Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçenlerde ölümünün 59’uncu yılında kısaca andığım, gazeteci, yazar, mizahçı, meddah, çevirmen, öğretmen, Osmanlı’nın (sanırım) son Cumhuriyet’in ilk Matbuat Müdürü, ilk Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, boyun eğmediği ve lafı esirgemediği için dokuz köyden, Osmanlı Sarayı’ndan da Cumhuriyet’in Köşkü’nden de kovulan “Sivri dilli adam”ın bir kovuluşu da Hitler yüzündendi.

        Bir ara Varşova Büyükelçiliği’nde bir göreve atanmıştı.

        Devir Hitler’in Almanya’da seçim kazanıp iktidara gelerek her yeri kazımaya başladığı, henüz dış saldırılarını başlatmadığı bir dönem.

        O sıra “devlet politikası gereği” Hitler’e antipatiyle de bakmayan Büyükelçi bir gün “Sivri dilli adam”a soruyor:

        Ercüment Bey, Hitler iktidarı için ne diyorsunuz?”

        Artık düşünerek mi hiç düşünmeden mi cevap vermiş, bilmiyorum:

        Bazılarında o H de olmaz!”

        Zaten muhatabının “devlet temsilcisi” diplomat gibi değil, sokakta halk arasında yaşamasına öfkeli olan Büyükelçi, artık ne anladıysa, hemen Ankara’ya yazıyor; “sivri dilli adam” oradan da kovuluyor.

        Hitler” memlekette yeniden “Star” olunca, bu “dedem hikayesi” geldi aklıma.

        Bir ara Şehremaneti yani Belediye Başkan Yardımcısı iken, odun ihalesi ilanını, “Belediye eksiltmeyle odun alınacaktır. Odun numunesi görmek isteyen Belediye Başkanı’nın makamına gitsin” diye yazıp yine kovulmuş biri işte!

        ***

        Dünya basını, bazen olduğu gibi, bazen kanırtarak Cumhurbaşkanı’nın “Üniter devlette başkanlık sistemi mesela Hitler Almanya’sında vardı” sözünü tepe tepe kullandı, kullanıyor, kullanacak.

        Kimi aynen alıntı yapıyor, kimi artık kulaktan kulağa “Tam istediğim model” haline getiriyor.

        Benim o cümleden anladığım şu:

        Ne çoğumuzun ve dünyanın anladığı, anlamak istediği gibi övmüş…

        Ne de Cumhurbaşkanlığı’nın yalanlamasının dediği gibi yermiş!

        Ama Havuz medyasının ve Cumhurbaşkanlığı sitesinin bile sansürlediğine bakılırsa, epey sorunlu bir beyan zaten.

        Havuz medyasında, “17-25 Aralık Hitler’e yapılan başarısız suikast ve darbe girişimi”ne benzetip “Hitler’in onları nasıl temizlediğini”ne dair yazılar filan da akla gelince, tövbe tövbe!

        ***

        Buradaki temel mesele şudur.

        Cumhurbaşkanlığı yalanlaması”nı yazan, artık her kimse, bir düşünüp taşınacak:

        Biz onu kastetmemişsek bile, niye bütün dünya öyle anlıyor, diye.

        Misal, 2004’te, daha bir süre önce “Başkanlık sistemi Türkiye’ye uymaz. Emperyalist işi” filan denip lanetlemişken böyle bir cümle kurulur muydu?

        Laf ola beri gele diye kurulsa bile, dünya böyle algılamazdı.

        Öyle ya, o vakit bir süre önce ABD’nin tehditlerine rağmen “Komşusunun işgalinde topraklarının kullanılmasına evet dememiş bir Meclis”e sahip bir ülke vardı…

        Öyle ya, Avrupa Parlamentosu’nda, başta sol ve yeşil partilerce“Evet… Evet… Evet” diye Türkçe pankartlarla saygı duyulan bir memleket ve iktidar vardı.

        Öyle ya, Batı’da da Doğu’da da halkları, “demokratikleşme ve barış ufku” adına heyecanlandıran bir umut vardı işte!

        ***

        Mesele artık ne Batı’da ne Doğu’da kimsenin pek öyle algılamaması.

        S. Arabistan’ı bilemem; orada öyle değildir herhalde!

        İçeride, iktidarın arkasındaki yüzde 50’nin bir kısmının önceliğinin artık demokrasiden, askeri vesayet ve tahakkümlere son verilmesinden ziyade başka tahakküm biçimlerine onaya dönüşmesinden… İktidarın “terlik”ten çok “otoriterlik”le anılmasına kadar yığınla mesele işte.

        Eleştiriyi bile “Cumhurbaşkanı’na hakaret” diye içeri atan…

        Haber”i bile casusluk sayan…

        Yeni yıl mesajında “Şu kadar terörist öldürdük” diye skor bildiren…

        Kibir, kin, rövanş, intikam, tahakküm, dışlama, ötekileştirme, etnik-mezhepsel ayrımcılık düzenlerine ait epeyce hususiyet edinen…

        Sözde karşı olduğu 12 Eylül ve 28 Şubat gibi darbe rejimlerinin “Kıymetli ve yararlı yönleri”ni beceriyle kullanan bir düzeniniz oluşmuşsa…

        En iyisi, ağzınızdan bir de öyle ya da böyle “Hitler” lafı çıkmamasıdır.

        Çünkü macunu tüpe sokmak, kızdığınız birilerine içeri sokmaktan da daha zor!

        İster “Algı operasyonu” diye düşünmeye devam edersiniz…

        İster “Bu algıyı hak edecek ne yaptık” diye düşünmeye, düşünürken saymaya başlarsınız.

        ***

        Cumhuriyet “Hititler Türk’tü” diye başlamıştı… 93 yıl sonra “Hitler de Türk’tü” olacak neredeyse!

        Diğer Yazılar