Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Suudi-Katar gazı”yla bir bataklığa adadı kendini Ankara.

        O ufukta “iyilik, güzellik, kardeşlik” yok; sözde “güvenlik” adıyla “güvensizlik” ve boğucu, öldürücü çamur var.

        İncirlik’te Suudi uçakları… Suudi Arabistan (ve Katar) ile kara harekâtı hevesi… Işid’i dolaylı olarak adeta kollama operasyonları…

        Kobani’yi Cizre’ye, Silopi’ye… Onları Kobani’ye taşıyan “Yeni Kürt meselesi pozisyonu…”

        Ülkeyi, bölgeyi ve belki dünyayı daha büyük belalara sürükleyecek inat “vizyonu.”

        Suudi-Katar gazı üstünde oturup kendi altındaki fitili ateşleyecek kadar tutarlı, ileri görüşlü bir devlet misyonu!

        ***

        Işid’le mücadele edeni top ateşine tuttuğunda, Işid’le mi mücadele ediyor olursun Kamil!

        Tamam, top attığını “terörist” sayıyorsun; iyi de şunları neden yaptık o zaman?

        1.Süleyman Şah’ı Işid’den kaçırmak için PYD-YPG desteğinde harekât!

        2. “Yurtdışındaki tek vatan toprağı”nı Işid’e teslim ederken, yadigâr Süleyman Şah’ı PYD-YPG’ye, onların toprağına emanet etmek.

        3. Harekâttaki asker ifadelerine dayanarak çok önce yazdığım (yargılanıp beraat ettiğim üzre) harekâttaki PYD-YPG desteğini, tank üzerine çıkarılmış “eskort”a kadar almak.

        4. PYD lideri Salih Müslim’i (kaç kere) Ankara’ya davet etmek. Şimdi “Terörist” dediğin ile devlet-hükümet olarak görüşmek.

        5. Işid’e karşı PYD-YPG’ye destek veren, ortak harekât yapan ABD uçaklarının İncirlik’ten kalkışına onay vermek yahut bunu kabullenmek.

        6. ABD’nin de bastırmasıyla, Kuzey Iraklı Peşmergelere Türkiye topraklarını açarak onların Işid’e karşı PYD-YPG ile birlikte savaşmak üzere Kobani’ye geçişine yol vermek.

        7. Yol vermekle kalmamak; bir de bunu Havuz Medyası’nda “Kardeşlik Koridoru: Işid kuşatması altında bulunan Kobani’ye karadan askeri yardım. Peşmerge güçleri Türk topraklarından geçerek PYD’ye destek verecek. Havadan silah, ilaç, mühimmat yağdı” diye davul zurnayla ilan etmek.

        8. Havuz katiplerinin oynak kalemi ve kıvrak ağzıyla, “Kendini El Kaide ile komşu olunca güvende, PYD ile komşu olunca endişeli hissedenlerin esas sorunu Kürtlerle olmasın!” diye buyurmak.

        ***

        Ama mantıklı, aklı başında, tutarlı, ilkeli bir devlet-hükümet yetkilisi şunu derse, elbette apışıp kalırız:

        Olum, biz PKK’ya da “Terörist” diyoruz ama uzun uzun temaslar yapıp “süreç” yürüttük, göz yumduk, PKK ile temasta olan MİT yetkililerini korumak için bir gecede kanun çıkardık.

        Olum, biz “Paralel”e de “Terörist” diyoruz ama yıllar boyu ortaklık ettik, “bir emirleri var mı” diye “inlerini” ziyaret ettik.

        Olum, biz ne diyorsak, o!

        ***

        O vakit seçmenin, ne bileyim partiye, iktidara gönül verenin işi de kolay oluyor:

        Bunlar ortağımız, hocamız, polisimiz, savcımız” diyorlar; oy ve gönül veriyorsun… “Bunlar düşmanımız, casus, hain, terörist” diyorlar; yine oy ve gönül veriyorsun.

        Bir daha savaş yok, o günler bitti, İmralı ile çözüm süreci, asker-polis müdahale etmesin” diyorlar; oy ve gönül veriyorsun… “Bunlar terörist, hendekçi” diyorlar, yine oy ve gönül veriyorsun.

        PYD’ye Kardeşlik Koridoru açtık, Süleyman Şah için bi zahmet yardımcı olun” diyorlar; oy ve gönül veriyorsun… “PYD de Işid gibi terörist; topları ateşledik” diyorlar, yine oy ve gönül veriyorsun!

        Barış deniyor; oy ve gönül… Savaş deniyor; oy ve gönül!

        ***

        Musa Kurt’un sazına eşlik edersek:

        Oy gönül, sevdasıyla sen yandın

        Oy gönül, bir bakışıyla sen yandın

        Oy gönül, alevlerde sen yandın.”

        Veya “Müslüm Baba”nın baki sesinden Suudilerin peşindekilere gelsin:

        Sabahın tam üçündesin

        Dertlerin en gücündesin

        Hala onun peşindesin

        Gitme dedim gittin gönül”

        EĞİTİM PSİKOLOJİSİ!

        Dünkü “Gösterişten geçilmiyor bu cennette” başlıklı yazıdan sonra Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı aradı, “çok nazik” biçimde, “İntihar eden atanmamış öğretmenler için değil, intiharları medyada yer almasıyla başkalarının özendirilmesine karşı konuştum. Nitekim Türkiye Psikiyatri Derneği açıklamasına dayandım” dedi.

        Ben de “Sonuçlar üzerinde duyarlı olmak” kadar “öğretmen, asker, polis, kadın, erkek, çocuk her kimse, onları oraya sürükleyen sıkışmışlıklar, acılar üzerinde düşünülmeli… Acı çeken bunca insan var” dedim.

        Dedi ki, “Esasında böyle çok öğretmen adayını mezun eden sistemi değiştirmek lazım, ama bu kez üniversitelere müdahale ediyorlar denecek.”

        Ben de dedim ki, “Keşke müdahaleniz bu olsa da üniversitelerin aklına, fikrine, düşünce ifadesine, hocasına, öğrencisine müdahale olmasa.”

        O yazıdaki sert eleştirime rağmen söylediklerini aktarırken, “insani tereddütle de olsa” diyerek “insani bir hissi” belirttiğim için teşekkür etti.

        Belki hepimizin ihtiyacı olan temel şeylerden biri “insani tereddüt” idi zaten!

        Ankara’da el ele atlayan iki genç kimdi, nelerden etkilenmişti acaba?

        Diğer Yazılar