Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Herhalde hiç bu kadar aynı fikirde olmamıştım.

        Aynen aktarıyorum, Cumhurbaşkanı’nın sözlerini:

        Şu anda Amerika’ya çok yakın olduğum için burada ifade etmek zorundayım. Carolina’da 3 Müslüman’ın öldürülmesi noktasında Başkan Obama’nın, Kerry’nin, Biden’in şu ana kadar hiçbir açıklama yapmamış olması çok manidardır. Bu insanlar terörist değil. Aileleri seçkin, yetişmiş insanlar. Diş hekimliğinde okuyan aynı zamanda mimarlık tahsili gören gençler. 3 kardeş evlerinde öldürülüyor. Ve o ülkenin sorumlusu olan Başkan bunlarla ilgili bir açıklama yapmıyor. Sayın Obama’ya sesleniyorum, neredesin Başkan diyorum. Dışişleri Bakanı’na, Biden’e sesleniyorum, neredesiniz diyorum.

        BİZ SİYASİLER ÜLKEMİZDE İŞLENEN CİNAYETLERDEN SORUMLUYUZ.

        Tavrımızı ortaya koymak zorundayız. Çünkü halk size can güvenliğimi sağlayacaksınız diye oy veriyor. Eğer siz bu tür olay karşısında sessiz kalırsanız, dünya da size her zaman sessiz kalacaktır. Unutmayın, dünya beşten büyüktür.”

        ***

        Obama “katliam”dan epeyce sonra açıklama yapıp “Vahşice ve zalimce” dedi:

        ABD’de hiç kimse, kim olduğu, nasıl göründüğü, neye ibadet ettiği yüzünden hedef alınamaz. Michelle ve ben, kurbanların sevenlerine başsağlığı diliyoruz. Bu genç Amerikalıların cenazesine katılan kalabalıklarda gördüğümüz gibi biz tek bir Amerikan ailesiyiz. Nereden geldiğinin önemi yok. Farklı geçmiş ve dinlere sahip çok insan var ama hepimiz biriz.”

        ABD Dışişleri Sözcüsü “Erdoğan’ın eleştirilerini kabul etmediklerini” duyurdu.

        ***

        Olayı biliyorsunuz:

        Park anlaşmazlığı” da denen ama “nefret suçu” olup olmadığı araştırılan “katliam”da, “dinlere tepkili” olduğu söylenen 46 yaşında, evli bir ABD’li, ABD vatandaşı komşusu Suriye asıllı, 23 yaşındaki Deah Bereket, 21yaşındaki eşi Yusor Muhammed ve 19 yaşındaki baldızı Rezan’ı öldürmüştü.

        Facebook sayfasına kimine göre “din düşmanı”, kimine göre “İslamofobik” mesajlar ve “dolu” dediği silah fotoğrafı koyduktan sonra.

        Diş hekimliği öğrencisi Bereket, evsiz yoksullara diş tedavisi ve gıda yardımı için de çalışıyormuş. 10 arkadaşıyla Suriyeli sığınmacı çocuklara tıbbi yardım için Türkiye’ye gitmek için para topluyormuş.

        Baldızı da “Müslüman imajını düzeltmek için” mültimedya programları hazırlıyormuş.

        ***

        Charlie Hebdo katliamı ardından bu kez “büyük ihtimalle nefret suçu kurbanı” olan Müslümanlar, dünyanın kimlikler, inançlar ve nefretler sarmalında “her köşede kaynadığını” da anlatıyor belki.

        Tabii ABD’de, kimi çok genç olan “silahlı Amerikalılar”ın kendi dillerinden, dinlerinden, renklerinden çoluk çocuk çok sayıda insanı katlettiği, okulları kan gölüne çevirdiği vakaları hatırlamak, bu nefret ve şiddetin “sadece Müslümanlara yönelik olmadığını” söylemek de mümkün.

        Ama bildiğimiz sebeplerle Batı’da ciddi bir genelleme ve Müslüman düşmanlığı da var.

        Bunun üzerinde siyaset yapanlar da ciddi destek bulabiliyor.

        Tabii yine şunu hep söylemek mümkün:

        Bugün “dünyada katledilen Müslümanların çok büyük çoğunluğunu yine Müslümanlar öldürüyor.”

        Suriye rejiminin katliamlarından, rejim karşıtı veya Işid gibi örgütlerin, çoluk çocuğu da yok eden, kafa koparan cinayet ve katliamlarına kadar.

