Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önce parantezi açıp kapatayım:

        Esasen, bir kısım muhalefetin ve “muhalif” olanların, oturup Bülent Arınç, Abdullah Gül, Haşim Kılıç ve ille de “Fuat Avni”den hikmet beklemeleri çok hazin tabii.

        Ama iş hala o noktada.

        AKP’nin “kendilerine rağmen” kaç sezondur “lider” oluşunu çözemeyenler, çözülüşünü, çöküşünü de “kendilerine rağmen” bir sebepten bekliyorlar.

        Hazin olan; kitlelere bir şey anlatmakta, ikna etmekte sorunu olanların, kendilerinin saklı yüzünü anlatmayı da yine “AKP’lilerin” yapmasını beklemesi.

        Parantezi geçeyim:

        Tabii ki esas hazin olan, “Kendi Hocasından başlayarak” ortaya çıkmış bir “tahakküme isyan hareketi”nin bir “Reis’e biat-itaat ve tahakküm partisi” haline dönüşmesi.

        ***

        Muhalif” Arınç bile Gökçek’e çakarken, “Haşa, efendimiz eleştirilir mi hiç” tadında.

        O zaman ne dert ediyorsunuz ki!

        Efendiler, ağalar, paşalar, reisler “haşa” eleştirilmeyecekse, kala kala Gökçek Wederson mu kalacak dilde?

        Sanki AKP’den çok daha uzun süredir belediyede iktidar olan birisi bu iktidar döneminde tamamen kendi başına “Kukla, terbiyesiz, haysiyetsiz, tetikçi” olup “Parsel parsel Paralel kucağına oturdu.”

        Ankara’yı satmak” sanki tek kişilik bir oyun!

        Tamam, “Başkan sana söylüyorum, Başkan sen anla” tarzı da olabilir; ama Arınç Vicdanı, sabır taşının çatlaması kadar, bugüne kadar bir ileri iki geri gidişlerle de malul, malum!

        ***

        Fakat nasıl bir ahlak, doğruluk, tutarlılık, demokrasi abidesi ki iktidar; önce “Bir emirleri var mı… Ne istedilerse verdik” dediklerine “Paralel” deyu rahatlıyor…

        Bitmiyor.

        Derken ötekilere hep birlikte “Paralel” diyenler bu kez birbirlerine “Paralel” demeye başlıyor.

        Arınç’ın Gökçek’e suçlaması Paralel’e parsel; Gökçek’in Arınç’a dediği “Yere Paralel”; Yalçın Akdoğan, derken Davutoğlu bile Paralel!

        Başbakan Yardımcısı, iktidarın havuz medyasını kastederek, “Kimin ne havlayacağını” biliyorum diyor, belli ki kimileri için “köpek” demeye getiriyor, hatta “sonra açıklanmak üzere liste vermek”ten söz ediyor; lakin kimin için, kimin adına, kimin işaretiyle “havladıklarını” es geçiyor.

        ***

        Zannımca olan şu:

        Bu kadar çok yalana boğulunca, doğrunun ne olduğunu bulmakta, bilmekte aşırı zorluk çekiyorsunuz!

        Çünkü yalanları örtmek için yine yalanla paketlemiş, onları başka yalanlarla, onları daha daha başka yalanlarla sarıp sarmalamışsınız!

        Debelenip paketten çıkmaya çalışan bile, yalandan kaçsa dolana dolanmış!

        ***

        Yazık olan şu:

        Milyonlarca gencin, milyonlarca ana babanın, özellikle “sıvasız hanelerin umudu” olan “barış”, bu itiş kakışın, bu “Selamın Tahakküm” kargaşasının, bu çürümüşlük kokusunun bir türevi gibi oyuncaklaşıyor!

        Her şeyi “sermaye, yatırım, rant” gibi görenler, esasen kendi emeklerinin de ürünü olan bir zeytin ağacını da söküp atabilecek, ki “milliyetçi oylar” şey olmasın, reyler reyize aksın!

        ***

        Sistemin başı döndü…

        Midesi bulanıyor; bu kusmalar biraz da ondan.

        Aşırı hız ve aşırı ihtiras, baharı da tüketecek belki!

        Bundan sonra hükümetin yapacağı en hayırlı iş, bu umudu kurban etmemek için ısrar etmek olamaz mı!

        Tabii “Haşa” müsaade olursa!

        Öyle ya, “kaçakçılık yapılmasın” diye, 57 katırın da baharı görmekten men edilerek öldürüldüğü bir ülkede baharlar pamuk ipliğine bağlıdır zaten!

        Erken bahara sarılmaya koşan bir çiçek gibi sevinçle açar…

        Ayazı, donu, şiddeti, nefreti yiyiverir!

        Diğer Yazılar