Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tasarlayarak kasten adam öldürmek…

        Silahlı örgüt kurmak…

        Kasten adam öldürmenin ihmalî davranışla işlenmesi…

        Cinayeti, suç örgütü yönetici ve üyelerini, tetikçiyi bilip suçun gerçekleşmesini beklemek, kasıtlı önlememek, operasyon yapmamak…

        Amaç suçun işlenmesi için araç suçun (cinayetin) gerçekleşmesine göz yummak…

        Cinayeti mümkün hale getirmek…

        Cinayeti işleyen örgüte hizmet ve yardımda bulunmak…

        Cinayet yargılamasını yapan mahkeme başkanı ve yargılamayı kontrolde tutmak!

        ***

        Yukarıda bir “iddianame”den “çok ağır suçlamalar” okudunuz.

        Aşağıda “suçlananlar”ı (eski sıfatlarıyla) okuyunuz.

        ***

        Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nin 3 başkanı…

        Personel Şube Müdürü, 2 Şube Müdürü, 2 Şube Müdür Yardımcısı, bir komiser, bir polis memuru

        Bir Mülkiye müfettişi…

        İstanbul Emniyet Müdürü…

        Trabzon’un 3 ayrı Emniyet Müdürü, İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısı, İstihbarat Şube Müdürü, bir komiser yardımcısı, 3 polis…

        ***

        6 aydan 2 yıla kadar hapis de var…

        15 yıldan 22, 29, 32, 44 yıla kadar da…

        Ağırlaştırılmış müebbet de!

        ***

        Şahıslar “devletin güvenlik görevlisi”, “tüm Emniyet’in istihbarat şefi” polis müdürleri, astları.

        Elbet suçlar kesin değil. Elbet henüz herkes masum. Elbet mahkumiyet olsa bile beş yıl sonra “pardon” denip “içeri atılanları içeri atanlar içeri atılıyor.”

        Elbet bunların hepsi aynı iktidar döneminde bile mümkün olabiliyor.

        Lakin durun, bir nefes alın.

        Savcılık, 2013’e kadar Emniyet’in kilit mevkilerinde görev yapmış polisleri, “Dink Cinayeti”nde, “tasarlayarak adam öldürmek” dahil, cinayetin asli parçası olmakla suçluyor.

        ***

        Şu parantezi açayım:

        Bu iddianameyle, hakikaten “kahramanlık” yapmadıkça, kimse artık “Kahraman polis… Polis destan yazdı” demesin!

        Tasarlayarak adam öldürmek, cinayeti mümkün kılmak”tan yargılananlar, bu iktidar döneminde bu görevlere geldi, terfi etti, “kollandı”, ne istedilerse verildi-alındı, ne istendiyse yaptı, iktidarın övündüğü “askeri vesayeti kaldıran” operasyonlarda başka üniformalı devlet görevlilerini “silahlı örgüt” de dahil, “darbecilik”le suçladı.

        İktidar, 2007 sonrasını şimdi müebbetlik “elemanlar”ın istihbaratıyla “ortaya çıkarılmış darbeye karşı mücadele”de geçirdi.

        Referanduma öyle gitti.

        Şimdi deniyor ki, “Darbecilerin darbe yapacağını söyleyenler darbe yapacaktı.”

        Bir problemimiz şu: Ya ikisi de doğruysa…

        Bir problemimiz şu: Ya ikisi de yanlışsa…

        Biri de şöyle: Ya biri dahi doğruysa!

        ***

        Elbette kilit soru da şudur:

        2013 yılında, 17-25 Aralık Vakası olmasa; tapeler, montaj-dublaj-kasa-kutu-sıfırlama günleri yaşanmasa, altı yıl önceki, 2007’deki Dink Cinayeti davası şimdi bu iddianameyle bir “Devlet cinayeti” olarak ele alınacak mıydı?

        Devlet cinayeti” mi dedim? Yanlış demişim Sayın Savcım! “Paralel devlet cinayeti” olacaktı!

        Öyle ya, paralel devlet ayrı bir ülkede, bu devletin dışında, bu devleti yöneten iktidara, hükümetlere rağmen oluşmuş bir şeydir!

        Belki öyledir.

        Öyle ya, Yasin Hayal Trabzon McDonald’s’a bomba attığında, ona bombayı veren, teşvik eden Erhan Tuncel’in adını gizleyen, “Olay örgütlü değil, münferit” diyen Trabzon Emniyet Müdürü, taltifle tüm Emniyet’in İstihbarat Daire Başkanı olarak atanırken Başbakan’ın, hükümetin, iktidarın haberi yoktu. Kendi kendine gidip makama oturdu!

        ***

        Bu “iddianame” kendi ifadesiyle “Amaç suç için araç suça göz yumanlar”ı suçlamıyor esasında.

        Bu iddianame, özellikle 2007 sonrasının iddianamesi.

        Bu iddianame, her dönem için bize şunu diyor:

        Evet, bazı devlet görevlileri, bazı güvenlik görevlileri, bazı en üst makamlardakiler bazen örgütlerin, cinayetlerin, tetikçilerin farkında olur; doğrudan komuta etmediklerinde bile, yol verirler!”

        Karanlık tarihimizin bir özeti budur.

        Suçlamaların, isnatların, iddiaların, sanıkların doğru olması şart değil; bu tespit doğrudur!

        ***

        İddianame” özetle süreci şöyle anlatmış:

        1.Dink ‘Türklüğü Neşren Tahkir ve Tezyif’ten yargılanıyordu. (Pekiyi, bu kanunu kim çıkarmıştı? O yargılamayı kim mümkün kıldı? İktidar değil mi?

        2. Dink’in davası dahil, etrafında bir tehdit atmosferi, ona karşı eylemler oluşmuştu. (Pekiyi bunu kim oluşturmuştu? Sözde iktidarın muhalifleri: Hürriyet’in manşeti gibi haberler, öncelikle “ulusalcı” bir cephe. Kimi sonra Ergenekon’dan hapse girecek bir ekip.)

        3. Dink’in öldürülmesine bilerek göz yumuldu. (Pekiyi kim? İktidarın göreve getirdiği, o gün “Cemaate yakın” bugün “Paralel Devlet yapılanması örgütü” denen polisler.)

        Buradaki “milli mutabakat”ı görüyorsanız, zaten “devlet”i de anlarsınız!

        Paraleli de kara eli de.

        Diğer Yazılar