Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Babel attı şampiyonluk geldi.

        Oğuzhan attı şampiyonluk geldi.

        Talisca attı şampiyonluk geldi.

        Talisca yine attı şampiyonluk yine geldi.

        Oyundan çıkanın üzüldüğü takım!

        Bugünleri gören bazı gözler ağlayabilir…

        Bilelim ki, göremeyen gözler de ağlar!

        *

        Biz iki çocukmuşuz. O daha büyük.

        Ben iki gözüm babamı kaybetmişim; o gözlerini kaybetmiş.

        Babamdan bana Beşiktaş miras kalmış, gözlerinden miras kalmış ona Beşiktaş.

        Ben tabuttaki Beşiktaş bayrağına sarılmışım; o, gözleri kapanmadan önce tribünde Beşiktaş’a âşık olmuş.

        Fenerbahçeli ailesine rağmen Beşiktaşlı ya, Âşık Veysel gözleri aşkı kaybetmemiş. Kabristandan çıkıp 6 yaşımda Galatasaray Lisesi İlk Mektebe girmişim; kalbimde Beşiktaşlı baba, elimde bayrak kokusu, dudağımda ikisi.

        Ankara Körler Okulu’nda yatılıyken o, arkadaşları hep Fenerli. Ben yatılıyken; okul, idare, yatakhane hep Galatasaraylı. Şampiyonluk gelsin babam uyansın istiyorum.

        Körler Okulu’nda radyodan dinlerlermiş maçları; babamın naklettiklerini de. Radyo; gören-görmeyen gözlerimizin eşitliği; maçı kulakla seyrediyoruz o vakit!

        “Okuldayken iki sene üst üste şampiyonluk” diyor, 1956- 57, 1957-58 olmalı. Benim “ilkokuldayken iki sene üst üste şampiyonluk” dediğim, 1965- 66, 1966-67.

        Sonra 14 yıl şampiyonluk görmüyor, gören-görmeyen gözler; 89-92 üçlemesine kadar, “iki sene üst üste” hiç görmüyor.

        Mektepte deplasman seyircisinden beter azınlık halimiz, muhalif, asi duruşumuz bükülmüyor. İnadına!

        Onun “iki sene üst üste”sinin 40’ıncı, benimkinin 30’uncu yılı, 1997, büyümüşüz ya, Körler Okulu’ndaki çocuk, Eşber Yağmurdereli hapse atılıyor. “Duygusuz yargı” diye yazmışım. “Muhalif olduğum için Beşiktaşlı olmadım, Beşiktaşlı olduğum için muhalif oldum” diyen o.

        *

        Geçen yıl 17 Mayıs, yazmışım: “Müsaadenizle şampiyonluğu babamın kabrine bırakayım. Teknik direktörün, takımın, statsızlığın ve ‘kaybettikleri’ne rağmen inadına sevenlerin karakteriyle onun karakterine benzeyen bir şampiyonluk.”

        Bu şampiyonluğu da, yatılı okulda isyanımızın sığındığı yalnızlıktan sıyrılıp gözlerinden öperek, Eşber’in “Beşiktaşlı duruşu”na adamış olayım.

        Onun iki sene üst üste şampiyonluğunun 60’ıncı, benimkinin 50’nci senesi “üst üste iki sene yine bu sene” işte! Karalamak isteyenin kararmış kalbine inat.

        Diğer Yazılar