Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Genel Başkanlık Sistemi”ni tam anlayamıyoruz diye “herkesin anlayacağı” bir misal, bir emsal hazırlandı.

        Yine de anlayamayan varsa, anlamak istemediğindendir.

        Konuşmayan varsa, konuşmak istemediğindendir.

        Yazmayan varsa, yazmak istemediğindendir.

        Saklayan varsa, saklamak istediğindendir.

        ***

        Bir karatahta düşünün.

        Ortaya bir çizgi çiziyorsunuz.

        Bir yana “ahali”yi koyuyorsunuz… Bir yana da “Şirket”i.

        Çizginin tam üzerinde, iki tarafa göre tam ortada olduğunu sandığınız bir devlet var.

        “Ezilenin, yoksulun, halkın, hakkın, hırpalananın” yanında, “Allah’ın bahşettiği tabiat”ı emanet saydığı sanılan bir iktidar var.

        O şöyle yapıyor:

        Çizginin diyelim solunda olan “halk”tan çocukları alıyor, asker, polis yapıyor. Çizginin sağına, “Şirket”in menfaatine, korunmasına tayin ediyor. Kime karşı? İçinden geldikleri yoksul insanlara, sıvasız hanelere, yani kendilerine karşı.

        “Devletin, milletin polisi, askeri”ni Şirket’in özel güvenlikçisi haline getiriyor.

        Yetmiyor.

        Aynı yoksul hanelerden, üç paraya, köle gibi çalışma şartlarında devşirdiği “özel güvenlikçiler”i de, “Şirket menfaatleri”ne iliştirilmiş Vilayet, Jandarma, Emniyet ve bizzat Şirket’in oylarıyla, “silahlandırıyor.”

        ***

        (Birgün’den Doğu Eroğlu’nun haberine göre) Artvin Cerattepe’de, Cengizbey’in “Yeşile karşı maden” harekâtında olan bu.

        Sıvasız hanelerin polis, asker çocuklarını sıvasız hanelere karşı Servet’in, Kudret’in, Şirket’in bekçisi yapmakla yetinmeyenler, o polislerin müdürü, o askerlerin Jandarma komutanı, devletin vilayetinin oylarıyla, Şirket’in özel güvenlikçilerinin silahlı olması kararını çıkarıvermiş.

        Kime karşı? “Teröristler” dendiğine bakmayın; toprağı, suyu, ağacı, vadisi, kuşu, havası, bitkisi için direnmiş ve yine direnebilecek “halk”a karşı.

        Normal bir ülkede bu anormal bir haberdir. Ama anormal bir ülkede normal bir sansür oluyor tabii!

        ***

        Şimdi hep birlikte kara, kapkara tahtaya bakıyoruz.

        Solda köylüler, yerliler, ahali, halk. Sağda ise Şirket ve Devlet!

        Laf olsun diye sol, sağ dedim. İsterseniz yer değiştirin, fark etmez. Önemli olan sağında solunda olmaktan ziyade, kim kimin karşısında, kim kime karşı kimin yanında, onu bilmek!

        Çizginin bir tarafında “millet” var işte… Öteki tarafında “Bu milletin şeyine şey yapacağız” diye tarihe geçmiş Şirket.

        Devlet ne tarafta? Hükümet ne tarafta?

        Aha şu tarafta.

        Şimdi artık kendimize, kendinize sorabiliriz:

        Peki ben ne taraftayım, sen ne tarafta!

        ***

        Hala anlayamadıysak, şunu da ekleyeyim:

        Devlet birimlerinin, Vilayet, Emniyet, Jandarma ile müttefikleri Şirket’in oylarıyla özel güvenlikçilere verilecek silahlar arasında, “Uzun namlulu av tüfeği” de varmış.

        Şimdi soruyu bir daha soralım:

        Avcı kim, av kim?

        Avcının yanında dizilmiş, onun menfaatlerini kollayan şu efendiler kim?

        Siz kimden, kimlerdensiniz; kimin yanındasınız?

        Niçin?

        Diğer Yazılar