Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Işid, kimi iddiaya göre “Türkiye’den sızarak”, bir türlü “düştü düşecek” olmamış Kobani’ye saldırdı; siviller öldürüldü.

        Devlet bu iddiaları yalanladı!

        Kaçan bazı Işid elemanlarının da yine Türkiye’ye döndüğü, kollandığı ileri sürüldü.

        Devlet bu iddiaları yalanladı mı?

        Bu “yeni” olayı bir de aşağıdaki vaka ile birlikte okuyun lütfen!

        Kime kaç, kime tut dendiğini bir de bu zaviyeden görmek için.

        ***

        Ocak ayının ilk günleri.

        Başbakan Davutoğlu Twitter’da millete müjde veriyor:

        Suriye sınırında kaçakçılara karşı görev yaparken alıkonulan astsubayımızı az önce ülkemize getirdik. MİT’in başarılı operasyonuyla yuvasına dönmekte olan askerimize, ailesine, TSK’ya geçmiş olsun. Astsubayımızın dönüşü nedeniyle ülkemizin gözü aydın.”

        ***

        6 ay sonra, daha dün, o astsubay, Özgür Örs resmen ve resen ilan edilen kararla ordudan atıldı.

        Başbakan “yuvasındaki” bu iki küçük çocuğun gözlerinin içine baka baka, bu kez, “Ülkemizin gözü aydın. Kovduk gitti” desin!

        ***

        Böyle merhametsiz bir devlet, bir de analık, babalık, ağalık, paşalık, patronluk yapıyor millet üstünde; helal olsun!

        Görev yaparken alıkonulan” dedikleri bir askeri, “Mukavemet etmeksizin teslim olup terör örgütü propagandasına meydan vererek TSK ve T.C. Devleti’nin itibarını zedelemek”le suçlayıp kovdular.

        O devlet ki, “mukavemet etmeksizin” Musul Konsolosluğu’nu, oradaki görevliler ve çoluk çocukla Işid’e teslim etmeyi emretti; onu bile “kahramanlık” saydı.

        Rehineler epey sonra da olsa “yuvalarına dönünce” ne konsolos işten atıldı, ne polisler; Başbakan alınlarından öperek karşıladı. “Başarılı operasyon ve kahramanlık” oldu.

        O devlet, o hükümet ve Genelkurmay Başkanlığı ki, “Aman Işid geliyor” diye, “Tek kurşun atmaksızın, mukavemet etmeksizin”, Süleyman Şah Türbesi”nin “Vatan toprağı” arazisini Işid’e bıraktı.

        Tek kurşun atmadan tek şehit verilen başarılı operasyon” da kahramanlık destanı oldu.

        Operasyonun “başkahramanları” Başkomutan, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, diğer komutanlar, “tek şehit” sorumluluğunu iki uzman çavuşa yıkıp arazi oldular.

        Işid’e konsolosluk ve “vatan toprağı”“mukavemetsiz teslim ederek”, bir bakıma “Terör örgütü propagandası”na teslim olarak “kahramanlık” yapanlar, “Işid elemanlarını kovalarken görevini yapan” astsubayı “Bizi rezil ettin” diye kovdular.

        Böyle rezillik de görülmedi işte!

        ***

        Başbakan şimdi bu iki çocuğun gözlerinin içine içine, bakabiliyorsa tam gözbebeklerine baksın.

        Bir “görevli”nin alnından öpen, bir “görevli”yi kovan devletin o dudaklarından bir, iki kelime çıksın.

        O günler Astsubay Örs’ün eşini arayıp duyuran, kendi çocukları için tüm düzeni değiştirebilen Cumhurbaşkanı, şimdi de arasın o “eş”i; minik çocukların hatırını sorsun bir.

        ***

        Problem belki de şu:

        Konsolosluk ve “vatan toprağı”, Işid’e tek kurşun atmadan, büyükler emrettiği için polisler ve askerler mukavemet etmeden teslim edildi.

        Oysa Öncü Hudut Karakolu’ndan Astsubay, 50’si T.C. vatandaşı, 70 kişiyi Işid’e katılım trafiğinde yakalamış ve hala kovalıyordu!

        İnsani yardımsever” TIR’ları kurcalayan savcıları, askerleri içeri atanlar; Işid kovalayan Astsubay’ı da “insani” zaviyeden görecek değil elbet!

        ***

        Kim kimle koalisyon yaparsa yapsın…

        Muhafazakâr hükümeti de cumhuriyetçi komutanları da alttakileri ezmekte mutabık bir devlet var ortada.

        Büyüklüğü biraz da insanları küçük görmekten.

        Merhametsizlikten adalet; tahakkümden hukuk çıkar mı hiç?

        Çıkmıyor zaten.

        Mahdumlarını kollamakta cevval, cebbar ve gaddar olanların başka insanlara, çocuklara reva gördüğü böyle şeyler işte.

        Hiç utanmadan…

        Hiç sıkılmadan…

        Vicdanları hiç sızlamadan!

        İş şişinmeye geldi mi, “Onu kurtardık. Başarılı operasyon. Yuvasına döndü. Ülkemizin gözü aydın.”

        Bırakın devlet adamlığını, nasıl bir insanlık halidir bu?

        Kendi çocukları, torunları için ortalığı birbirine katanların bu iki çocuğun gözlerine bakacak bir yüzü olabilir mi?

        Varsa…

        İşte o çocuklar…

        Hele bir baksınlar!

        ***

        Örs’ün avukatı Erkan Akkuş da bir seslensin size, kıymetli devlet büyükleri:

        Başkonsolosluğu teslim edip esir düşenleri devlet töreni ile karşıladılar. Alınlarından öptüler. Şah Fırat Operasyonu denen kurgulanmış kaçışta PYD ile ortak hareket edildi; örgüt üyeleri kılavuzluk için telsizle tanka çıkarıldı. Bunlar devletin, TSK’nın itibarını zedelemedi. Ama Karakol Komutanı Üsteğmen’in emriyle sınırı korurken, kaçakçı süsü verilmiş Işid üyelerinin pususuna düşen, esir alınan Özgür Astsubay, olay basında yer aldığı için örgüt propagandası olduğu, TSK itibarını zedelediği gerekçesiyle Disiplin Kurulu kararıyla ordudan atılıyor. Müvekkilim başarılı bir uzman çavuş olduğu için astsubay olmuştu. Bu olay esas esaretin içeride olduğunu düşündürüyor. Bir ailenin boynunu bükenleri önce Allah’a, sonra milletin vicdanına havale ediyoruz.”

        Diğer Yazılar