendi sesini kesiyor!

        Açıkçası yolsuzlukla mücadele isteğine de inanıyorum.

        İstemek başarmanın yarısıdır, derler ya…

        O da yarı yoldan dönüyor!

        Bir kaza olmasın, bir TIR’a çarpılmasın diye.

        Demek mümkün!

        Burada birkaç kez bir “örnek vaka” yazmıştım.

        Ankara’da, yani Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın,bakanların eşlerinin başörtülü olduğu başkentte, bir astsubayın eşi lojmana, yani “kendi evi”ne rahatça giremiyordu.

        Çünkü TSK “Akıllı Kart Yönergesi” onu “Çağdışı, İnkılap Kanunlarına aykırı” buluyordu.

        Yönergenin iptali için dava açtılar.

        Milli Savunma Bakanı namına mahkemeye giden yazı davanın saçma olduğunu, reddini istedi.

        Onların hukuk mücadelesi, buradaki yazılar derken…

        Milli Savunma Bakanlığı’nın davanın reddi talebinden vazgeçtiği, yönerge maddesini iptal ederek davayı kabul ettiği haberi geldi.

        Böylece “bir ayrımcılık” giderilmek üzere…

        Darısı daha yaygın, derin, herkesi yakalayan ve yaralayan ayrımcılıkların mağdurları başına.

        Öyle ya, dışlama, baskı, hakaret ne orduda bu konudan ibaret, ne de sivilde!

        Diğer Yazılar