Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tamam, “Yüce Meclis” karar verdi, “Yüce Divan”a gitmesinler diye.

        Fakat iktidar ile “bağımsız, tarafsız” Cumhurbaşkanı, bir zamanlar başka siyasi gezegenlerde dolaşmış en militan milletvekilleri “hainler” peşinde.

        Çünkü “fireler” dert…

        “Pireler” dert değil!

        Başbakan mırın kırın, kimilerinin kasasındaki, kutusundaki istifi aklamaya “Darbe tescil edildi” diye damga vuruyor.

        Diyemiyor ki “Bu arkadaşlarımızın tertemiz olduğu tescil edildi!”

        Diyemiyor ki “Hiç kimsenin evinde, mahdumunda milyonlarca dolar, avro bulunmadığı, bunların aceleyle sıfırlanmadığı tescil edildi.”

        Hadi darbe girişimi vardı, diyelim…

        Çoktan bitti Hocam!

        Bitmedi mi?

        Bir ülkede başbakanın yetkilerini yiyip yutmak da bir nevi darbe olabilir mi?

        Nayır, nolamaz!

        ***

        Nihayetinde “aklamak”tan ziyade, Sayın Mayınlar patlamasınlar, işin ucu işin ucuna uzanmasın diye “saklamak” zorunda kalınmış dört eski bakan var.

        Zannımca, “Yüce Meclis”te tertemiz, en temiz oldukları tescil edilmişken görevlerine iade edilmesi gereken dört bakan:

        Sağdan say aynı, soldan say aynı:

        Sayın Muammer Bağış…

        Sayın Egemen Bayraktar…

        Sayın Erdoğan Çağlayan…

        Sayın Zafer Güler!

        Buyurun, sıfırlanmış, yepyeni, aklanmış, saklanmış kimlikler!

        ***

        “Fireyi deve” yapmanın gereği yok…

        Pire için yorgan yakmaya gerek yok…

        Deve havuduyla götürülüp yutulmuşsa bile!

        ***

        İşin özeti şu, Sayın Fire:

        Kasa yoktu denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Kutu yoktu denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Milyonlarca dolar yoktu denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Milyonlarca avro yoktu denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Arazi peşkeşi yoktu denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Sıfır sıfırlar yoktu denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Fısır fısırlar yoktu denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Sıfırlama yoktu denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Havuz sermayesinden tahsilat yoktu denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Bir bakan birinden servet gibi saat nasıl alır, saat maat yoktu denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Bir başbakanın evinde nasıl o kadar para olabilir denemiyor, darbe vardı deniyor!

        İktidar çocuklarının parayla oynadığı yalan denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Bu kadar kayıt dışı para bizde nasıl bulunabilir denemiyor, darbe vardı deniyor!

        Asla dolar, avro istiflenmedi denemiyor, darbe vardı deniyor!

        ***

        Bazı AKP milletvekilleri bile bunu kaldıramadı denemiyor, fireci hainler deniyor.

        Tapeler, yazılanlar, söylenenler, sıfırlar, TIRlar hepsi külliyen yalan denemiyor, tapeler imha edilsin, dosyalar kırpılsın, haberler yasaklansın, sansür yayılsın, külliye açılsın buyruluyor.

        Bakın, hakikaten “ordusuz darbe girişimi” olduğuna da inanalım…

        Lanetleyelim, halkın iradesine karşı tezgâhları.

        O zarfı yırtıp atalım.

        Ama siz de mazrufu anlatın!

        O paralar nereden, ne için, kimler için, bir anlatın.

        Firenin bile ayıp olduğu bir ahlak sisteminde, irtikap ve istifin nasıl ahlaki bulunabileceğini anlatın.

        Tamahın günah olmadığını anlatın.

        Madem çok inançlısınız…

        Sansürle, oylamayla, baskıyla saklamaya çalıştığınız ne varsa…

        “Her şeyi bilen, her şeyi gören, her şeyi duyan” Allah’tan nasıl saklayabileceğinizi anlatın!

        “Allah’ın bildiğini kuldan saklamak” için havuza kırk dereden su getirirken…

        “Kulun bile bildiğini Allah’tan nasıl saklayabileceğinizi” anlatın!

        ***

        Başkalarının çocuklarını linç edenler için, ister emir kulu olsun, ister evinde zor tutulan vatandaş, brüt 10 veya 6 yıl hapis cezasının münasip olduğu, hatta nice vakada bir cezanın dahi münasip bulunmadığı bir sistemde…

        İktidar çocuklarını korumak, kollamak için kanunlar, yargı, devlet, Emniyet, medya, Meclis seferber edilebiliyorsa…

        Siz bunu makul, adil, hakkaniyetli, haysiyetli buluyorsanız…

        Hakikaten Adalet bundan ibarettir!

        Bir çocuğu, bir genci öldürmekten az ya da çok mahkum olan veya kendi umursamasa dahi ömür boyu o vicdan azabını taşımaya memur bir polis mesela, şu soruyu sormalıydı:

        Ne için vurduk o sopaları, tekmeleri…

        Kimin için, kimler için?

        Nasıl bir düzenin sopası, yumruğu, tekmesi olarak can aldık, hapis aldık, azap ve günah içinde kaldık?

        ***

        Muhakemesini yitirmemiş kimi AKP’li de belki şunu düşünebilir:

        12 yıl önce, 1 Mart 2003’te iktidar Meclis’te yine fire vermişti.

        Lakin o gün, muhalefetle birlikte 100 kadar iktidar milletvekili, ABD ve Batı’nın kuklası olarak komşu topraklarda işgalciliği reddederek, dünya çapında “haysiyet ve itibar”a imza atmıştı!

        12 yıl sonra “fire” yine gündemde:

        Mesele ise, kimin ne parasının, kimin kasasının, kimin karasının milletten, dünyadan nasıl gizleneceği.

        Esasen ne hazin bir yolculuk!

        Diğer Yazılar