Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ölü saymayı seviyoruz…

        Ölüleri, 30000, 40000, 50000 gibi yuvarlak sayı halinde toparlamayı ve bol sıfırlamayı da tercih ediyoruz.

        Genelkurmay 6 günlük hava harekatı, topçu ateşi bilançosunu açıklamış: “90 ila 100 terörist etkisiz hale getirildi.”

        Bir de, “Yurtiçindeki hava harekatında 5 teröristin etkisiz hale getirildiği” belirtilmiş.

        Yurtiçinde hava harekatı” kalıbı öylesine nasıl kolayca kullanılıyor.

        Yurtiçinde”, sanki başka bir yurdun içidir!

        İçimiz acısın ama; alışmışız, yurtiçinin bombalanan bir yer olması kılımızı kıpırdatmıyor!

        ***

        Diyeceğim o ki, ölü saymayı seviyoruz ya…

        Peki Zonguldak’ta hangi “teröristler” yahut hangi “operasyon” 30 işçiyi, 12 dakikalık bir infazla yeraltında boğdu.

        Bir yıl sonra, “Bilirkişi Raporu” diyor ki…

        Patlamadan 12 dakika önce metan gazı oranı çok tehlikeli biçimde yükselmişti. Gereken uyarı, tahliye sistemi uygulanmadı.”

        Sayın Bakan; işte “Güzel öldüler” diyebildiğiniz katliam!

        Arsızlıkları, uğursuzlukları, 12 dakikalık ihtirasları, bi şey olmazları, sizi sayıyla vermedileri kollayan sistemin, 30 işçinin üstüne çöktüğünün resmi.

        Tamam, karşılaştırmayalım elbet; biri “kaza”, biri “savaş” ama…

        Kanı yerde bırakmayan, sınır ötesinde dahi kovalayan devlet”, 30 madencinin kanının hesabını nasıl soracak?

        Basılmamış kitapla, 3 hakimden birinin dahi artık saçma bulduğu tutuklulukla aylardır “hükümsüz, davasız, iddianamesiz” mahkum Ahmet Şık mesela, içerideyken, 30 madenciyi hırsa, duyarsızlığa, ölüme mahkum edenler, onca kadını dul, onca çocuğu yetim bırakanlar nasıl olacak?

        ***

        Dipsiz Kuyu’da ortak “ana fikir”lerinden biri hep şudur:

        Bu sorumsuz militer, arsız sermaye düzeni, katleder!

        Sorun çözmeden şiddetlendirerek, insanları, asker ya da sivil, korumasız, itirazsız köleleştirerek, gündelik işyeri şiddetinden askeri şiddete iliklerimize işleyerek, ölü sayar, ölü saydırır!

        Sözde muhalif örgütlerin çoğu da, bu tahakküm ve şiddet kültürünün öteki yüzü, mütemmim cüzüdür!

        ***

        İşte, kimi general arkadaşı “içeride” diye gücenip erken emekli olan önceki Genelkurmay Başkanı’nın telefonda ağa takılan mırıldanmaları.

        Tut ki, ses onun değil; inanın fark etmez, çünkü içeriği doğrudur.

        Dipsiz Kuyu’da yıllardır anlatılmak istenen budur.

        Çocuklarınızın, astların, alttakilerin nasıl kolayca ölüme sürüldüğüdür…

        Sıvasız evlerin yoksul çocuklarının nasıl sırasız, sayısız ölümlere mahkum edildiğidir.

        İşte artık Hürriyet bile manşetten veriyor:

        Her yere kontrolsüz mayın döşedik… Eğitim zafiyeti yüzünden terörist diye kendi erimizi vurduk… Sınır karakolları hatalı, Hantepe de hatalı… Halimiz kepazelik… Çatışmada rütbeliler silahını bırakıp kaçıyor… Heron skandalında yapımızın yanlış olduğu anlaşıldı.”

        Hantepe’de, bir üsteğmen, dört uzman çavuş, bir çavuş, bir er öldürülmüştü.

        Hatalı”nın tercümesi Hantepe’de 7 şehit. Gediktepe’de 11 şehit…Aktütün’de…

        Her yere kontrolsüz mayın”ın tercümesi, “örgütün kahpe mayınları”na eklenen, bazen oraya havale edilen onca sorumsuz (ve yine kahpe) mayına basıp parçalanan erler, köylüler, çocuklar; onca ölü ve sakat, onca uzuvsuz beden!

        Skandal”ın tercümesi, onlarca askerin baskına teslimi; 21 yaşında erlerin 21 yaşındaki astsubay “komutan”la “hatalı karakollar”a gömülmesi.

        Burası bir hukuk devleti, bir cumhuriyet ve demokrasi ise…

        Libya’daki direnişçiye elden 100 milyon dolar verip başka ülkeleri karıştıran tüccar gibi parayı saymadan ve kimsenin başına da kakmadan önce…

        Kendi ölüsünü insan yerine koyup sayar; bütün bu “hatalar, skandallar, kepazelikler”in hesabını sorar ve hesap verir.

        Meclis’te, yargıda, medyada.

        ***

        Biz de, vatandaşsak, insansak, anne, baba ve kardeşsek;

        Madende ya da karakolda; yeraltında ya da dağda; evlatların bu kadar çok ve böyle sık ölüye sayılmasına kalbimizle isyan ederiz.

        Muhtaç olduğumuz asil isyan, belki vicdanımızdadır!

        ***

        Kurşun eritmeye koşmayan, ölü saymaya mahkum olur!

        Diğer Yazılar