Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, milletvekilinin “yerli ve milli”sine geldik!

        Sorun bunun nasıl tespit edileceğinde.

        Bir duygu mu; köken, etnisite mi?

        Dil mi, din mi, daha derin mi?

        Bu topraklarda doğmuş olmak mı, bu topraklara gelmiş olmak da olur mu?

        1071’den beri buralarda olmak mı yoksa daha eski veya biraz daha yeni de olur mu?

        Milli Mücadele’de bulunmak mı yoksa Mübadele’de gidip gelmek mi?

        Bir ideoloji mi yoksa seçim mi?

        Bugün kâfi mi yoksa birkaç göbek geriye mi?

        ***

        Bin türlü insanın harman olduğu Anadolu’ya, bin türlü insanla harman olduğu yollardan gelmiş, fethederken yerli halklarla karışmış, içinden türlü çeşit beylikler çıkarmış bir “Orta Asya milleti”nin devamında, gurur duyulan bir “İmparatorluk” ya selefimiz…

        Padişahlara yahut Yeniçeri ağalarına mesela, ne bileyim Sultan hatunlara desen, “Yerli ve milli”, herhalde çok kötü bakarlardı yüzümüze gözümüze.

        Daha fenasını düşünmezlerse o an!

        Yerli ve milli” yeni bir devlet oluşturan kongreler, ilk Meclisler ve Cumhuriyet bile, Yanya’dan, Selanik’ten, Çerkes’ten, Balkanlar’dan, Arap yarımadasından, Kürt illerinden, Laz illerinden mebuslarıyla “yerli ve milli” dememiştir, milletvekili seçerken!

        Padişah annelerinin, eşlerinin, sadrazamların, paşaların, özünde ille “yerli ve milli” olmadığı bir imparatorluk ile ne kadar kazınsalar da, ilk mensupları yerli ama milli sayılmayan veya milli ama yerli olmayan kökenlerde de gelen yeni bir devletin devamındayız Sayın Metin Milli!

        İlk Dışişleri Bakanı Osetyalı, babası Rus paşası olan…

        İlk Washington Büyükelçisi Polonyalı-İngiliz ve Midilli doğumlu Ahmet Rüstem Bilinsky olan bir “yerli ve milli” devlet geleneği!

        ***

        Kafamız karışsın diye söylüyorum…

        Polonyalı-İngiliz kökenli, Midillili ilk Washington Büyükelçisi”nin de ABD’nin “Ermeni soykırımı kararları”na tavır aldıktan sonra ABD’de istenmeyen adam ilan edildiği karmakarışık bir “tarih” bu!

        Turancı Türkçülük”ün ağababalarından Akçura, Ağaoğlu gibi “milli” sayılabileceklerin “yerli” olmadığı, derneğin ilk yöneticilerinden “yerli”nin Agop Boyacıyan, büyük ideologlarından birinin “Kürt”, birinin “Musevi” olduğu bir tarih.

        Göçler, mübadeleler, kıyımlar, kırımlar, fetihler, toprak kayıpları, saray veya halk arasındaki çok etnisiteli, çok kültürlü, çok kökenli karışmalar yüzünden (ve kıyımlara, sürgünlere, mübadelelere rağmen de) “hem yerli, hem milli” olmanın çok zor olduğu bir tarih.

        ***

        Bizatihi önceki Başbakan’ın “Türk, Kürt, Çerkez, Boşnak, Laz, Arap…” diyerek, sonra bazen “Ermeni, Musevi, Rum”u da yandan da olsa buyur ederek “Çözüm ve barış sürecinin zorunluluğu”nu bize anlatmak için çırpındığı bir de yakın tarih!

        Demek bütün bu meseleler halloldu.

        Şimdi “hem yerli, hem milli” mebusları bulup çıkarma zamanı geldi:

        Bu süreci bu kadar hızlı ve güzel tamamlamış başka bir “millet” yoktur zaten.

        7-8 ay önce “herkesin kökeni, dili, dini, mezhebi kendine”ydi.

        Şimdi buyruk değişti.

        Bu “milli ve yerli” atmosfere; istiflenen-sıfırlanan paraların dolar, avro filan olması da…

        Bir “milli direniş vilayeti” olan Adana’da, İncirlik denen mevkide, ABD uçakları, askerleri ve atom bombalarının istiflenmesi de…

        Elalemin kalkanını, Patriot’unu alıp çeyizlik gibi dizmek de…

        NATO, OECD vesaire üyelikleri de…

        AB Mabe hevesleri de…

        Göğsü ayyıldızlı milli fitbol kulüplerimizdeki onca “yabancı” da…

        Milli gemilere asılan Malta vesaire bayrakları da hiç yakışmıyor!

        Fakat kısa sürede onlar da hallolur.

        Diğer Yazılar