Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son zamanların en önemli (son zamanlarda önemsiz haber yok tabii!) haberlerinden birine Hürriyet’te Nurettin Kurt imza attı.

        Daha doğrusu sadece o değil: 2011’de 41 ay 20 gün hüküm giymiş, cezası Yargıtay’da 2014’te onaylanmış, tam hapse girecekken “yeniden yargılanma” başvurusu yapan Ö. B. ile Kandıra’da “tarihi” bir karar veren Hakim Furkan Enes Ünal da imza attı.

        (Böylece Hollanda Ligi’nde gol krallığında ilk sırada bulunan 19 yaşındaki eski Bursasporlu, Manchester City’den Twente’ye kiralık Enes Ünal ile birlikte iki tarihi adaş oldular!)

        Bu karar, ki esasen emsal olur, içtihat olur, bakalım tarihi nasıl değiştirecek?

        Normalde bir ülkede yargının yakın tarihini, yargılanan, mahkum olan nice insanın kaderini ve bu ülke üzerine nice şeyi değiştirmesi lazım!

        ***

        Önce Hakim’in kararını okuyalım:

        “15 Temmuz darbe girişimi sonrası silahlı terör örgütü iddiasıyla, hükümlünün yargılandığı dava dosyasında yargılama aşamasında hükme tesir eden yargı mensuplarının görevden alınarak bir kısmının tutuklanmış olmasının, hükümlünün vicdanında oluşturduğu gibi, umumun vicdanında adalete olan güveni sarstığı, Türk milleti adına bağımsız karar veren mahkemelerin ve yargı mensuplarının itibarlarının kazanılmasının yine yargı mensuplarının yapacağı işlemler ile sağlanabileceği gözetilerek, yeniden yapılacak yargılama ile hükümlünün ve toplumun nazarında adalate olan teveccühün arttırılacağı, neticede çıkabilecek her kararın aynı nazarda daha makbul olacağı göz önünde bulundurularak, hükümlünün talebi ile infazın durdurulmasına karar verilmiştir.”

        ***

        Cümle uzun ama ana fikri kısa:

        Hükümlüyü mahkum eden, mahkumiyeti onaylayan Yargıtay Dairesi’nin Başkanı “Fetö”den tutuklandı. Dolayısıyla o karara gölge düştü. Adalete güven sarsıldı. İnfaz durdurulup yeniden yargılama yapılmalı!

        ***

        Hükümlünün “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, izinsiz kazı, ormanda ağaç kesmek”ten mahkum edildiğini, ancak onu mahkum edenlerin bir kısmının “Darbe ve silahlı terör örgütü”nden, henüz mahkum değil, tutuklu olmasıyla bile infazın durdurulduğunu unutmayın.

        Unutmayın, çünkü “Fetöcü” olmakla suçlanan 3 bin 500 kadar hakim ve savcı ile Yüksek Yargı mensubunun mevcudiyetinde, binlerce, on binlerce karar, hüküm, dosya, onama bu kategoriye, daha doğrusu bu şüpheye, adalete olan güvenin sarsılmasına, vicdanların yaralanmasına tekabül eder.

        ***

        Bu aynı zamanda şu demektir:

        Halihazırdaki iktidarın çeşitli hükümetleri döneminde, Adalet Bakanlığı ve HSYK tercihleriyle tayin edilmiş, yükseltilmiş, tercih edilmiş 3 bin 500 kadar yargı mensubunun işlemleri şüpheli, şaibeli ve tartışmalıdır!

        Tamam, kanıtlanmış bir cinayet cinayettir, katil de katildir ama hüküm orada bile şüphelidir.

        Hele hele siyasi, askeri, idari davalarda; basın davalarında, hatta en sıradan mülkiyet, illiyet ve benzeri vakalarda!

        Lağvedilmiş, çoğu üyesi tutuklanmış yahut ihraç edilmiş, Genelkurmay adli müşavirleri ile Genelkurmay başkanlarının, Kuvvet komutanlarının avukatları dahi “Fetöcü, darbeci” ilan edilmiş, çoğu vakada askeri yargıya dahi gidilmeden bir komutanın iki dudağı arasında Disiplin Kanunu’yla kararlar verilmiş bir orduda; geriye dönük tüm ihraçlar, ilişik kesmeler, suçlamalar da artık şaibeli, şüpheli ve vicdanları sarsıcı, adalete olan güveni yok edicidir!

        Yarın öbür gün bugün için de benzer tartışmaların yapılacağını da unutmadan!

        ***

        Onca acı ve felaket yanında hiçbir şey değil ama bakıyorum kendi davalarıma mesela…

        Genelkurmay’ın, yani darbeci değil emekli veya derdest olmuş komutanların da desteklediği davalardaki kimi avukat, savcı, adli müşavir de şimdi o durumda…

        Mahkum olduğum bir “sivil” meselede, Zirve Katliamı’yla ilgili bir yazı yüzünden dava etmiş bir hakim lehine; hem de Yargıtay’da lehime olan davayı son anda, “Karar düzeltme”de oylarını değiştirerek aleyhime çevirmiş kimi Yargıtay mensubu da o durumda.

        Hadi ben AİHM’de hak arıyor, sonucunu bekliyorum.

        Binlerce, on binlerce, belki yüz binlerle sivil ve asker, haklarında verilmiş, hayatlarını belirlemiş kararlar için ne yapmalı artık?

        “Silahlı terör örgütü” mensubu dediğiniz birilerini zamanında o mevkilere getirmiş, adaleti elden teslim etmişsiniz.

        Şimdi Adalet nedir, Vicdan nedir?

        Enes Ünal, buna bir cevap verdi…

        İster görün, kabul edin; ister golü geçerli saymayın!

        Ama artık ortada tarihi bir karar var!

        Diğer Yazılar