Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şuna inanıyorum:

        Anayasa’ya göre “Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılan ve yerine getirilen Yürütme” ülkenin selameti bakımından aynı anda iki ciddi politikayı uyguluyor:

        1.Dışa açılma

        2. İçe kapanma

        Geçmişte birbirinin tersi, zıddı gibi gösterilen bu iki politikanın başarıyla uygulanmasına biz izninizle “fifti fifti” diyoruz.

        Şimdi “Dışa açık, içe kapanık Fifti Fifti”yi müsaadenizle biraz açayım.

        Çok değil!

        ***

        Dışa açılma:

        Bunu İncirlik’in ABD uçaklarına açılmasında görüyoruz mesela.

        Öyle ki, “hava sahamızı ihlal etti” diye Rus uçağını vururken, ABD uçakları bu izin sayesinde hava sahamızı ihlal etmeden sınırımızın ötesine uçup uçup vurup vurup geliyor, sonra yine kalkıyor.

        Hava sahamız bu şekilde dışa açılmış oluyor.

        Sorun şu ki, biz, yani ben-siz değil, “Yürütme” ABD uçaklarının vurduğu hedeflerden ziyade, ABD uçaklarının vurmadığı ve ittifak yaptıklarının vurulmasını istiyoruz. ABD ile “YPG bizim ortağımız” diyor, “Türkiye Musul’dan çekilsin” buyuruyor.

        Buna literatürde “dışa yamulma” deniyor.

        Nitekim Kuzey Suriye Kürtlerini düşman görüp onların kurtarılması için Kuzey Iraklı Peşmergelerin geçişine izin vermiş ve o Peşmergelere “eğitim-öğretim-talim terbiye” diyerek Musul’a asker göndermek de “dışa yumulma” ise…

        Aynı Musul’da apar topar konsolosluğu Işid’e teslim etmeye de “dışa yamulma” deniyor.

        Terörist dediğin Suriyeli Kürtleri “eskort” yapıp Süleyman Şah’ı “tek kurşun atmadan” sırtlayıp vatan toprağını Işid’e bırakmaya ve Şah’ı “terörist Kürtler”in toprağına emanet etmeye ise “dışa saçılma” diyen akademisyenler var.

        Dışa açılma”nın güzel bir örneği, “Işid projesi”nin yapımcısı, El-Kaide’nin ebesi, “Kardeşimiz Mursi”yi deviren ve “Kızımız Esma”yı katleden Mısır darbesinin organizatörü Suudi Sarayı’nın “Teröre Karşı İslam İttifakı”na asker yazılmak. Böylece darbeci Sisi ile de tertip olmak!

        Bir diğer müstesna örnek de, “El Nusra yapımcısı” Katar’a “Katar demokrasisi ve Katarlıların insan hakları”“kötü teröristler”e karşı da koruyabilmek için bu kara para-petrol istasyonunda askeri birlik bulundurma kararı.

        Ve nihayet beklenen “dışa açılma” hamlesi geliyor: İsrail’in katlettiği 10 insan için 20 milyon dolar karşılığında “One minute süreci” bitiyor, iki eski dost ve müttefik yeniden kucaklaşıyor!

        Gazze? Ahl Gazze! O yine orada, o yine bir başına, için için kapanıyor.

        İktidarın dışa açılması işte bu nevi şeyler!

        ***

        İçe kapanma:

        Esasen literatürde buna “içe kapatma, içeri kapatma, içeri atma” diyen alimlerin eserleri, tefsirleri de bulunuyor.

        Nasıl cereyan ediyor?

        Şöyle:

        Misal, “Çözüm süreci” diye göz kapattığın ne varsa, şimdi “Çözülme süreci”nde gerekçe oluyor.

        Sokağa çıkma yasakları, hendekler, öğretmenleri sürülen ilçeler, okulsuz-sağlıksız ve delik deşik kentler, ilçeler, paramparça camiler, onca “şehit”, onca ölü, kafalara sıkılan mermiler, . Kapatıyorsun. Buna “Temizlik” diye manşet atanlar bile var. Daha önce “Barış düşmanları”na saydırmış olanların ta kendisi!

        Maraş Katliamı anması da yasak, Meclis Başkanı’nın sansürüyle “Milletin Meclisi”nde “yolsuzluk” kelimesi kullanmak da.

        İçe kapanma-kapatma”da elbette sansür, sosyal medya yasakları ve şimdi toplatılan kitaplar da müstesna bir yer tutuyor. Böylece “kitabına uygun” gidiyor Yürütme.

        Bu politikanın en iyi icraatını “İçeri kapatılan gazeteciler, yazarlar” ile gazeteci-yazar olmayan, ama 140 karakterle bir şey yazmış, söylemiş olanlar “içeri atılması”nda görüyoruz.

        Şöyle de diyebiliriz:

        Seyrediyoruz!

        ***

        17-25 Aralık darbeleri”ni büyük bir cesaret ve olgunlukla savuşturan “Yürütme”nin, “İçli dışlı sentezi” böyle.

        Tamam, eleştirebilirsiniz ama bu iki politikadaki kararlılıklara bakın, inanın başkası olsa böyle yürütemezdi.

        Ben bir söyleyeyim dedim… Siz bilirsiniz!

        BÜYÜK DEVLETE KÜÇÜK SORULAR

        1.Nasıl, “Musul’daki askerlerimiz” iyi mi?

        2. Kapasite 300 kişilik iken bunun en az iki misli kalıyor mu kalmıyor mu?

        3. Rütbeli askeri personelden yemek parası alınıyor mu, afiyet olsun deniyor mu?

        4. Görev süresi bitenler, terhisi gelenler dönebiliyor mu?

        5. Görev değişimi için ayrılan personel Silopi’den gidebiliyor mu gidemiyor mu?

        6. ABD’nin “çekin onları” buyurduğu askerler bu halde mi?

        7. Siz iyi misiniz?

        Diğer Yazılar