Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TARİHİ günler yaşadığımız kesin de, ayrıca Pişkinlik ve Yüzsüzlük Tarihi de dolup taşıyor.

        Bugün “FETÖÖÖ” diye en çok bağıranların bir kısmı “Rabbim ve milletim bizi affetsin” bile demeden, zerre utanmadan avaz avaz!

        Gazeteci övgüler düzmüş, yalakalıktan yalama olmuş, ama şimdi en çok o bağırıyor.

        Beriki yıllarca sözcülüğünü yapmış, ama şimdi en çok o bağırıyor.

        Filanca, hem profesör hem danışman, hem tam saha iktidar; “Biz iktidar için FETÖ’yü kullandık” derken bile, sıkılmaktan, büzülmekten, üzülmekten ziyade bağırıyor, bağırıyor.

        Hanımefendi, bizzat kendi danışmanının ifadesiyle “teröre karşı” bile yardım istemiş, muhabbet göstermiş, en çok değilse bile, o da bağırıyor.

        Bakıyorsun, “Şahıs” da Cumhurbaşkanı’nın evinin önünde bağırıyor: “FETÖ ve benzeri örgütler yerle bir edileceeek.”

        ***

        Oysa kendisi son teşekküllü, emir-komutalı, tepeden tırnağa darbede görev yapmış. Oradan miras gibi “demokrasiye geçiş süreci” ne devredilmiş. İktidardan iktidara “devlet görevi” yaparken kesif karanlıklar olmuş, binlerce ampul yakılıp söndürülmek, tekrar yakılmak zorunda kalınmış...

        En çok o bağırıyor!

        ***

        O kadar da eski değil, 9 yıl önce, hem de bir parti lideri olarak demiş ki:

        “İmanlı, inançlı, şahsi çıkarları bir kenara bırakmış ideal sahibi insanlar var ki, geçen sene söylediğim gibi Hocaefendi var.

        Domaniç Yaylası’ndaki 300 çadırın Cihan İmparatorluğu’na gelişi gibi, Korucuk Köyü’nden hayalleri, inançlarıyla büyüyen bir çocuğun neleri başarabildiğini, kendiyle beraber yürüyen insanlarla beraber neleri başarabildiğini gördük.”

        Şimdi Domaniç Yaylası’ndaki çadırlar yıkıladurmuş, Korucuk Köyü’ndeki ev yakılmak istenmiş, “hayalleri, inançlarıyla büyüyen çocuk” darbe girişimi ve “terör örgütü liderliği” ile suçlanıyor, “neleri başarabildiği” Köprü’de, Gölbaşı’nda, Meclis semalarında da görülmüş, “kendisiyle beraber yürüyen insanlar” suçlu veya kimi masum, toptan terörist ilan edilmiş, üniformalı olanlar “başarısız darbeci veya itirafçı” olmuş...

        Şahıs, “Yahu ben böyle demiştim. Şimdi yerin dibine girdim. Oradan da bir süre çıkmayayım. Müstahakız” demeden bağırıyor, bağırıyor; “demokrasi kahramanı” olarak sahneye fırlıyor.

        İçinden bile kendine diyemiyor ki, “Al sana Domaniç, al sana Korucuk!”

        ***

        Bir gazeteci tam üç yıl önce, “2007 genel seçimleri arifesinde (Şahıs) bir gün bana, ‘Cemaat benimle’ dedi” diye yazmış...

        Şahıs 12 Eylül öncesi karanlığından kendine siyaset arkadaşı yaptığı bir başka şahsı ABD’ye “Hocaefendisi”ne yollamış zamanında, hem de bu iktidara karşı destek elde etmek için.

        Vakanın yakın tanıklarından, kendinin yakın tanıdıklarından biri daha birkaç yıl önce, “Türkiye’nin en büyük, en güçlü cemaati 2007 yılı seçimlerine kadar (şahsa) ciddi yatırım yaptı. 4 yıl boyunca bu ilişkileri, bu görüşmeleri sürdürenlerin tamamı hayatta. Şahıs Cumhurbaşkanlığı sürecinde Meclis’e girmeyip derinlerle hareket edince 4 yıl boyunca emek verilen 4 lastik de patladı. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde derinlerle hareket edince, Cemaat’in bu işlerle ilgilenen yetkilileri, ‘Vah 4 yıllık emeğimize’ dedi” diye konuşmuş, yazmış, yayınlanmış.

        Yani hem o zaman konulmamış adıyla “FETÖ’den yardım, destek, yatırım”la, hem de “iktidara karşı, Cumhurbaşkanlığı seçiminde (kimi darbeci) derinlerle işbirliği yapmak”la anmış...

        Yani bir yanına FETÖ, bir yanına iktidara karşı oyun koymuş...

        Ama şimdi en çok Şahıs bağırıyor mesela.

        Hoş, bu iktidar da o bağırdıkça onu en bi demokrasi kahramanı yapıyor. Öyle ya daha ne kahramanlar var böyle!

        ***

        Şahıs, sadece 12 Eylül’den Susurluk’a, Domaniç’e, Korucuk’a akmamış; 28 Şubat’ın taşlarını döşeyecek şekilde, bir bahaneyle, üyesi bulunduğu hükümetten de ayrılmış, iki koalisyon partisini, AKP’nin doğduğu Refah’ın liderini de ofsaytta bırakmış...

        Kendi Meclis ifadelerinde, 28 Şubat Komuta Heyeti için, “Bir Paşa 12 Eylül’de Evren Paşa’nın özel kalem müdürüydü. Oradan tanırım. Sempatik ve karizmatik adamdır. Bütün generallik süresi boyunca ilişkimiz kopmadı” diye (açıkçası) dobra dobra, paşa paşa konuşmuş...

        Lakin kendisine ve bugünkü iktidara sorarsan “En büyük darbe karşıtı... En bi demokrat” ve 12 Eylül- 28 Şubat Hattı’na, “Korucuk Köyü’nün hayalleri, inançları, başarıları”na rağmen Domaniç Yaylası’nda en çok bağıran yine o.

        ***

        Galiba bu meseleyi daha iyi anlamak için, gerçekten bir hakikat, hayat, hakkaniyet umudu yaratmak için şunu yapmamız lazım.

        AKP’li, CHP’li, HDP’li, MHP’li... Artık her kimsek, en çok bağıran kimilerine dönüp şunu diyeceğiz:

        Ya bi sus lütfen... Bi dur... Bi utan!

        Diğer Yazılar