        Nijerya’dan Sudan’a, Somali’ye, Irak’a, Yemen’e.

        Filistin, Arakan ve işgal bölgeleri gibi “ötekiler”den zulüm gören Müslümanlardan fazlası, bizzat öteki Müslümanlardan zulüm görenler.

        Lakin bu “ABD’de üç Müslüman gencin, büyük ölçüde kimlikleri yüzünden de katledildiği” gerçeğini değiştirmez.

        Böyle bir nefretin epeyce var olduğu gerçeğini de…

        Karşılıklı nefretin her köşede birilerine pusu kurabileceğini de.

        ***

        Cumhurbaşkanı, “hemen tepki” beklerken haklı…

        Ama esas kendi sözünde haklı:

        BİZ SİYASİLER ÜLKEMİZDE İŞLENEN CİNAYETLERDEN SORUMLUYUZ!

        Obama’nın da ona hak verebilmesi elbet önemli ama esas sorun, kendisinin kendisini haklı bulup bulmadığı!

        Ülkemizde işlenen cinayetler” arasında…

        Ülkemizde işlenen cinayetler”in kurbanları, özellikle çocuklar arasında ayrım yapmakla o “hak” teslim edilemiyor!

        Öyle “Şu terörist, bu değil… Bu seçkin aileden, şu değil” diye ayrımlar da geçersiz!

        Kafasından vurulup öldürülen 12, 14 yaşında Berkin çocuklar, 13 mermiyle delik deşik edilen 12 yaşındakiler, sığındığı evde vahşice öldürülen Yasinler, bir sokakta kıstırılıp polis ve evde zor tutulan vatandaş işbirliğiyle tekme ve sopalarla “vahşice ve zalimce” öldürülen Ali İsmailler’den de “sorumlu, siz siyasiler!”

        Ayrım yapmadan bir tavır alıp almadığınız da sorun.

        Buraya yakın” olduğunuzda da lütfen buradan da yakın!

        Hakikaten, neredesin Başkan?

        ***

        Çünkü sadece “nefret” cinayetleri değil…

        İşte Özgecan gibi, “cinsiyetçi, cinsel şiddet” cinayetleri ülkesinin de “başkanı”…

        Her yıl “namus bekçileri” veya “namus gaspçıları” tarafından katledilen kadınların, genç kızların da başkanı.

        Yılda 1800 işçiyi katleden iş cinayetleri ülkesinin, dur dedi vur dedi diye vurulan onca insanın düştüğü toprakların, eziyetle intihara itilen kadınların, çocukların, askerlerin de başkanı.

        Hakikaten, “ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumlu” olarak Neredesin Başkan!

        ÇİN İŞİ

        Şangay Beşlisi” ile BM Güvenlik Konseyi beşlisinden “komünist-kapitalist” Çin’de “yolsuzlukla mücadele seferberliği”ni izliyor musunuz?

        Şiddetli ve ölümcül!

        Yolsuzluk, çete oluşturmak ve “çok sayıda ölümden de sorumlu tutulan” maden milyarderi Liu Han, kardeşi ve üç suç ortakları idam edildi.

        Komünist Parti’den üst düzey 68 yönetici, Nanking Belediye Başkanı, alt kademelerden 72 bin memur ve 15 general tutuklandı.

        Başkan” Xi Jiping, yolsuzlukla mücadelede “Yakınım olsa kolunu keserim” türü bir mücadele yürütüyormuş…

        Hem “aşırı zenginleşen” yüksek kademelere, yani “Kaplanlar”a karşı…

        Hem de her işi rüşvetle halleden alt kademelerdeki “Sinekler”e karşı.

        Başkan, “Halkın intikamı” diyormuş.

        ***

        İdam neyse ki zaten yok da…

        Ne “Kaplanlar”ın ne de “Sinekler”in bulunduğu, ne yolsuzluk olan bir ülkedeyseniz, Çin’i anlamakta zorluk çekersiniz.

        Hakikaten de…

        Hem komünist olup hem milyarderler çıkaracak kadar kapitalist olmak…

        Hem işçi sınıfı partisi olup hem işçilerini aşırı sömürmek ve “artık-değer”i Batı’ya da aktarmak…

        Hem anti-emperyalist olup hem de emperyalizmin küresel finans sistemini beslemek…

        Ve tabii öyle ya da böyle sürekli büyüyüp 1,5 milyar insanı da beslemek gibi bir acayip işi nasıl anlayalım?

        Bize burada anlamadıklarımız yeter!

        Diğer Yazılar