Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye Irak’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne desteğini teyit etmekte ve Kuzey Irak’ta DAEŞ’e karşı mücadele eden Irak kuvvetleri için yürütülen eğitim faaliyetlerini desteklemek için yakın zamanda bölgeye intikal eden koruma güçleri konusunda Irak Hükümeti ile bir iletişimsizlik yaşandığını teslim etmektedir.

        Türkiye, Irak tarafının hassasiyetini dikkate alarak ve DAEŞ’le mücadelenin gerektirdikleriyle uyumlu olacak şekilde, mevcut iletişim kopukluğunun kaynağını teşkil eden koruma kuvvetlerinin Musul vilayetinden intikali için başlayan süreci devam ettirecektir.

        DAEŞ’e karşı mücadeleye askeri katkılarını Irak Hükümeti ile eş güdümlemeyi sürdürecek olan Türkiye, DAEŞ’e karşı Küresel Koalisyon’la işbirliğini derinleştirme konusundaki kararlılığını bu vesileyle bir kere daha teyit etmektedir.”

        ***

        Yukarıda Dışişleri’nin “Musul civarı, Başika’daki Türk Kuvvetleri” açıklamasını okudunuz.

        Bu açık, sarih, net ve sert açıklamadan anladığım şu:

        Türkiye Başika’dan çekilmiyor… Askerlerimizi geri çekmek söz konusu değil… Asker orada duracak.”

        Daha nasıl bir Türkçe ile anlatılabilir…

        İşte bu kadar!

        ***

        Türkçesi böyle net olan açıklamanın İngilizcesini, Arapçasını artık siz tahmin edin.

        Uluslararası ilişkiler literatüründe yeni bir üslup, yeni bir çağ ilanı:

        Çekilmeyeceğiz…

        İntikal edeceğiz…

        İletişimsizlik etmeyeceğiz!

        ***

        İnsan boşuna diplomat, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı olmuyor.

        Misal, bana yazdırsanız, kafadan şöyle derdim:

        Tamam ya, bi dur, ittirme, çekiştirme, çekiliyoz be gülüm! Aradım ama telefon meşguldü.

        ***

        Hakikaten tarihte gurur vesikasıdır.

        Yarın tarihçiler Malazgirt, Fetih, Mohaç, Preveze gibi yazacak.

        Daha ziyade, Musul Konsolosluğu’nun, içindekilerle beraber, tek kurşun atmadan, mukavemet etmeksizin Işid’e teslimi gibi…

        Malazgirt yadigârı, Osmanlı dedesi”, sekiz asırlık Süleyman Şah Türbesi ile Saygı Karakolu’nun, “sınır dışı tek vatan toprağı”nın, içindekiler acele kaçırılıp PYD-YPG’ye emanet edilerek, tek kurşun atmadan, mukavemet etmeksizin, çatışmaksızın, film çeken Astsubay’ı tank namlusu çarpmasıyla “kendi kendimize” şehit etmek suretiyle, Işid’e teslimi gibi…

        Işid elemanları kovalarken sınır ötesinde örgüte rehin düşen, Başbakan’ın “Müjdeler olsun”uyla dönen Astsubay’ın, “tek kurşun atmadan, mukavemet etmeksizin teslim alındığı için” er yapılıp ordudan atılması gibi!

        İsterseniz Gazze ziyareti, İncirlik teslimi, İsrail’le özür ve 20 milyon dolar karşılığı mutabakat gibi büyük zaferleri de ekleyin!

        ***

        Açıklamada, sağ elle sol kulağın gösterildiği net sözler ve yerinde duramayan bir mahcubiyetle kabul edilen “Irak Hükümeti ile iletişimsizlik”sorumlusu da, hiç “Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Hükümeti” bile demeden “Mevcut iletişim kopukluğunun kaynağını teşkil eden koruma kuvvetleri, koruma güçleri” olmuş.

        Sanırsın ki özel güvenliktir, gurkadır, sanırsın başına buyruktur!

        ***

        Açıklamaları art arda koyun; Ankara’nın tavrının ne kadar kesin, tutarlı, sert olduğunu anlarsınız:

        ABD Başkan Yardımcısı: Türkiye Başbakanından askerlerin çekilmesini istedik.

        Türkiye Başbakanı: ABD bizden askerlerin çekilmesini istemedi.

        Özür dilerim, kronolojik sıralamayı ters yapmışım. Doğrusu şöyle:

        Türkiye Başbakanı: ABD bizden askerlerin çekilmesini istemedi.

        ABD Başkan Yardımcısı: Türkiye Başbakanından askerlerin çekilmesini istedik.

        Nitekim Dışişleri’nin harika dille açıklaması da “teslim ve teyit” ediyor işte:

        Alo, kimsiniz, ya kusura bakmayın, bi iletişimsizlik oldu, telefon dinleniyor, twitter sansürlü, haberlere yasak var da bir kopukluk oldu, yes, understood tabii, tanzimden intikale geçelim, geç intikal oldu bizde, alo alo, bi kopukluk var, Musul’dan usul usul intikalde yol üstünde DAEŞ’le de mücadele ederiz inşallah, no canım, one minute, Irak hükümeti alınmasın, intikal sürecini devam ettiririz vallahi, yok Çözüm Süreci değil, Suriçi’nden çıkmayız maşallah, sorry, don’t worry, be happy, thank you, see you, vay, bye!

        Bu şekil bir ortamda hakikaten “milliyetçi-muhafazakâr” olmak hiç zor değil.

        İnanın demokrat filan olmaktan daha kolay!

        Diğer Yazılar