Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başbakan Davutoğlu tam bir “demokratik, hukuk devleti”ne yakışan beyanatta bulundu:

        Elimizde canlı bombaların listesi var ama eylem yapmadan onları tutuklayamayız.”

        Burada işler böyle yürüyor, biliyorsunuz!

        O yüzden, herkes (herkes değil tabii) benzer bir şey düşündü:

        Cumhurbaşkanı’nı eleştiren tweet neyin atsalardı tutuklanırlardı!”

        ***

        Başbakan’ın deyişiyle “AK Parti iktidarı olmadığı” için, hükümet hükümet olmadığı için, demokratik hukuk devleti de demokratik, hukuk vesairesi nakıs olduğu için böyle hassas bir terazi var.

        Fakat kendisi de umarım farkındadır; böyle sözler şöyle izler bırakır:

        1.Bilindiği halde yakalanmamalarının başka bir sebebi mi var?

        2. Bunlar 20-21 kişi kadarsa, velev ki tutuklanamıyor, izlenmesi çok mu zor?

        3. Ankara’nın canlı bombacıları da “bilinenler”den miydi?

        ***

        Bunları düşünmek için zaten başbakan olmamız gerekmiyor, boş boş bakan bile olsak aklımıza gelebilir; o yüzden Sayın Başbakan’ın da aklına geliyordur ama belki içinden çıkamıyor.

        O yüzden ben başka bir şeyi hatırlatayım kendisine.

        Hani “milletimize müjde” ile duyurduğu bir vakayı.

        Şimdi bu “bilenen ama eylem yapmadan tutuklanmayan (herhalde Işid) canlı bombaları” ışığında yeniden izaha muhtaç çünkü.

        ***

        Hudut Karakolu”ndan Astsubay Özgür Örs, zaten normal görevi de o olduğu için, sınırdan gelip giden Işid’liler yakalamıştı.

        Yanlışım varsa “her şeyi bilen, izleyen, listeleyen” devlet yetkilileri düzeltsin: Suriye tarafından bu tarafa geçen bir grup ile bu taraftan Suriye tarafına geçen başka bir grup.

        Yine böyle bir takipte sınırı az geçti; Işid orada pusu kurmuştu, yakalandı.

        Belki “öldürülecek”ti; belki “namazında bir kişi” olması onları etkiledi, belki başka bir şey oldu, “iade edildi.”

        Hepsi bu yılın başında oluyor işte.

        Başbakan Davutoğlu, onun “MİT operasyonu” ile kurtarıldığını ilan etti ve dedi ki:

        Görev yaparken alıkonulan astsubayımızı az önce ülkemize getirdik. MİT’in başarılı operasyonuyla yuvasına dönmekte olan askerimize, ailesine ve TSK’ya geçmiş olsun. Astsubayın ülkemize dönüşü nedeniyle milletimizin gözü aydın.”

        ***

        Bunları daha önce yazdım, okumuş olanlar kusura bakmasın, çünkü yine yeridir; daha önce okumamış olanlar ise şaşırmasın!

        Başbakan’ın “geçmiş olsun” dediği TSK, 27 Şubat’ta tebligatla Örs’ten savunma istedi.

        Suçlama şuydu:

        01 Ocak 18.15 ile 05 Ocak saat 19.10 arasındaki süreçte, mukavemet göstermeksizin yabancı ülke terör örgütü mensuplarınca alıkonulduğunuz olayın ulusal, yerel ve uluslararası basındaki yansımasının terör örgütlerinin propaganda malzemesi olması

        Biri yeni doğmuş, iki minik çocuk babası Örs, uzman çavuşluktaki başarısıyla astsubay olmuşken, bu suçlamayla er yapılarak ordudan atıldı.

        Başbakan “müjdeler olsun” demiş, sonra da arkasını dönüp gitmişti.

        Mühim değil; “mukavemet etmeksizin Işid’e teslim edilen” Süleyman Şah Türbesi operasyonunun tek şehidinin babasını kürsüye çıkardığında da “şehit”in adını yanlış söylemişti.

        ***

        Bunları yazdığım sıra Genelkurmay’dan, resmi olmasa da, “Başka sebepler var” gibi bir açıklama geldi.

        Fakat o “sebepler” Örs’ün açtığı davalara yollanan savunmalarda da açıklanmadı.

        Bugüne geldik; hem o “sebepler”i yeniden merak ediyorum…

        Hem “Elimizde canlı bomba listesi var” diyen Başbakan’ın, o günlerde “Müjdeler olsun, kurtardık” diye duyurduğu Astsubay Örs’ün atılışı hakkında ne bildiğini, ne bilmediğini, merak edip etmediğini de.

        Şu soruyu da ortaya karışık bırakarak:

        Örs, birkaç partide 70 kadar Işid mensubunu buradan oraya, oradan buraya yakaladığında, bunu bazı makamlara bildirdi mi?

        Bildirdiği makamlardan ne cevap aldı; ne telkin ve tavsiye edildi, ne emredildi?

        Örs karşılığında bir takas yapıldı mı? Zaten bu yönde bir istihbarat var mıydı?

        Yoksa Örs’ün “Işidçilerle yakın” olduğuna dair bir iddia mı oldu? Bunu kanıtlayan oldu mu?

        Canlı bomba bile rahatsız edilmezken memlekette, iki çocuk babası bir insanın haysiyetiyle ve ekmeğiyle neden oynandı?

        ***

        Öyle ya, anladığımız şu:

        Işid kovalarken rehin düşen astsubayı ordudan atabilen demokratik hukuk devletinin hassasiyeti, “elimizde listesi var” denen canlı bombaları (yani parçalarını) yakalamak için eylem bekleyecek kadar özen gösterdi demek!

        Suruç’ta, Ankara’da onca insanın öldürülmesini engelleyememek, “listedeki canlı bombalar”ın eylemine seyirci kalmak “devletin itibarı”nı zedelemedi ama bir askerin görev yaparken alıkonulması itibarı yerle bir etti.

        Bu kadar hassas, böyle hisli, kendi itibarına düşkün bir devlet insanı ayrı duygulandırıyor!

        Suçlamak ne kelime, sarılıp itibarına tapası geliyor insanın.

        Diğer Yazılar