Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tamam, genelleme olacak ama en azından güzelleme olmayacak.

        Muhafazakâr demokratlar” ile “sosyal demokratlar”, biliyorsunuz, Genelkurmay Başkanı’nın “şehit cenazesi”nde ağlamasını tartıştılar.

        Eskiden olsa, tam tersi pozisyonlarda olurlardı muhtemelen…

        Şimdi “Özel” bir durum var.

        ***

        Muhafazakâr demokratlar Genelkurmay Başkanı’nın ağlamasını gayet insani buldu.

        Sosyal demokratlar, hele parti lideri Kemal Bey, bir komutanın ağlamasını kesinlikle yersiz, basiretsiz buldu.

        ***

        Benim ölçüm şu:

        Otoritelerin ağlamasını tartışmak yerine, otoritelerin ötekileri ağlatmasını tartışsanız

        Oradan, muhafazakâr yahut sosyal, ama ille de daha fazla demokratlık çıkar.

        Yoksa otorite ağlamış, ağlamamış ama hiç anlamamış!

        Daha önce bir yazıya attığım başlık gibi, “Ağlamak kadar anlamak lazım.”

        ***

        Şehit cenazesi” ise, yine öyleydi…

        Asker ve komutan” ise, yine yerli yerindeydi…

        Ağlamak” ise, yine gözyaşı vardı.

        Çok değil, nisan sonlarıydı.

        Uzman Çavuş Kemal Aktay’ın cenazesi kalkıyordu.

        Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’nda, bir tabut daha helikoptere konmadan önce, son veda.

        Şehit ile Şahit” başlıklı yazımdan aktarayım:

        Şahit uzman çavuşlardan biri, kendini tutamaz insan ya, ağlıyor.

        En önde Vali ve Tümen Komutanı Tümgeneral.

        Tümen Komutanı, Tugay Komutan Yardımcısı’na ‘ağlayan asker’i işaret ediyor.

        Vali ve Tümen Komutanı ayrıldıktan sonra, Kurmay albay ‘ağlayan yürek’in yanına geliyor:

        Neden ağlıyorsun! Bu iş böyle. Dayanamıyorsan sözleşmeni feshedip gidebilirsin!”

        ***

        Daha beterini kaç gündür yazıp hatırlatıyorum:

        250 erin önünde uzman çavuşu sille tokat dövüp hastanelik eden, rapor alamasın diye revire kapatan Albay ile…

        O Albay’ı şikayet etmek isteyen uzman çavuşları toplayıp ‘Biz başız siz ..t’ diyebilen, ‘Siz kölesiniz. Beğenmezsen çekip gidersin’ diyen general.

        Bu olayın üstüne gidilmesi yerine, mağdur askerin üzerine çullanan, onu ifadeye zorlayan, muhtemelen berikinin ifadesini dahi almayan; küfür, darp ve mobbing’i inkâr edip veya üstünü örtüp mağduru bir kez daha kurban etmek isteyen, ağzı bozuk başı yerinde tutan sistem.

        Küfürbaz ve mobbingciden komutan veya baş, insandan köle, köleden kurban üreten bir çark!

        ***

        Genelkurmay Başkanı susup bunları geçiştiriyorsa, zaten boşuna ağlamasın.

        Muhafazakâr demokratın bu mevzuda bir diyeceği, yapacağı yoksa, boşuna gözyaşlarına boğulmasın.

        Hele sosyal demokrat diye salınanın, alttakilerin ezilmesi, ağlatılması, ağladıklarında dahi aşağılanması üstüne tek lafı yoksa, boşuna atıp tutmasın.

        ***

        Muhafazakâr olabilir yahut sosyal bir şeyim diye iddia edebilirsiniz…

        Ama harbiden “demokrat” olmak, alttakilerin acılarına, onlar üstündeki tahakküme, Türk veya Kürt, milyonlarcasının gözyaşlarına, Türk, Kürt veya Arap, halkların bir ötekine kırdırılmasına dair bir hissiyat, hassasiyet ve öfke ile isyandır.

        Hem ağlarsınız…

        Hem anlarsınız…

        Hem anlatır, hem eylersiniz o vakit.

        Gerisi; büyük kostümlerinizle sahne aldığınız, tüm rolleri çaldığınız, kasım kasım otorite dayatırken anaları, evlatları ağlattınız bir trajediden ibarettir.

        Onların yüzünü biraz güldüremedikten sonra…

        İster ağlayın…

        İster kaş çatın!

        (Bir de küfür ve darp etmeyin de! Hoş, etseniz de, herkes yerli yerinde, herkesin keyfi yerinde!)

        Diğer Yazılar